Lütfü Şehsuvaroğlu

Lütfü Şehsuvaroğlu

Allah'ın ipine sımsıkı sarılmak

Allah'ın ipine sımsıkı sarılmak

Ödül almış büyük yazar “Allah’ın ipine sarılmamamız” gerektiğini, “demokrasi ipine sarılmamız gerektiğini” büyük bir keşifle anlatmış bulunuyor.

Ne büyük yazarmış…

“Ben yazdım oldu” diyor.

Her dönem milli demokratik devrimin farklı versiyonlarının yaratıcısı(!) olan gazeteci, yurt dışından kendine ödül bulmada da pek mahir.

Allah’ın ipine sarılmayacakmışız.

Bundan daha büyük herze yenir mi?

Bu topraklarda sürdürülebilir bir barışın Allah’ın ipine sarılmadan gerçekleşmesi mümkün olabilir mi?

İşte yarı aydın diye, kendi toplumuna yabancılaşmış aydın diye bu eski solcu, şimdi liberal kalemşorlara diyoruz.

Bu topraklarda bin yıldır tesis edilen barışın, mayanın ne idüğünden habersiz adam…

Şunu dese anlarım: “Sayın Cumhurbaşkanı bu toprakların mayasına uygun olmayan biçimde masum bir milletin kalbiyle oynayarak dini siyasete alet etmiş ve istibdat rejimini Hakkın kelamıyla karıştırmıştır.”

Hani Mehmet Akif’in Abdulhamid’e, hani Nurettin Topçu’nun devrindeki dini siyasete alet edenlere yaptığı ikaz gibi…

Yahu ne istiyorsunuz bu masum milletten?

Ve onun inanç temellerinden…

Bin yıldır tesis edilen bir arada yaşama ülküsü evet Allah’ın ipine sımsıkı sarılmaktan geçer…

Ne demokrasi oyunundan, ne Batı dayatmalarını demokrasi icabı sayma soytarılığından…

‘Sokaklarda ıspanak fiyatına satılan demokrasi, hile rüşvet ile çiğnenen çiğnetilen hukuk düzenleri, ahlaktan mahrum bir medeniyet’ kulağa hoş gelebilir bazılarına… Ama bize lazım gelen şey, bin yıllık terkibin izdüşümlerini iyi keşfetmektir.

Bin yıllık terkibin de iki sütunu vardır yükselen…

Biri tefrik etme hazinesi, ikincisi terkip etme kabiliyeti…

Bu sütunları yükselten mimarların da dokuz hasleti vardır…

Her biri dokuz kötülükten birine karşılık gelir. Onu altetmek içindir.

Korkunun karşısında cesaret, şirkin karşısında inanç, riyanın karşısında doğruluk, cehaletin karşısında bilgi ve irfan, tamahkârlığın karşısında tevekkül, kanaatkârlık ve sabır, tembelliğin karşısında çalışmak, say, hizmet, hörmet ve aşk. Bir de adalet….

Adaletle hükmetmek en önemlisi

Devlet adalet üzre vardır.

Adalet yoksa hepsi boş…

Emaneti ehline vermek, emanete hıyanet etmemek peşisıra gelen bir nevi programlar…

Allah’ın ipine sarıldığımızda bu bölgede emperyalizmin taşeronu olmayız bir defa… Allah’ın ipine sarıldığımızda İngiliz – Yahudi medeniyetine hizmet etmeği fazilet saymayız.

Kendi kendisi olabilen bir toplum oluruz.

Kendi kendisi olabilen bir toplum da kendi gündemini kendi tayin edebilir…

David Phillips ve Henry Barkey’in Kürt Sorunu çözümünü baş tacı yapmaz…

 Ayrıca Kürt sorunu da CIA ajanlarının marifetiyle hiç ama hiç çözülmez…

KÂH BAŞBAKANA, KÂH CUMHURBAŞKANINA HAK VERİYORUM...

 

Bu işin içinde bir oyun var galiba…

Her iki tarafa da hak veresi geliyor insanın.

Bir bakıyorsun Erdoğan haklı gibi, bir bakıyorsun Davutoğlu haklı gibi…

Yoksa gece ailece bir araya gelip de yarın yine nasıl bir oyun ortaya koysak mı diyorlar?...

İnsan şüpheleniyor.

Sayın Başbakan bir konuda bir hazırlığın içine giriyor hatta bazen kükrüyor. Zannedersiniz ki on üç yıldır o başkan; bu kadar liderliği içselleştirebildiğine şaşıyorsunuz bir hocanın…

Ama sonra bakıyorsunuz Sayın Cumhurbaşkanı bir anda sahneye, hani Hacivat’ın Karagöz için söylediği klasik repliği var ya: “Yıktın perdeyi eyledin viran…” usulü atlıyor ani bir demeciyle; cümle seyirci şaşırıp kalıyor…

Hâlâ CHP milletvekili bir bayanın söylediği sözü unutamıyorum. Cemaat ile iktidar kavgasına danışıklı dövüş demişti… Hatta dersaneleri okula çeviriyorlar. Böylece cemaate büyük bir devlet desteği temin edecekler türünden laflar söylemişti…

Bilmem buna inananlar var mı?

İnananlar varsa bugün ortaya çıkan derin kavganın da danışıklı olduğunu 7 Haziran seçimlerinde AKP’nin yine mağdur edebiyatına sarılacağını ileri sürebilir.

Yine mağdur olmaktan başka ne çare var?...

RUBAİ:

Allah ile aldatandan kork, korkma garip gâvurdan
Mazlum kılığında zalimden kork düşmeden şuurdan
Rabbin seni bil diye kendinden bir hüner bahşetti
Tefrik edebil güzideyle pespayeyi huzurdan

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Lütfü Şehsuvaroğlu Arşivi