Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Kur’an Adamı!

Kur’an Adamı!

Vakur adamlara, tavırlara ihtiyacımız var. Her alanda büyük adamlara, ufuklara,  ruhlara ihtiyacımız bulunmaktadır. Bununla birlikte kişi iş başında ve eyleminde belli olur. Suriyeli muhalif isimlerden Züheyr Salim bir yazısında şöyle bir başlık kullanmış:Nerede Kasım Süleymanilerimiz, nerede Arap Kitle Milislerimiz, nerede Arap veliyi emirlerimiz nerede Arap fakihlerimiz?  Yok, yok, yok!  Ölü ses vermediği gibi ölüler diyarı da sessizliğe bürünüyor.  İran eylem yaparken hala Arap alemi ve Türkiye sözün neresinden başlayacağını kestiremiyor.  Onlar eylem yapıyor biz ise konuşmaktan bile aciziz. Kimileri beyni önceden sürüldüğünden dolayı can havliyle her şeyi gördüğü halde hala İran’ı kollamaya ve gerçekleri inkara devam ediyor.  Çoğunluk ise tutumunu temel doğrular üzerinden değil de, kişisel dürtüler, husumetleri üzerinden belirliyor.  Erdoğan Esat karşıtı ise ben taraftarı olayım barı kolaycılığında zalimane bir yaklaşım.  Adam hak namına nefsine tapınıyor da farkında değil. Cehaletle nefsin esareti altında hedefsiz bir biçimde yuvarlanıp gidiyoruz.    

Bir önceki yazımızda Sıdkı Gülle ve arkadaşlarından bahsetmiştik. Yeni Asya gazetesinden Nurulllah Dağ’ın Sıdkı Gülle ile alakalı yazısını okurken Sıdkı Gülle’nin Abdurrahman Gürses ekolüne  ve kıraat halkasına dahil olduğunu öğreniyorum.  Böylece Abdurrahman Gürses’ten bahsetmek için ek bir vesile çıkmış oldu. Bu Kur’an adamı Adıyaman’da yapılan bir Kur’an ziyafet ve tilavetinde anıldı. Daha doğrusu talebelerinden Prof. Mustafa Yıldırım hocası Abdurrahman Gürses hakkında önemli bir anekdotu paylaştı.  Mustafa Yıldırım, 1978-1992 yılları arasında Kurra Hafız Abdurrahman Gürses Hoca’dan kıraat dersi okudu ve icâzet aldı.

Din Hizmetleri ve İhlas Sempozyumunda Kur’an-ı Kerim Tilaveti bölümü yapıldı ve bu bölümde hafızlar marifetlerini sergilediler.  Mustafa Yıldırım teberrük makamında aşr-ı şerif olarak ifade edilen bazı ayetler okudu.  Ardından Kur’an bülbüllerinden Bursa Müftüsü Mehmet Emin Ay,  Kur’an ile güzel sesi buluşturmuş oldu. Ardından Mehmet Evren, Bilal Demir ve Mahmut Tekin birbirinden tatlı tilavetlerde bulundular. Talebesi olması sıfatıyla Mustafa Yıldırım, Abdurrahman Gürses ile alakalı bir anekdot anlattı. Bu anekdot Kur’an adamının Kur’an-ı Kerim hürmetini tavrıyla göstermesi açısından calib-i dikkattir.  Bu tavrıyla Kur’an-ı Kerim tilavetinin her şeyin üstünde olduğunu ihtar etmiştir.  Beşer ona kulak vermekle mükelleftir.  Merhum Üstat Necip Fazıl Kısakürek’in hitabeti, konuşması öncesi Abdurrahman Gürses Kur’an tilavet edecektir. Bununla birlikte program öncesi takdimci ve peşrevci adam gelerek Abdurrahman Gürses’in kulağına eğilir. Kulağına bir şeyler fısıldar.  Hocanın kan beynine sıçrar ve  rengi atar.  Hocadan bir talepte bulunmaktadırlar.. İşte bu talep üzerine Abdurrahman Gürses patlar.  Takdimci adam Üstat Necip Fazıl’ın konuşacağından dolayı Kur’an tilavet faslını kısa kesmesini istirham eder.   Baltayı taşa vurmuştur. Abdurrahman Gürses Hoca bunun üzerine ‘ sadakallahu’l azim’ diyerekten başlamadan tilavete son verir.   Burada Abdurrahman Gürses hoca kulaklara küpe bir ders vermiştir: “Beşer kelamının Allah kelamına tercih edildiği yerde kalamam…”  Kur’an ruhları böyle yüceltir. Kur’an adamı böyle ivazsız garazsız olur.

Bize ne oldu sorusunun cevaplarından birisi budur. Bir zamanlar hatasıyla sevabıyla Kur’an ve ilmihal Müslüman idik! Zamanla ne olduysa teori tamamen ortadan kalktı ve pratik olarak hayata ne değer yüklüyorsak onun peşine düştük.  Esiri olduk.  Hayatımızın tadı tuzu kaçtı. Ne olduysa Kur’an ve ilmihal ile aramıza çok dolgu maddeleri girdi ve eskilerin tabiriyle haşviyat yani dolgular gönlümüzü bulandırdı.  Elbette Necip Fazıl da konuşmalarıyla bize şevk ve coşku verdi. Lakin Necip Fazıl yetkisini Kur’an’dan istimdat eder. Hiyerarşiyi kişilere göre değil kurallara göre belirleriz. Kur’an konuşurken kainat susar.  Rahmetli Gürses hoca da yaşayarak ve yaşatarak bunu telkin etmiştir.  Kur’an’la sağlam bağ kurmayan müslümanın şahsiyeti gelişemez.  Kur’an sağlam bağdır onun yerine başkalarını ikame etmeyelim.  Bu, Kur’an Müslümanlığı değil Kur’an ile var olan Müslümanlıktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Mustafa Özcan Arşivi