Cihangir İşbilir

Cihangir İşbilir

Kara harekâtı

Kara harekâtı

Irak Şam İslam Devleti (DAEŞ)’le mücadelede ABD liderliğindeki koalisyonun hava harekâtlarıyla netice alamayacağı baştan belliydi. Nitekim şu an için milyar doları aşan maliyeti ve kopardığı gürültü ile kaldı koalisyon saldırıları. Hem DAEŞ hem Esed bu süreçte daha da güçlendi. Cumhurbaşkanı Erdoğan geçen yılın son aylarında hava harekâtı destekli kara harekâtının şart olduğunu defalarca ifade etmişti. Türkiye’nin ‘uçuşa yasak bölge’ ve ‘güvenli bölge’ teklifleri yanında bu konu da dikkate alınmadığı gibi Aynel Arab (Kobani) üzerinden tiyatro oynanırken Esed rejiminin Halep’e yönelik saldırıları ve en son Duma katliamı görmezden gelindi. Nihayet senato tarafından perşembe günü yeni savunma bakanının atanmasıyla rahatlayan Obama, cuma günü Kongre’den kara harekâtına kapı açan esnek bir karar çıkartmayı başardı. Kime karşı? DAEŞ’e karşı. Koalisyon güçlerinin koordinatörü General John Allen bir gün önce yaptığı açıklamada muhtemel kara operasyonunun sinyalini vermişti zaten. Buna mukabil DAEŞ’e şahin kesilen koalisyondan Obama’nın tüm kırmızı çizgilerini aşıp Suriye’yi kana boyayan Esed’e karşı -Türkiye dışında- tek kelime eden yok! 

Öte yandan, ayın ilk günlerinde Ürdünlü pilot Muaz El-Kesasibe’nin yakılarak infaz edildiğini gösteren video yayınlandıktan hemen sonra Suriye’nin güneyinde yeni bir tartışma başladı ve hararetle sürüyor: DAEŞ’e kara harekâtı... Kim tarafından? Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Ürdün tarafından. BAE, infazdan hemen sonra Ürdün’e F16 filosunu göndererek bu desteğini açıkça gösterdi. Eş zamanlı olarak Arap basınında DAEŞ’i bitirme hedefiyle kara harekâtı yapmak için kamuoyu oluşturmaya yönelik yoğun bir çalışma da başladı bu arada. 

Aslında DAEŞ Batı için de Arap ülkeleri için de iyi bir bahane. Arzu edilen, bölgenin kendi istekleri çerçevesinde tanzim edilmesi. Bunun için Ürdünlü pilot Muaz’ın infazı, Körfez monarşilerine istedikleri gerekçeyi vermişe benziyor. Öyle ki daha önce de dile getirilen Suriye ve Irak’ta yeniden monarşi isteyen geniş bir kesim bu hadiselerden sonra sesini daha çok çıkarmaya başladı. Hatta Suudi, El-Hayat gazetesinde yazan Cemal Kaşıkçı, “DAEŞ’e giden yol Beşşar’dan geçer” diyerek Ürdün ve müttefikleri tarafından yapılacak kara harekâtının önemine ve Ürdün’ün burada oynayacağı role işaret etmekle kalmadı, Beşşar sonrası Suriye’de bir Ürdün vesayetini teklif etti. Hatta bölgedeki monarşi rejimi taraftarları daha da ileri giderek Irak’ın bile yeniden Haşimilere yani Ürdün krallığının kontrolüne verilebileceğini ifade etmişlerdi. Tüm bu gelişme ve açıklamalar biraz spekülasyon ve temenni koksa da bölgedeki düzen boşluğunda ne tür motivasyonların olduğunu göstermesi bakımından câlib-i dikkat. 

Kral Abdullah sonrası bölgede bir ‘âraf’ durumu olduğu da bir başka gerçek. Kral Selman yönetiminin ilk adımları ve İhvan’a karşı olumlu açıklamaları dipten gelen bir dış politika değişikliğinin ilk sinyalleri olarak okunabilir. Cemal Kaşıkçı, 31 Ocak’taki makalesinde de bu bağlamda Suudi Arabistan, Türkiye ve ABD ittifakının bölge için yeni bir çıkış yolu olabileceğini yazmıştı. Benzer analizler bizim basında da yazıldı ama bu tür bir ittifakın zemin ve muhtevasının netleşmesi için henüz çok erken.

Herkesin zihnindeki “Ortadoğdu’daki çok katmanlı, çok boyutlu çatışma hâli nasıl sona erebilir?” sorusunun tek cevabının bölgede DAEŞ’e karşı bir kara harekâtı olmadığı muhakkak. Sadece DAEŞ’e yönelik kara harekâtı isteyenlerin ‘gizli gündemleri’ olduğu da çok açık. ABD’nin sınırlı kara harekâtlarından daha çok güneyden gelebilecek ve bölgedeki kaosu daha da tırmandırak bir çılgın kara savaşının nerede duracağını kestirmek ise neredeyse imkânsız. İç savaşa ve bölünmeye doğru giden Yemen’de Husi darbesi ve Mısır’da Sisi darbesinin bölge kodlarını altüst ettiği bir zeminde DAEŞ bahanesiyle başlayacak yeni operasyonların oluşturacağı şartlar içerisinde, Türkiye’nin bir yandan güvenlik ve istikrarını korurken diğer yandan bölgedeki değişimde edilgen ve çevresel bir faktör olmak yerine etkin ve merkezî bir aktör olmak için çok boyutlu ve proaktif manevralara geçmişe kıyasla daha çok ihtiyacı olacağı kesin…  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Cihangir İşbilir Arşivi