Cihangir İşbilir

Cihangir İşbilir

Mekke’de nâzil oldu, Kahire’de okundu, İstanbul’da yazıldı

Mekke’de nâzil oldu, Kahire’de okundu, İstanbul’da yazıldı

İslam ve Müslümanlar üzerine olumlu-olumsuz bu kadar tartışılan bir dönemde, bu dünyanın ‘güneşi’, ‘temeli’ ve ‘rûhu’ olan Kur’ân-ı Kerîm hakkındaki araştırmalar ve çalışmalar sizce yeterli mi? 

Kur’ân üzerine araştırma yapan kaç tane düşünce kuruluşumuz ve araştırma merkezimiz var? 

Kur’ân-ı Kerîm’e asırlarca hizmet etmiş bir ecdadın torunları olarak, toplantı açılışlarında yapılan ’10 dakikayı geçmeyen’ tilâvetler, cenazeler, mevlidler veya Ramazan ayındaki hatim programları ile sınırlıysa Kur’ân çalışmalarımız vay halimize! 

Bunu derken hâfız yetiştiren köklü ve güzîde kurumlarımızı, Kur’an’ı kudsiyetine ve kıymetine yaraşır şekilde basıp neşreden vakıflarımızı ve Kur’ân eğitimini çalışmalarına esas yapmış cemaatleri elbette kastetmiyorum. 

Üniversiteler, think-tanklar, enstitüler açılmalı; özel burslar verilmeli Kur’ân’la ilgili... 

ARAŞTIRMALAR

İslâm Dünyası’nın nüfus gelişimi, dinî eğilimleri ve dünya müslümanları hakkında en kapsamlı ve dikkate değer araştırmaları maalesef Müslüman teşkilatlar yapmıyor bugün.  

1977’de kurulan ve 1 Haziran 1978’de Ankara’da faaliyetlerine başlayan İslam Ülkeleri İstatistik Ekonomik Sosyal Araştırma ve Eğitim Merkezi (SESRIC) İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT)’nin araştırma, eğitim ve teknik işbirliği organı. () Ancak gelin görün ki bu kadar köklü ve önemli bir kurum olan SESRIC’in İslam Dünyası ile ilgili araştırmaları çok yetersiz olduğu gibi Kur’ân başta olmak üzere Dünya Müslümanlarının eğilimlerinin fotoğrafını çeken çalışmaları da ortada yok. 

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 2013’te yaptığı ve 2014’te sunduğu “Türkiye’de Dini Hayat Araştırma Raporu” oldukça sathî bilgiler verse de neredeyse sahasında tekti. Meselâ, 37600 hanede yapılan anket sonucuna göre insanımızın % 96,5’i Kur’ân’da anlatılanlara inanıyor ama % 57’si Kur’an okumasını hiç bilmiyor; okuyanların % 34’ü erkek, % 49’u kadın. Ancak araştırmada başka detay yok. Varsa da yayınlanmadı. Keza Diyanet’in 2010’da 22 bin kişi üzerinde yaptığı bir araştırmada % 20’lik bir kesimin hayatında Kur’ân’ı hiç eline almadığı ortaya çıkmıştı. Durum bu ama bu bilgiler bile çok ama çok yetersiz. Kur’ân üzerine ve toplumdaki Kur’ân algısı ve ilgisine yönelik çok derin çalışmalara ihtiyaç var demem bundan… 

PEW’İN BAŞARISI

İslâm Dünyası ve Müslümanlarla ilgili araştırmalar konusunda Pew Araştırma Merkezi gibi raporlar üretecek bir kurum çıkaramadık henüz. Dünya Müslümanlarının Kur’ân’la ilgisini hemen her yönüyle düzenli olarak izliyor PEW ve raporluyor. Sözgelimi 2012’de, “Kur’ân yasama kaynağı olmalı mı?” sorusuna Mısır’da her 10 kişiden 6’sı “kesinlikle evet” demiş. Bu oran Türkiye’de % 17, Pakistan’da % 82, Ürdün’de % 72. Mısır’da dinin siyasetteki rolü ile ilgili Türkiye’nin model alınmasını isteyenler % 17 iken Türkiye’deki demokrasi tecrübesinin modellenmesini isteyenlerin oranı % 71 çıkmış. Kezâ Amerikan Müslümanları üzerine yapılan bir araştırmada her 10 kişiden sekizi Kur’an’ın Allah kelamı olduğuna, % 96’sı da Allah’a ve peygamberlere inanıyor... 

Profesör bir dostum “İstatistikler yalan söylemez ama bütün yalanlar istatistiklerle söylenir” derdi. Sizin dört başı mamur araştırma kurumlarınız ortaya başarılı çalışmalar koyamazlarsa yapılanlara mahkûm olursunuz; verilen rakamlar yalan mı doğru mu diye sorgulayamazsınız bile!  

Özellikle kitabımız Kur’ân’la ilgili araştırmalarda gerçekçi adımlar atmak hepimize farz.

Mekke’de nazil oldu, Kahire’de okundu, İstanbul’da yazıldı ama şimdi ne durumdayız? 

Bu sorgulamayı cesaretle yapma vakti çoktan geldi; geçmek üzere… 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Cihangir İşbilir Arşivi