D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Yemen de Nereden Çıktı?

Yemen de Nereden Çıktı?

Yemen Türküsü” uzak bir tarihin ve coğrafyanın zihnimizdeki uyarıcı ezgisidir. Bu türkü ile dost olanlar, melalle karışık bir hissiyatla söyleyenler ve dinleyenler asla aldanmadılar. İşte onlar tarih şuurunun hissiyatından fiiliyatına geçmeye müsaittiler. Bir de tarih şuurundan yoksun bir kesim var Türkiye’de. Hani bir zamanlar 1. Ordu kumandanının emekliliği gelmişti de, Yemen’de askerimizin kanınını haybeye akıttığımızı söylemişti ya...

Kışlanın ardında, sıra söğütler;

Zabitler oturmuş, asker öğütler.

Yemen'e gidecek bu koç yiğitler

Ano Yemendir, gülü çemendir!

Giden gelmiyor, acep nedendir?!

Yemen, dünyanın ve bizim gündemimize yeniden girdi. Bunda tuhaf bir durum yok. Dünyanın en stratejik mevkilerinden biri Yemen. Bir tarafı Kızıldeniz, öte yanı Basra Körfezi…Büyük güçlerin daha 1500’lü yıllardan beri çatışma sahası. Osmanlı’yı Yemen’e çeken nedir peki? 1500’lü yıllarda Portekiz’in bölgede tahakküm kurmaya dönük çabaları…

Osmanlılar Yemen’i Memlûklerden devraldılar. Hatta son Memlûk valisi Osmanlı libasları giyerek görevini tamamladı. Ta o zaman Yemen bir Osmanlı ülkesi oldu. Kanunî döneminde Vezîriâzam İbrâhim Paşa ıslahat maksadıyla Mısır’a gittiğinde Selman Reis, Yemen ve Uzakdoğu hakkında bir rapor sundu (1525). Hindistan deniz ticaret yolu önemliydi. Yol güvenliği için Portekizliler’in elindeki kalelerin geri alınması şarttı. Selman Reis’ten sonra Hadım Süleyman Paşa ve Özdemir Bey, Yemen tarihinde önemli isimler. 

Osmanlılar 19. yüzyılda Yemen’le tekrar ilgilenmek zorunda kaldılar.  Mısır Valisi Mehmed Ali Paşa’ya isyan eden “Türkçe Bilmez” adlı bir beyin Cidde’den topladığı askerlerle 1833’te Yemen’in birkaç şehrini ele geçirmesi buna sebep teşkil etti. 1839’da Aden’de bir kömür deposu yapma izni alarak işi girişen İngiltere’nin bölge üzerinde planlarının fark edilmesi Osmanlılar’ı harekete geçirdi. 

1870’lerde Ahmed Muhtar Paşa Yemen’e görevlendirildi, adeta Yemen’i yeniden fethetti. San‘a’da kale, cami yaptırdı, matbaa kurdu ve San‘a-Hudeyde arasında telgraf hattı çektirdi. Muhtar Paşa’nın sağladığı asayiş ve düzen yaklaşık yirmi yıl sürdü. 

Tabii bu arada Yemen isyanları da eksik olmadı. Meşhur Yemen türkülerinden birinin adandığı halk kahramanı Karapapak Mihrali Bey’in kumandasındaki 40. Hamidiye Süvari Alayı Yemen’e gönderildi. 

Mihrali Bey'im indi m’ola Yemen'e,

Çadırını kurdu m’ola Yemen'e,

Kangal kaymakamı Mihrali Bey’i Sultan Hamid’e şikayet eder. Padişah "O benim yularsız aslanımdır. Kimsenin ona baskı ve eziyet etmesine izin vermem" cevabını verir. Sivas valisi Yemen isyanının bahane ederek, Mihrali’yi Yemen’e göndermek ister. "Gitmem" demeyi yiğitliğe yakıştırmayan Mihrali Bey adamlarıyla Yemen’e varır, çöl sıcaklarına dayanamaz hastalanır ve ölür… 

Yemen meselesini çözmek üzere son hamle, 28 Şubat 1911’de Erkân-ı Harbiye Reisi  Ahmed İzzet Paşa’nın, Hamidiye kruvazörüyle Yemen’e gönderilmesidir. Osmanlı vilâyetlerinden toplanan 50.000 kişilik orduyla San‘a kuşatmasını kaldırır ve İmam Yahyâ ile 13 Ekim 1911’de bir antlaşma yaparak isyanlara son verir. I. Dünya Savaşı boyunca Yemen barışı devam etti ve İmam Yahyâ, Yemen’deki Osmanlı ordusunun ihtiyaçlarını karşıladı. Hatta Aden’deki İngiliz üssüne karşı girişilen harekâtı askerleriyle destekledi. Mondros Mütarekesi ile Osmanlı askerlerinin İngilizler’e teslim olması sırasında onlara sahip çıktı. Osmanlılar’ın Yemen’deki bütün ağır silâhları ve cephaneleri gerektiğinde İngilizler’e karşı kullanılmak üzere İmam Yahyâ’ya terk edildi. 

İmam Yahya, İstanbul’un işgali ve halifenin yetkilerinin kısıtlanması üzerine İngilizlere karşı cihad ilan etti. Bununla ilgili haber Milli Mücadale’nin resmi gazetesi olan Hakimiyet-i Milliye’nin 28 Nisan nüshasında yer almıştır. 

Yemen, Lozan Antlaşması sonucunda hukuken Osmanlı toprağı olmaktan çıktı…

İran devrimini ihraca muvaffak olamadı. Şu anda İran inkılabının İran’da dahi bir itibarı yok. Fakat askeri ve siyasi yayılmacılıkta bir hayli mesafe katettiler. Yemen’de İran nüfuzunun sadece komşu Arap ülkelerini değil Türkiye’de de rahatsızlık uyandırması şaşırtıcı değil. 

Yemenle ilgili bir hafıza tazelemesine ihtiyacımız var. 

Kitap Hattı: Şu günlerde Yemen Sızısı isimli bir kitap elimde. İddiasız bir roman. M. Sami Sepici, dedesi yemen gazisi Mehmet Çavuş’un hatıralarından yola çıkarak ve elbette ciddi bir araştırma sürecinden sonra bu belgesel romanı yazmış. Mehmet Çavuş, 1898 yılında asker olarak Yemen’e gönderiliyor. Ciddi yararlıklar gösteriyor, büyük meşakkatler çekiyor, madalya ile ödüllendiriliyor. 1905’de terhis edilen Mehmet Çavuş, 1907’de bu sefer redif (ihtiyat) olarak askere çağrılıyor. Böylece daha önceki hüzünlü dönüşten sonra, Mehmet Çavuş, zaferin de hazzını tadıyor. (Bilge Oguz Yayınları, 0212 527 33 65)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
D.Mehmet Doğan Arşivi