Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Hangi Rejim, Hangi Cumhuriyet

Hangi Rejim, Hangi Cumhuriyet

Sü­hey­la so­ru­yor: Bu ik­ti­da­rı ni­ye des­tek­le­din?            An­la­ta­yım.

Vak­tiy­le, yü­re­ği­mi­ze va­tan sev­da­sı dü­şer­ken ma­vi gök­ler, al bay­rak, or­man­lar, ır­mak­lar düş­me­miş­ti. Böy­le ol­say­dı or­ma­nı, ır­ma­ğı da­ha gü­zel ül­ke­ler var­dı, on­la­rı se­ver­dik. 

İçin­de doğ­du­ğu­muz top­lum­sal dö­nem­de, 27 Ma­yıs­la mah­kum edil­miş bir Ana­do­lu in­sa­nı pro­fi­li var­dı ve on­la­rı mah­kum eden­ler, dev­let ay­gı­tı­nı acı­ma­sız­ca kul­la­nan­lar­dı. Bu acı­ma­sız­lar za­ten 1950’ye ka­dar ik­ti­dar­day­dı­lar. 1923-1950 ara­sı ya­şa­nan si­ya­sal dö­nem­de Te­rak­ki­per­ver Cum­hu­ri­yet ve Ser­best Fır­ka ad­lı par­ti­le­ri 2 de­fa ka­pa­tı­la­rak mak­hu­ri­ye­te mah­kum edi­len in­san­lar var­dı bu ül­ke­de. Mah­kum ve mak­hur edi­len­ler, Os­man­lı mi­ra­sı­nın da­va­cı­la­rı, mi­sak-ı mil­li sev­da­lı­la­rı idi.

1932’ler­de Mil­li Eği­tim Ba­ka­nı Re­şit Ga­li­p’­e ka­fa tu­tan ve 1944’te dev­le­tin da­yat­tı­ğı res­mi mil­li­yet­çi­li­ğe kar­şı si­vil mil­li­yet­çi­li­ği bay­rak­laş­tı­ran At­sız­lar, Ser­den­geç­ti­ler, Arif Ni­hat­lar; o yıl­lar­da mil­le­te di­ren­me ce­sa­re­ti aşı­la­yan Ne­cip Fa­zıl­lar, sis­tem­le han­gi kav­ga­la­rı yap­tı­lar ise biz de ay­nı kav­ga­la­rı yap­mak üze­re mey­dan­lar­da, so­kak­lar­da, okul­lar­day­dık.

27 Ma­yı­s’­ta rol al­ma­sı­nın ezik­li­ği­ni hep ya­şa­mış ol­ma­mı­za rağ­men Tür­keş, bu maz­lum ve mak­hur mil­let için biz­le­re ce­sa­ret aşı­la­yan şah­si­yet­ler­den bi­ri idi. Di­ğe­ri de Er­ba­kan idi. Üs­lup fark­lı­lı­ğın­dan kay­nak­la­nan fark­lı kul­var ter­ci­hi­mi­ze rağ­men gö­nül bir­lik­te­li­ği­mi­zin önü­ne si­ya­si iliş­ki­le­ri­mi­zi as­la ge­çir­me­di­ği­miz Er­ba­kan. Ve Muh­sin baş­kan. Bir ku­şa­ğın vic­da­nı olan yi­ğit Muh­sin baş­kan.

Nü­ans­la­rı önem­se­me­den bun­la­rın da­va­sı, sev­da­mız ol­du. Bu uğur­da sa­vaş­tık, öl­dük...

