Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Kukla, kuklacı ve kundakçı

Kukla, kuklacı ve kundakçı

Ame­ri­kan ba­sı­nı (Fo­re­ign Af­fa­irs ), Esa­t’­a yi­ne köp­rü ve ka­nal ol­muş ve mik­ro­fon tut­muş o da ka­til ma­ka­mın­da mak­tül­le­ri suç­la­mış­tır.  Ken­di­si­ni ilah ma­ka­mın­da gör­dü­ğün­den do­la­yı üze­ri­ne toz kon­dur­mu­yor. Ken­di do­ğuş­tan bü­tün öl­dür­me hak­la­rı­na ha­iz, ölen­ler ise do­ğuş­tan öl­dü­rül­me­ye müs­ta­hak­lar. Ba­tı ba­sı­nı da ada­ma ça­nak tu­tu­yor ve bu saç­ma­lık­la­rı­nı ifa­de ede­cek min­ber ve min­der olu­yor.    Adam trav­ma­tik ve ai­le­cek ruh has­ta­sı ve söz­le­ri­ne de bu ha­let-i ru­hi­ye­si ak­se­di­yor. Gü­ya ik­ti­dar­da ka­la­bi­le­cek­miş gi­bi bir de şim­di­den in­ti­kam he­sap­la­rı ya­pı­yor.  Yi­ne Tür­ki­ye­’ye yük­len­miş.  Ba­zı söz­ler­den do­la­yı no­dul ye­miş gi­bi zıp­lı­yor. Krip­to Müs­lü­man ol­ma­sı­nın ha­tır­la­tıl­ma­sı ka­nı­nı bey­ni­ne sıç­ra­tı­yor.  Re­cep Tay­yip Er­do­ğa­n’­ın da­ha ön­ce Ca­mi­i-i Eme­vi­’ de Cu­ma na­ma­zı kı­la­ca­ğız söz­le­ri­ni unu­ta­ma­mış.  Ba­ba­sı ve ken­di­si ise Cu­ma gün­le­ri ve­ya bay­ram­lar­da Eme­vi Ca­mi­i’n­de Ame­ri­ka­lı­la­rın ifa­de­siy­le si­ya­se­ten na­maz kı­lı­yor.  Ger­çek na­maz­la­rın kı­lı­na­ca­ğı gün­le­rin ha­tır­la­tıl­ma­sı den­ge­si­ni bo­zu­yor. Kan bey­ni­ne sıç­ra­sa da ora­da ger­çek cu­ma­la­rın eda edi­le­ce­ği gün­ler ya­kın­dır. Ta­rih on­la­rın ve­ya Ba­as­çı­la­rın 1964 yı­lın­da Eme­vi Ca­mi­i’­ni ve Ha­ma­’da Sul­tan Ca­mi­ini tank­lar­la bas­tı­ğı­nı ha­tır­lı­yor. El­bet­te bu­nun rö­van­şı alı­na­cak­tır.  Su­ri­ye­’de ya­şa­nan­lar bu­nun mu­kad­di­me­si­dir. Sa­de­ce Esat de­ğil Esa­t’­a des­tek ve­ren­ler de he­sap ver­mek­ten kur­tu­la­ma­ya­cak­lar­dır.  

