Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Kediler, saçaklar ve “Ömrüm Ankara” kitabı

Kediler, saçaklar ve “Ömrüm Ankara” kitabı

Es­ki­den tek kat­lı ev­le­rin sa­çak­la­rı var­dı. Ha­ni du­var­dan ta­şan sa­çak­lar. Ya­rım met­re, bir met­re fa­lan ta­şan sa­çak­lar. Ki­re­mit­lik­le­rin so­ka­ğa ta­şan kı­sım­la­rı ya­ni. Al­tı ağaç doğ­ra­ma, üs­tü ki­re­mit sa­çak­lar. Ön­ce­le­ri oluk­lu ki­re­mit­li, son­ra­la­rı Mar­sil­ya ki­re­mit­li sa­çak­lar. Ki­re­mit­le ağaç doğ­ra­ma ara­sı­na ser­çe­le­rin yu­va yap­tık­la­rı sa­çak­lar. Sa­çak­lar­la du­var­la­rın bir­leş­ti­ği yer­le­re kır­lan­gıç­la­rın yu­va yap­tı­ğı sa­çak­lar. Yaz gün­le­rin­de göl­ge, kış gün­le­rin­de yağ­mur­dan ko­ru­yan sa­çak­lar.

Bi­zim mi­ma­ri­mi­zin ala­met-i fa­ri­ka­la­rın­dan bi­ri­dir sa­çak­lar. Ev­le­rin üst kı­sım­la­rın­da, mü­tem­mim bir mi­ma­ri un­sur ol­du­ğu ka­dar, es­te­tik bir ta­mam­la­yı­cı­dır da.

Yay­gın ola­rak tek kat­lı ev­le­ri­miz var­dı es­ki­den ve on­la­rın sa­çak­la­rı so­kak­tan ge­çen­le­re kol-ka­nat açar­dı. İki kat­lı  “ha­nay” ev­ler çok de­ğil­di ve on­la­rın­da sa­çak­la­rı var­dı. Yağ­mur­lu ha­va­lar­da, ke­di­ler, kö­pek­ler sa­çak­la­rın al­tı­na sı­ğı­na­rak yağ­mur­dan ko­ru­nur­lar­dı. Tit­re­ye tit­re­ye de ol­sa, hiç ol­maz­sa sı­rıl­sık­lam ıs­lan­mak­tan ko­ru­nur­du za­val­lı­lar. Şem­si­ye­si ol­ma­yan ve­ya kar­dan yağ­mur­dan ko­ru­na­cak bir şe­yi ol­ma­yan in­san­lar da, du­var di­bin­den di­bin­den, sa­çak al­tın­dan al­tın­dan gi­de­rek ko­run­muş olur­lar­dı.

Şim­di­nin bi­na­la­rı öy­le mi?

Tek kat­lı da ol­sa çok kat­lı da ol­sa ço­ğu bi­na­nın sa­ça­ğı yok. 

Özel­lik­le Ana­do­lu­’nun ba­tı kıs­mın­da, Ak­de­niz mi­ma­ri­si­nin hâ­kim ol­du­ğu yer­ler­de ço­ğu bi­na­da sa­çak yok­tur. Onun ye­ri­ne kı­sa sa­çak ucun­dan du­va­ra doğ­ru bir­kaç ka­de­me­li ge­liş var­dır. Bu da ne yağ­mur ke­ser, ne de göl­ge ve­rir!... Böy­le bi­na­lar­la sa­çak­lı bi­na­la­rın bir ara­da ol­du­ğu şe­hir­ler­de, sa­çak­lı bi­na­la­rı gö­rün­ce, bir ta­nı­dık gör­müş gi­bi se­vi­ni­rim ben. 

Keş­ke ye­ni mi­ma­ri an­la­yış­ta, çok kat­lı da ol­sa, bi­na­la­rın ilk ka­tın­da sa­çak yap­ma mec­bu­ri­ye­ti ge­ti­ril­se de, ga­rip gu­re­ba­ya ve so­kak hay­van­la­rı­na yaz ay­la­rın­da da kış ay­la­rın­da da kı­sa sı­ğı­nak ol­sa­lar.

