Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Körfez’deki darbe çetesi

Körfez’deki darbe çetesi

14 Şubat 1945 tarihinde Kral Abdulaziz ile Franklin Roosevelt arasında tarihi bir görüşme gerçekleşmiştir.  Görüşme Mısır sınırları içinde bir gemide gerçekleştirilmiştir. Sisi ile Kral Abdullah arasında uçakta yapılan görüşme de bir enstantane olarak söz konusu gemi görüşmesini hatırlatmaktadır.  Tarihi görüşmenin iki mühim sonucu olmuştur.  

1945 yılındaki bu görüşme ile birlikte Suudi Arabistan İngiliz nüfuz alanından çıkmış, Amerikan nüfuz alanına girmiştir. Bu nedenle Chuchill hayıfla bu görüşmeyi izlemiş, sonuçlarından haberdar olmaya çalışmıştır. Görüşmenin ikinci sonucu ise petrol karşılığında Suudi Arabistan’ın güvenliğinin sağlanmasıdır.  

Bununla birlikte Soğuk Savaş sonrasında ABD ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkiler eski berraklığını ve netliğini kaybetmiştir.  Soğuk Savaş dönemi sonrasında Saddam zayıflatılmış, geriletilmiş ve gizli, yedek partner olarak yerine İran ikame edilmiştir. Bu nedenle de Ürdün Kralı Abdullah Bağdat’ın işgalinden sonra Şii yayılmacılığına işaretle bir Şii hilalinden bahsetmiştir. Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Suud el Faysal da aynı yıllarda ABD’nin Irak’ı altın bir tepsi içinde İran’a sunduğunu ifade etmiştir. 11 Eylül’den sonra Suudi Arabistan zemin kaybetmiştir. Arap Baharından sonra yine zemin kaybetmiştir.  Suriye ve Yemen’de nüfuzu daraldıkça daralmış bu ülkeler tamamen İran’ın kontrolüne girmiştir. ABD ise 2003 sonrası Irak’ta Şii yayılmacılığının önünü açtığı gibi Arap Baharından sonra da Şii ekseni kollamıştır.   IŞİD, Kaide gibi Sünni zeminden gelen örgütlere terörist muamelesi yaparken Husi gibi Şii kökenli benzeri ve  ‘öteki IŞİD’ olan örgütleri ise bağrına basmış ve ortak muamelesi uygulamıştır.

2005 yılından beri Suudi Arabistan’ı yöneten Kral Abdullah ise bu gelişmeler karşısında ne yaptı? Suriye’de Esat rejimini devireceği yerde Mısır’da Mürsi iktidarını devirmek için Sisi’nin eteğine yapışmıştır. Kısaca Amerikan politikalarına tüy dikmiştir. Yemen de İhvan korkusundan dolayı Husilere yol vermiştir.   Şimdi Suudi Arabistan yol ayrımında.  Franklin Roosevelt’in izinden alaka tazelemek isteyen  Obama, Kral Abdullah’tan sonra hem taziyede bulunmak hem de yeni Kral Selman’ı tebrik etmek için Suudi Arabistan’a geldi.  Belli ki her şeye rağmen eski ortaklığı arsızca devam ettirmek niyetindedir. Halbuki Obama, Suudi Arabistan’ı Kral Abdullah’ın da katkılarıyla arkadan hançerlemiştir.  En büyük bölgesel hasmı olan İran ile Umman Sultanlığı üzerinden 7 ay boyunca gizli müzakereler yürütmüştür. Obama’nın derdi şu:  Zaten Suudi Arabistan çantada keklik bir de yanına İran’ı ilave edelim! Daha doğrusu İran’la gizli ortaklığı aleniyete dökelim!   Bölgesel ortaklar buna ne der? Obama’nın umurunda bile değil.  Yeni kral Selman Kral Faysal’ın özel temsilcisi sıfatıyla görev yapmış birisi.  Ailenin Sudeyri kolundan geliyor.   Obama’nın karşılanması sırasında ikindi namazını eda etmek için merasime ara vermiştir. Mübarek yönetiminden de biliyor ki, Amerikan elbisesi giyen çıplaktır.   ABD’nin hiçbir ilkesi ve kuralı yoktur.  Kral Selman böylece Batı’ya ve dünyaya yeni bir mesaj vermiştir. Bu mesaj Kral Faysal’ın devamı niteliğindedir. İnşaallah zamanla esnemez.   