Mos­ko­va ha­la Esat re­ji­mi­ni aya­ğa kal­dır­ma­ya uğ­ra­şı­yor.  Dip­lo­ma­tik ola­rak, si­ya­si ola­rak ha­mi­li­ği­ni ya­pı­yor. Bir de Esat adı­na uy­sal mu­ha­le­fet üre­ti­yor. Bun­dan do­la­yı Mos­ko­va­’da mu­ha­lif­ler­le re­jim ara­sın­da ‘ ken­din pi­şir, ken­din ye­’ ha­va­sın­da bir bu­luş­ma ger­çek­leş­miş­tir.  Bu söz­de mu­ha­le­fet de Esa­t’­tan zi­ya­de Tür­ki­ye­’ye düş­man­dır.   Bu ne­den­le Mos­ko­va Esat re­ji­mi­ne ye­ni bir hiz­met da­ha su­na­rak mu­va­za­alı mu­ha­le­fet üret­me işi­ni üze­ri­ne al­mış­tır. Bu­nu İra­n’­ın yap­ma­sı zor­dur. Bun­dan do­la­yı Şi­i İran ye­ri­ne us­lu ve­ya mu­va­za­alı mu­ha­le­fet üret­me ku­luç­ka­lı­ğı­nı Or­to­doks Mos­ko­va de­ruh­te et­mek­te­dir.  Bu­nun­la bir­lik­te ka­tı­lım is­te­ni­len se­vi­ye­de ol­ma­mış ve Mos­ko­va­’nın at­mış ol­du­ğu adım  akim kal­mış­tır.  İş­te bu ara­da Esat öz­gür mu­ha­le­fe­ti ve­ya ba­ğım­sız mu­ha­le­fe­ti kas­te­de­rek ‘kuk­la­lar­la gö­rüş­me­ye­cek­le­ri­ni­’ söy­le­miş­tir. Ona gö­re Mos­ko­va­’da oluş­tu­ru­lan mu­va­za­alı mu­ha­le­fet kuk­la  ol­mu­yor da ken­di­si­ne kar­şı çı­kan mu­ha­le­fet kuk­la olu­yor! Pe­ki bu kuk­la de­di­ği mu­ha­lif­ler ki­min kuk­la­sı? Ken­di­si­ne mik­ro­fon uza­tan Ame­ri­ka­lı­la­rın kuk­la­sı mı? Yok­sa İra­n’­ın, Mos­ko­va­’nın kuk­la­sı mı? Esa­sın­da Su­ri­ye­’nin tek kuk­la­sı var; ken­di­si ve sis­te­mi. Bu kuk­la ifa­de­si­ni biz ben­ze­ri bir yer­den de ha­tır­lı­yo­ruz. Af­ga­nis­tan.   Af­ga­nis­ta­n’­ın Esa­t’­ı olan Ne­ci­bul­lah Mü­ca­hit­ler ta­ra­fın­dan Mos­ko­va­’nın kuk­la­sı/pup­pet re­gi­me ola­rak anı­lı­yor­lar­dı. Şim­di Esat ay­nı po­zis­yon­da de­ğil mi­dir? Hem Mos­ko­va hem de Tah­ra­n’­ın Su­ri­ye­’de­ki kuk­la­sı.  Ame­ri­ka­lı­lar ken­di adam­la­rı­na kuk­la de­ğil ‘ An­ka­ra, Şa­m’­da ve­ya Ka­hi­re­’de­ki ada­mı­mı­z’ di­ye hi­tap eder­ler.