1960-1980 ara­sı dö­nem­de ilk to­hum­lar baş gös­ter­di­ğin­de, maz­lu­mi­ye­ti so­pa ola­rak kul­la­nan, çok kö­tü bir üs­lup ça­ğı ge­çir­dik. Hak­lı iken hak­sız du­ru­ma dü­şü­ren üs­lup­lar­dı on­lar. Şim­di bu ka­dar yıl ara­dan son­ra bak­tı­ğı­mız­da, o üs­lu­bun çok iti­ci ol­du­ğu­nu an­lı­yo­ruz. (Ha­la o iti­ci, ka­ba sa­ba us­lu­bu kul­la­nan­la­rı gör­mek, bi­raz acı da ve­ri­yor bi­ze.)   Ça­re­siz­li­ğin ön­ce üre­tip son­ra sı­ğın­dı­ğı bir va­di idi o üs­lup­suz­luk. Ta­bi­i ki kon­trol­süz bir sal­dır­gan­lık ba­rın­dır­dı bu üs­lup. Ya­şa­nan tra­je­di­ği in­sa­ni özel­lik­le­riy­le di­le ge­tir­mek­ten zi­ya­de,  “kör gö­zü­ne par­ma­k” so­pa­sı, top­lum­sal tep­ki­ler­le kar­şı­laş­ma­mı­za yol aç­tı.

Nü­ans­lar­la ve frak­si­yon­lar­la ge­li­şen di­renç ha­re­ke­ti­nin, re­ji­min ken­di­siy­le so­ru­nu yok­tu; on­la­rın (ya­ni biz­le­rin) so­ru­nu, re­jim­le­ri kul­la­nan­lar­lay­dı. Biz­ler re­jim­le­ri, sis­tem­le­ri, yön­tem­le­ri de­ğil, in­san­la­rı kut­sa­yan bir zih­ni­ye­te sa­hip­tik. Biz­ler için ne mo­nar­şi­ler kut­sal­dı, ne cum­hu­ri­yet­ler!... İn­san mut­lu­lu­ğu­nun ya­nın­da re­jim­le­rin adı mı oku­nur­du?

İş­te yıl­lar­ca bu dü­şün­ce­ler­le 

MHP’­de si­ya­set yap­mış­tık ama 1999’da ik­ti­dar olup o bü­yük bi­ri­ki­mi bo­zuk pa­ra gi­bi har­ca­yan par­ti­zan ül­kü­cü­le­rin nob­ran­lık­la­rı­nı gö­rüp il­ke­siz­lik­le­ri­ni fark edin­ce, eleş­ti­ri­le­ri­mi­zin se­si­ni yük­selt­tik ama du­yan ol­ma­dı. O yıl­lar­da, re­ji­mi kul­la­nan­lar­la olan kav­ga­mı­za ses ve­ren bir si­ya­si ha­re­ket baş­la­dı. Ye­ni bir ses, ye­ni bir so­luk ve ye­ni bir üs­lup var­dı bu ha­re­ket­te. Sis­te­mi kul­la­nıp maz­lum­la­rın en­se­sin­de bo­za pi­şi­ren­ler­le kav­ga ede­cek­le­ri ko­nu­sun­da bir gü­ven ver­miş­ler­di. Ni­te­kim 2010 yı­lı­na ka­dar yap­tık­la­rı dü­zen­le­me­ler­le ve en son da 2010 ana­ya­sa re­fe­ran­du­mun­da, hal­kın yük­sek yar­gı ile olan ça­tış­ma­la­rı­nı çö­ze­cek şe­kil­de ana­ya­sa ya­pıl­ma­sı­na ve­si­le ol­du­lar. Biz­ler de tut­tuk bun­la­rı des­tek­le­dik.  Hiç bir men­fa­at bek­le­me­den, mev­ki-ma­kam um­ma­dan, sa­de­ce Al­lah rı­za­sı için des­tek­le­dik. Bun­lar, re­ji­mi ra­yı­na oturt­mak­tan vaz geç­sin­ler, biz de des­te­ği­mi­zi çe­ke­riz. Me­se­le bu ka­dar ba­sit ya­ni. 

Me­se­le par­ti­zan cum­hu­ri­yet mi, mut­lak cum­hu­ri­yet mi? Ben mut­lak Cum­hu­ri­yet­çi­yim; mut­lak cum­hu­ri­ye­ti sa­vun­sun CHP’­yi bi­le sa­vu­nu­rum. Keş­ke baş­tan iti­ba­ren CHP ger­çek ve mut­lak cum­hu­ri­yet di­ye yır­tın­say­dı da, biz­ler de mey­dan­la­ra düş­me­sey­dik Sü­hey­la!...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Namık Açıkgöz Arşivi