Cenazede mühim bir mesaj verilmiştir.  İki siyasi cambaz Sisi ve Ali Abdullah Salih cenazeye davet edilmemiştir. Ömer Beşir ve Recep Tayyip Erdoğan’ın katıldığı cenazeye bu ikilinin katılmaması herkesin dikkatini çekmiştir. Böylece 2013 yılını darbeler sürecine çeviren şer şebekesi dağılıyor. Bu şebeke, Kral Abdullah, BAE Emirlerinden Muhammed Bin Zayed ve Kral Abdullah’ın Müsteşarı Halit Tuveyciri üçlüsünden oluşmuştur.  Burada bir komplodan bahsedilmektedir.  Amaçları, Ürdün Kralı Abdullah’ın yaptığına benzer şekilde Suudi Arabistan’da siyasi veraset sistemini değiştirmektir. Kral Abdullah’ın yerine Mutab bin Abdullah’ı geçirmektir. Bunu Kraliyet Divanı Başkanı Halit Tuveyciri ile Emir Mutab’in tasarladığı konuşuluyor. Bu çerçevede Hadi tarafından Sisi’den Yemen’de Husilere karşı mevzilenmek üzere 20 bin Mısırlı asker istenmesinin kararlaştırıldığı; bunların gizli misyonlarının  Suudi Arabistan’da bir saray darbesiyle rejim değişikliğine nezaret etmek olduğu ileri sürülmektedir.  Körfez’deki darbe çetesi kraliyet ailesi içinde de diğer kanada yönelik olarak darbe yapmayı tasarlamıştır. Hadi’nin devrilmesiyle Kral Abdullah’ın ölmesinin bu planı akim bıraktığı ifade ediliyor. Kral Abdullah oğlu Mutab’dan başka kimseye güvenmiyor ve hasta iken yanına başkası sokulmuyordu.  Sudeyriler ve Kral Selman da aynı şekilde karşı tarafa güvenmiyor ve bu nedenle görevini alır almaz oğlu Muhammed Bin Selman’ı savunma bakanı olarak atamıştır. Bunlar gözden kaçmayan hususlardır. Bu itibarla darbe taciri ve siyaset cambazı Sisi gafil yakalanmıştır.

Mısır rejiminin devamı üç mutabakata bağlıdır. Batı’nın siyasi desteğinin devamı, Körfez’den para akışı ve kitlesel destek.   Kitlesel destek sekmektedir.  Suudi Arabistan’da  Kral Abdullah’ın ölmesi ile kitle desteğine ilaveten mali destek de zora girmiştir.  Sisi’nin tek ayak üzerinde sekmesi mümkün değildir. Velhasıl yeni dönemde ABD ile, Mısır ile ilişkiler bıçak sırtındadır.

TRT FM’den Ataullah Arvas Bey Kral Abdullah’ın misyonuyla ilgili bir Arap yorumcunun sözlerini aktardı: En büyük hizmeti, Türkiye’yi bölgeye sokmaması olmuştur!  Belki de yeni kralın en büyük hizmeti bölgeyi Türkiye’ye açmak olur. Ancak Suudi Arabistan; Pakistan, Türkiye ve Msır (Sisi’siz) üçgeninde bir güven adası haline gelebilir.  Sisi sakarlığıyla birlikte sürekli olarak çam deviriyor. 

İslam dünyası ayağa kalkmak için bağımsız bir blok olmalıdır. İhanete bedel ödetmeliyiz. Caydırıcılık budur. Kötülükler kimsenin yanına kar olarak kalmamalıdır.   Batı’nın siyasi nüfuz dairesinden ve kültürel anlamda batıcılıktan kurtulmalıyız.  Kurtuluşumuz Müslümanların bir blok olduğunu idrak ve bunu temin etmekten geçiyor.  

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Mustafa Özcan Arşivi