Lütfü Şehsuvaroğlu

Lütfü Şehsuvaroğlu

İstanbul Türkiye’den Koptu...

İstanbul Türkiye’den Koptu...


lutfusehsuvaroglu@gazetevahdet.com

“İSTANBUL 8,2 ŞİDDETİNDEKİ DEPREMLE YIKILDI” (3)

İSTANBUL: AVRUPA KÜLTÜR BAŞKENTİ

Bu­gün üçün­cü gün.. Dep­re­min şo­ku­nu an­la­ta­ma­dık. De­vam edi­yo­ruz.

İs­tan­bul dep­re­mi­nin şo­ku her­ke­si uzun yıl­lar ken­di­ne ge­ti­re­me­di.

23 Ey­lül gü­nü tıp­kı 11 Ey­lül­de İkiz Ku­le­le­rin yı­kıl­ma­sı sı­ra­sın­da ol­du­ğu gi­bi ön­ce sâ­de­ce afe­tin vur­du­ğu mın­tı­ka­lar can kor­ku­su­nun son rad­de­ye var­dı­ğı bir trav­ma ge­çir­di­ler; son­ra kor­ku, te­lâş, me­rak ka­rı­şı­mı bir rû­hi­yat içe­ri­sin­de et­ra­fı­na, ya­kın­la­rı­na bak­ma­ya, teh­li­ke­nin, za­râ­rın bo­yut­la­rı­nı ölç­me­ye, ne olup bit­ti­ği­ni an­la­ma­ya bak­tı­lar. Böl­ge dı­şın­da­ki in­san­lar­sa te­le­viz­yon ek­ran­la­rın­dan bü­tün bu olan­lar sa­nal bir kur­guy­muş, her şey bir gö­rün­tü­den ibâ­ret­miş gi­bi sey­ret­ti­ler. Se­yir gi­de­rek se­yir­ci­de, mın­tı­ka­da mü­câ­de­le ve­ren­ler­de­kin­den bel­ki de çok da­ha de­rin kor­ku, te­lâş ve ki­mi ka­bul­le­re ku­cak aç­tı.

Ulus­lar ara­sı yar­dım he­yet­le­ri da­ha pro­fes­yo­nel bir ha­zır­lı­ğın için­de ol­duk­la­rın­dan âfet böl­ge­sin­de bü­tün ümit­le­rin, sı­ğı­na­cak dal­la­rın yok ol­du­ğu bir za­man­da âfet­ze­de­le­rin saç­la­rı­nı ok­şa­ya­cak, gö­nül­le­ri­ni ka­za­na­cak hâ­mî idi­ler. Kor­ku ve te­lâş için­de­ki in­san­lar sı­ğın­dık­la­rı bu li­man­la­rı in­sa­nüs­tü­lük­le ta­nım­la­ya­rak hiç­bi­ri­si­ne toz kon­dur­mu­yor, âde­ta kur­ta­rı­cı me­lek­le­ri ola­rak ilâ­hî mis­yon­la­rı­na hür­met bes­li­yor­lar­dı. El­bet­te ki on­la­rın da bü­tün di­lek­le­ri ve söy­le­dik­le­ri ilâ­hî bir me­saj­dı ve har­fi­yen uyul­ma­yı icâp et­ti­ri­yor­du. 

Tür­ki­ye de­rin bir sar­sın­tı­day­dı. Ar­tık İs­tan­bul, sırf Türk­le­re bı­ra­kı­la­ma­ya­cak ka­dar yö­ne­tim­de dik­kat ge­rek­ti­ren bir şe­hir­di. Ulus­lar ara­sı kon­sor­si­yum yar­dı­ma ha­zır­dı. 

Bu yüz­den AB’­nin İs­tan­bul ve Tür­ki­ye üze­ri­ne ye­ni pla­nı­nın yü­rür­lü­ğe gir­me­si çok zor ol­ma­mış­tı. 

Her­kes şok­tay­dı. Bü­tün mil­let kan ağ­lı­yor­du. İlk şo­ku at­lat­tık­tan son­ra âfet böl­ge­si­ne yar­dım için Ana­do­lu­’dan da yüz­ler­ce ekip yo­la çık­mış­tı. Her tür­lü çö­zül­me­ye rağ­men Türk­ler sos­yal yar­dım ko­nu­sun­da do­ğa­sın­dan, tâ­ri­hî bi­ri­ki­min­den, âi­le ge­le­nek­le­rin­den ge­len iş­ti­yâk­la kı­sa za­man­da ör­güt­len­me­yi ba­şa­ra­bil­di­ler. Fa­kat ay­nı za­man­da İs­tan­bu­l’­u bu can­hı­raş te­lâ­şın­da soy­ma­ya kal­kı­şan şe­hir va­roş­la­rın­dan ve uzak şe­hir­ler­den ge­len ölü soy­gun­cu­la­rı, leş kar­ga­la­rı da yok de­ğil­di. Sâ­de­ce on­lar mı? Or­ta­do­ğu­’dan, Bal­kan­la­r’­dan, Af­ri­ka­’dan da bin­ler­ce leş kar­ga­sı ge­li­yor­du. 