Bu ko­nu­ya ne­re­den gel­dim?

Ge­çen haf­ta D. Meh­met Do­ğa­n’­ın “Öm­rüm An­ka­ra- Bir An­ka­ra Şeh­ren­gi­zi” ki­ta­bı gel­di; onu oku­ma­ya baş­la­dım.

Meh­met Do­ğan, ne­re­dey­se doğ­ma bü­yü­me An­ka­ra­lı. Eli ka­lem tu­tan bi­ri ol­du­ğu için, şeh­ri­ni yaz­ma­sa ol­maz­dı. O da yıl­la­rın bi­ri­ki­mi ola­rak An­ka­ra ki­ta­bı­nı yaz­mış. Bol gör­sel mal­ze­me ile de des­tek­le­nen ki­tap­ta, es­ki An­ka­ra ev­le­ri­ni, sa­çak­lı An­ka­ra ev­le­ri­ni gö­rün­ce, son za­man­lar­da mi­ma­ri­miz­den sa­çak­la­rın çe­kil­di­ği­ni fark et­tim. 

Es­ki An­ka­ra ola­rak bi­li­nen Ulus, Ka­le ci­va­rı, Sa­man­pa­za­rı ve Ulu­can­lar ci­va­rı­nı za­ten es­ki­den be­ri se­ver­dim. Ora­lar­da, an­cak bir­bir­le­ri­ne da­ya­na­rak ayak­ta du­ra­bi­len es­ki mi­ma­ri­yi gör­mek, be­ni hep hü­zün­len­di­rir­di. Meh­met Do­ğan, bi­raz da­ha ge­niş çap­lı ba­kı­şıy­la, bu hüz­nü­mü ta­ze­le­di.

Meh­met Do­ğan, an­lat­ma­ya es­ki An­ka­ra­’dan baş­la­mış ve gü­nü­mü­ze ka­dar ge­tir­miş. Mi­ma­ri zen­gin­lik­ler (ca­mi­ler, çeş­me­ler, tür­be­ler, so­kak­lar, ma­hal­le­ler), An­ka­ra kül­tü­rü ve si­ya­sî ta­rih­te An­ka­ra, An­ka­ra­’y­la il­gi­li ya­zı­lar, fo­toğ­raf­lar, min­ya­tür­ler, gra­vür­ler... Ha­sı­lı ay­rı bir kaç ya­zı ko­nu­su ola­cak ka­dar zen­gin bir ki­tap “Öm­rü­mün An­ka­ra­sı”...  

İş­te bu ki­ta­bı okur­ken gör­dü­ğüm sa­çak­lı, bah­çe­li, sun­dur­ma­lı, av­lu ka­pı­lı An­ka­ra ev­le­ri­ni gö­rün­ce, es­ki­le­rin ev­le­ri sa­de­ce in­san­lar için yap­ma­dık­la­rı­nı, ev mi­ma­ri­si­ni de­ği­şik hay­van­la­ra gö­re de di­zayn et­tik­le­ri­ni fark et­tim. İş­te u gün­ler­de, her ta­ra­fı sa­de­ce in­san­la­ra (ta­bi­i ki sa­de­ce üni­ver­si­te öğ­ren­ci­le­ri­ne)  gö­re 4 kat­lı ev­ler­le kap­la­nan ma­hal­lem­de, 4-5 ay­lık bir ke­di yav­ru­su­nun o yağ­mur­da, sı­ğı­na­cak bir sa­çak al­tı bu­la­ma­dı­ğı­nı gö­rün­ce, yü­re­ğim yan­dı.  Bu ko­nu­ya da o yü­rek yan­gı­nıy­la gir­dim.

Mi­ma­ri­sin­de kuş ev­le­ri ek­le­yen zih­ni­yet­ten, rant ev­le­ri­ne ev­ril­me re­za­le­tiy­le kah­ro­la­rak yaz­dım bu yazı­yı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Namık Açıkgöz Arşivi