Gö­rül­dü­ğü gi­bi ye­ni Sov­yet ol­ma­sı bi­le Rus-İran-İs­ra­il-ABD or­tak kuk­la­sı, Beş­şar Esat ve re­ji­mi­dir. Pe­ki kuk­la­cı kim­dir? Kuk­la­cı da hem Rus­ya hem de İra­n’­dır.  Ku­nay­tı­ra böl­ge­sin­de İran­lı bir ge­ne­ra­lin Hiz­bul­lah züm­re­siy­le bir­lik­te öl­dü­rül­me­si bi­ze kuk­la­cı­la­rın ad­re­si­ni de gös­te­ri­yor.  Ve­lit Mu­al­lim mu­ha­lif­le­ri İs­ra­il ve­ya Ba­tı­’nın kuk­la­sı ola­rak de­ğer­len­dir­mek­te­dir. Hal­bu­ki, Esat re­ji­mi dün­ya­da ken­di hal­kın­dan baş­ka her­ke­si­nin hiz­me­ti­ne ama­de­dir.  İş­lev­sel bir re­jim­dir ve her­ke­sin işi­ne ya­ra­mak­ta­dır. Ken­di­si Arap dün­ya­sı­nın tek ve­ya en la­yık re­ji­mi ol­ma­sı­na rağ­men İra­n’­ın mez­hep­çi/sek­ter re­ji­mi­nin or­ta­ğı­dır.  İs­ra­il’­in se­çim için bir­kaç Hiz­bul­lah fo­si­li­ni ve­ya İran­lı ge­ne­ra­li öl­dür­me­si te­mel ger­çe­ği de­ğiş­ti­rir mi? On­la­rı di­re­niş­çi ya­par mı? Su­ri­ye hal­kı Esa­t’­a kar­şı ilk gös­te­ri­le­rin­de tank­la­rın ve as­ker­le­rin Go­la­n’­ı kur­tar­ma­ya git­me­si­ni is­te­me­miş miy­di?  Esat ik­ti­da­rı­nı ko­ru­mak ye­ri­ne Go­la­n’­ı kur­tar­ma­ya koş­sa bel­ki hem ik­ti­da­rı­nı hem de ima­jı­nı ko­ru­ya­cak­tı. La­kin o hal­kı­nı öl­dür­me­nin  be­del­siz ama  İs­ra­il’­e fis­ke at­ma­nın, do­kun­ma­nın  ağır be­de­li ol­du­ğu­nu bil­mek­te ve ona gö­re dav­ran­mak­ta­dır. Su­ri­ye hal­kı sa­hip­siz­dir la­kin İs­ra­il’­in yer­yü­zün­de Esat re­ji­mi ka­dar ve on­dan da faz­la sa­hi­bi var­dır.  Ku­nay­tı­ra böl­ge­sin­de İs­ra­il göv­de gös­te­ri­sin­de bu­lun­muş ve se­çim ya­tı­rı­mı yap­mış­tır. Hiz­bul­lah ise ‘e­dil­gen/me­fu­lun bi­h’ ola­rak o da ‘di­re­niş­çi­’ kis­ve­sin­de rek­la­mı­nı yap­mış­tır.  Öy­ley­se ölen de öl­dü­ren de rek­lam için öl­müş ve­ya öl­dür­müş­tür. Ölen de öl­dü­ren de ay­nı ta­raf­tan­dır. Esat sa­de­ce kuk­la de­ğil ay­nı za­man­da kun­dak­çı­dır.  Vak­tiy­le İs­ra­il için İn­gi­liz ba­sı­nı­na ‘fi­re­ma­n’ ya­ni kun­dak­çı ifa­de­si­ni kul­lan­mış­tır. Bu ye­rin­de bir ta­bir ol­mak­la bir­lik­te faz­la­sıy­la ken­di­si için de ge­çer­li­dir.  Esat re­ji­mi bi­rin­ci de­ğil­se bi­le ikin­ci İs­ra­il’­dir ve­ya kol­la­rın­dan­dır.  Su­ri­ye­’yi yan­gın ye­ri­ne çe­vir­miş bir kun­dak­çı­dır.

 Si­si gi­bi kez­zap­lık­la kim­se eli­ne su dö­ke­mez.  Su­ri­ye­’de dev­ri­min par­la­ma­sı sı­ra­sın­da gös­te­ri­ci­le­ri ‘mün­des­sun/ sız­ma­cı­la­r’ di­ye ta­nım­la­mış­tı. Şim­di onun bu ta­nı­mı­nı Si­si re­ji­mi ken­di­ne mal et­miş­tir.  Mı­sı­r’­da dev­ri­min yıl­dö­nü­mün­de ya­ni 25 Ocak 2015 ta­ri­hin­de Şey­ma Sab­ba­ğ’­ın öl­dü­rül­me­si­ni Mı­sır İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı kös­te­bek­le­re ve­ya sı­zın­tı­la­ra  (in­fil­tra­tor) yük­le­miş­tir (http://www.da­ily­ma­il.co.uk/s  news/ar­tic­le-2925661/Egypt-erupts-day-pro­tests-de­ath-toll-ri­ses-11-fo­urth-an­ni­ver­sary-Arab-Spring-mot­her-32-gun­ned-Cai­ro-po­li­ce-de­mons­tra­ti­on.html ). Man­tık şu: Re­ji­min üze­ri­ne yık­mak için dev­rim­ci­ler bir­bi­ri­ni öl­dür­müş­tür!  Re­jim­le­rin ka­rak­ter­le­ri ay­nı ol­du­ğu gi­bi fi­il­le­ri ve ey­lem­le­ri de ay­nı.  Kat­li­am­da, ar­sız­lık­ta ve piş­kin­lik­te sı­nır ta­nı­mı­yor­lar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
Mustafa Özcan Arşivi