NMPI­’dan Bir­leş­miş Mil­let­le­r’­e, AB ko­mis­yon­la­rın­dan ABD or­du­su­na ka­dar ya­kın il­gi­li­ler bu üşüş­me­ye he­men ted­bir al­mak­ta ge­cik­me­di­ler. Bu te­rör­den kur­tul­mak, yar­dım kis­ve­si al­tın­da­ki soy­gun or­ga­ni­zas­yo­nu­na dur de­mek ge­re­ki­yor­du. 

İs­tan­bu­l’­a gi­riş çı­kış­lar kon­trol al­tı­na alın­mış, öte­den be­ri bek­le­nen, ar­zu­la­nan ka­rar ha­yâ­ta ko­nul­muş­tu. Ar­tık İs­tan­bu­l’­a gi­riş­te vi­ze uy­gu­la­ma­sı baş­la­tıl­mış­tı.

Gi­de­rek Ana­do­lu­’dan bü­tün gi­riş­ler kon­trol al­tı­na alı­na­rak şeh­re es­ki dö­nem­de­ki gi­bi sı­nır­sız göç dur­du­rul­muş­tu. Dep­rem­den son­ra­ki ya­pı­lan­ma­da bu uy­gu­la­ma çok önem­liy­di ve ar­tık ne­re­dey­se hiç­bir Tür­k’­ün ge­çi­şi­ne izin ve­ril­mez ol­muş­tu. 

İha­le be­zir­gân­la­rı

Ba­yın­dır­lık Ba­kan­lı­ğı­nın ko­ri­dor­la­rın­da New Ma­na­ge­ment Plan for Is­tan­bul tar­tı­şı­lır­ken, Ana­do­lu Türk­men Dev­le­ti­nin bü­rok­rat­la­rı Plan­cı­la­ra da­nış­man ola­bil­mek için bir­bir­le­riy­le ya­rı­şı­yor­lar­dı. 

Ba­zı yaş­lı bü­rok­rat­lar, öy­le ki bu gö­ze gir­me ya­rı­şın­da genç mes­lek­taş­la­rı­nı ge­ri­de bı­ra­kı­yor­lar, za­ma­nın­da na­sıl ye­rin­den yö­ne­tim il­ke­si için sa­va­şım ver­dik­le­ri­ni an­la­tı­yor­lar­dı, ço­ğu Ame­ri­ka­lı plan­cı­la­ra... Dep­rem ko­nut­la­rı­nın An­ka­ra­’da­ki ba­kan­lık­ta plan­lan­ma­sı­na na­sıl da kar­şı çık­mış­lar­dı. Dep­rem il­le­ri­ne akan pa­ra­lar, ye­rin­de çok da­ha sağ­lık­lı bi­çim­de ye­ni­den ya­pı­lan­ma­yı sağ­la­ya­bi­le­cek­ken, An­ka­ra­’da ko­ta­rı­lan ihâ­le­ler ve pro­je­ler­le bü­tün dep­rem böl­ge­le­ri­ne ya­pı­lan ya­tı­rım­lar hem pa­ha­lı­ya mal ol­muş, hem de ge­cik­me­ye se­bep ol­muş­tu. Şim­di ar­tık son dep­rem­den son­ra bu­na izin ve­ril­me­ye­ce­ği âşi­kâr­dı. 

El­bet­te üç gün­dür yaz­dı­ğım kur­gu.

Kö­tüm­ser du­rum ana­li­zi­…

As­lın­da bu­nu 2024 ro­ma­nım­da ay­rın­tı­la­rıy­la an­lat­tım.

Da­ha ne­ler ol­du ne­le­r….

İs­tan­bul Tür­ki­ye­’den ay­rıl­dı, AB üye­si ol­du.

Bir ser­best böl­ge­…

Za­ten biz de­mi­yor muy­duk: İs­tan­bul Av­ru­pa­’nın KÜL­TÜR BAŞ­KEN­Tİ­…

E ar­tık ne de­mek­se­…

Ken­di­miz is­te­dik.

De­mi­yor muy­du Na­mık Ke­mal: “Biz is­te­me­sek, zil­le­te hiç dü­şer miy­di­k” di­ye?…

Bu ka­dar çar­pık kent­leş­me ve bu ka­dar bi­na ve zi­na­…

Ola­ca­ğı ne siz­ce?

Yok­sa fin­can­cı ka­tır­la­rı­nı­zı mı ür­küt­tüm bey­ler?

AMAN AL­LA­HIM!

Ne kö­tü bir rü­ya di­ye is­yan et­ti­ği­ni­zi du­yu­yo­rum.

Fa­kat dep­rem uz­man­la­rı hay­kır­mı­yor­lar mı? Enin­de so­nun­da fay­lar­da ener­ji bi­rik­ti­ği­ni ve bir dep­re­min ka­çı­nıl­maz ol­du­ğu­nu­…

Ni­çin o za­man so­rum­suz­ca hâ­lâ de­va­sa bi­na­lar dik­me­ye, kent­sel dö­nü­şüm ya­lan­la­rı­nın ar­dı­na sak­la­na­rak ran­ti­ye mey­da­na ge­tir­me­ye ve had­di aş­ma­ya de­vam edi­yo­ruz?

Al­lah had­di aşan­la­rı sev­me­z…

Bu­nu bil­mi­yor mu­su­nuz?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Lütfü Şehsuvaroğlu Arşivi