D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Süreç nasıl işledi?

Süreç nasıl işledi?

Bir ülkenin halkını ayrıştırmanın çeşitli yolları var. Bu yollardan biri de şiddet kullanmak... Şiddet (tedhiş, terör) böyle bir sonuç doğurabilir mi? Uygulamaya bakarak tereddütsüz söyleyebiliriz: Evet!

Bir terör örgütü çıkıyor; bunlar küçük, halktan kopuk bir azınlık. Büyük çoğunluğu normal şartlarda ideolojilerine çekmeleri, halka kendilerini benimsetmeleri mümkün değil. Halk istikrardan ve barıştan yana. Halk dinsiz ve sosyalist ihtilalcileri, kargaşayı tasvip etmiyor, barış ve güveni tercih ediyor.

Yüzlerce yıl olduğu gibi, iç içe, huzur içinde yaşamak istiyor. Bu zemin ortadan kalkmalı ki, halkın kanaatleri değiştirilebilsin. Bunun için terörizme başvuruluyor. Halk bilinçli olarak terör kullanılarak devlete karşı çevriliyor. Halkın devlete karşı hâle getirilmesinin en önemli sebebi örgütün oluşturduğu korku. 

Ticaret erbabı, esnaf, orta sınıflar yönetimi destekliyorlardı, barış ve asayiş yanlısı idiler, iş yapmak, refah içinde yaşamak istiyorlardı. Bu zemini yok etmek için devletten yana olanlara korku salındı, bazıları öldürüldü. Ancak çok cesur olanlar hükümeti desteklemeye devam ettiler... 

Tüccarlar aynı zamanda terör örgütünün para kaynağı olarak görülüyordu. İş adamları gönüllü olarak, isteyerek terör örgütüne yardım etmediler, zor kullanıldı; bunlardan haraç alındı. Haraçtan elde edilen fonlar terör örgütünün resmî politikası haline geldi. Haraçtan şikâyet edenler ibret için öldürüldü.

Haraçtan elde edilen kaynak, devletin vergi gelirlerinin üstüne çıktı. Haraç veren işadamları devlete vergi veremez duruma düştü. Halk, can korkusuyla teröristleri beslemek, onlara yardım ve yataklık etmek zorunda bırakıldı. 

Teröristler halkı silah satarak silahlandırdı. Teröristlerin baskısı olmasa halk huzur ve güven içinde yaşayabilirdi. Askerlik çağı gelenlerin askere gitmesi önlendi, gençler terör örgütüne katılmaya zorlandı... 
...
Aslında bunlar yüz yıl önce Türkiye’nin Güneydoğu bölgesinde olanlar... Yeni Türkiye Dergisi’nin Emeni Meselesi Özel Sayısı’nda yayınlanan Justin McCarty’nin TBMM’de 24 Mart 2005’te verdiği konferans metninden özetledim. 

Sosyalist Taşnak komitacıları terör yoluyla yüzlerce yıldır Anadolu’da sükûn içinde yaşayan bir halkı, içinde yaşadığı topluma düşman etmeye muvaffak oldu. Ermeniler din ayrılığına rağmen, kültürel müştereklerle Anadolu’da müslüman halk arasında sorunsuz ve refah içinde yaşıyorlardı. En kalabalık oldukları bu bölgede de nüfus olarak yüzde yirmiyi bulmuyorlardı. 

Bu “teba-i sadıka”dan düşman bir halk çıkarıldı; bunun için kullanılan metod, terördü... 

Bugün yaşananlarla yüz yıl önce olup bitenler arasında ne ölçüde benzerlik var? Bugüne bakıp, iki terör örgütünün metodları arasındaki benzerlikleri görmezden gelmemiz mi gerekiyor? 

“Tarih tekerrüden ibarettir” diyenler olabilir, Âkif ne diyor? “Hiç ibret alınsaydı tekerrür eder miydi?” 

İbret alacak olanlar öncelikle bölge halkı. Ya ibret alacak ortam ortadan kaldırıldıysa? Vaziyet bu kadar vahim mi? 

6-7 Ekim olayları ve son Cizre olayları ışığında bir daha düşünmek lâzım. 

Eğer devlet ibret almadıysa, halkın yapacak fazla bir şeyi kalmamış demektir!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
D.Mehmet Doğan Arşivi