Ahmet Türk

Ahmet Türk

Nevin Yıldırım Vakası!

Nevin Yıldırım Vakası!

Hatırlayanlarınız vardır; Isparta Yalvaç'ta, kendisine zaman zaman silah zoruyla tecavüz eden ve ayrılmak istediğinde uygunsuz fotoğraflarını yayacağı tehdidinde bulunan N.G’yi av tüfeğiyle vuran bir Nevin Yıldırım vakası vardı… Hani maktulün başını kesip köy meydanına atarak “Arkamdan konuşmayın. Namusumla oynamayın. İşte namusumla oynayanın kellesi" demişti… İşte bu olaydan sonra yargılanan Nevin Yıldırım, Türk Ceza Kanunu'nun en ağır cezalardan biri olan müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı… 

Şu sıralar bu vaka tekrar gündemde… Feministlerin ağırlıkta olduğu bazı kadın hakları örgütleri; tehdit, baskı ve şiddetle sürekli tecavüz yaşayan ve bunun sonucunda hamile kalan Nevin Yıldırım’ın tecavüzden kurtulmak ve kendini korumak için N.G’yi öldürmek zorunda kaldığını, açıkça meşru müdafaada bulunduğunu ve bu yüzden ceza almaması gerektiğini iddia ederek “Nevin Yıldırım’a Özgürlük” kampanyası başlattılar. Bu vakanın meşru müdafaa kapsamında ele alınmadığını, kadınları katleden “pişman” erkekler için mutlaka uygulanan ceza indirimlerinin Nevin Yıldırım'a uygulanmadığını ileri süren bu kadın örgütleri, adli süreç sonunda verilen hükmü ağır bir adaletsizlik olarak niteleyip Nevin Yıldırım’ın serbest bırakılması gerektiğini iddia etmektedirler…

Nevin Yıldırım hakkında verilen kararı destekleyenler ise Nevin’in öldürdüğü erkek ile aralarında gayri meşru bir ilişki olduğunun bu nedenle tecavüze uğradığı iddiasının geçersiz olduğunu söyleyip “gayri meşru ilişkileri ortaya çıkacak diye tasarlayarak öldürmüş” tezini ileri sürmektedirler... 

Hukuki ve teknik detaylara vakıf değilim... “Bu konuyu falan filan kesim ele almış, o zaman beni ilgilendirmez” gibi bir önyargımda yok... Lakin bu hadise ve sonraki hukuki süreç ciddi bir sorunun altını bir kez daha kalın çizgilerle çiziyor: Genelde “namus davaları” özelde “tecavüz davaları” ile alakalı kanun ve kolluk uygulamaları kamuoyu vicdanını tatmin etmiyor. Adalet algısını “tam” oluşturmuyor! 

Nevin Yıldırım olayıyla alakalı “tecavüzcüsünü öldürmeseydi büyük ihtimalle kısa bir süre sonra tecavüzcüsü salınıverirdi. Ama kendini savunduğu için müebbet yedi” gibi savlarda haklılık payı yok değil… Hatta biliyorsunuz mahkeme salonuna kravatla ve ceketle gelip nedamet profili çizen tecavüzcülerin “iyi hâl”den indirim aldığı, hatta kriterlerinin neye göre belirlendiği meçhul haksız ‘tahrik indirim’lerinin uygulandığı şaka gibi mahkeme kararları var… Sistematik olarak hayatları boyunca şiddete maruz kalan sayısız şikâyetleri, doktor raporları, tanıkları hiçe sayılarak tahrik indirimi uygulanmamış kadın suçlu dosyaları sürekli gündemdeyse ortada ciddi bir sorun var demektir. Erkek kadını öldürdüğünde “cilveli baktı” veya “mini etek giydi” denilerek haksız tahrik indirimi yapılan birçok dava dosyası var. İnsanların cinsiyetçi algının bu davalardaki tezahürünü görmeleri için illa bu süreçleri yaşaması gerekmiyor. İstatistikler ortada… 

Hülasa,

Tamam, ideal olanı Nevin Yıldırım’ın N.G’ye suçu sabit olmadan cezayı kendisi vermesinin desteklenmemesidir... Fakat ideal hukuk normlarının uygulandığı ve hakkaniyet duygusunun zirve olduğu bir ülkede de yaşamıyoruz! Bakınız, Barolar Birliği ve üniversite işbirliği ile yapılan bir kamuoyu araştırmasına göre, toplumun ceza adaletine olan güveni yüzde 13’ler oranına inmiştir! Bu vahim netice aynı zamanda “mülkün temelsiz kalması” demek anlamına da gelmez mi?

Suç oranının son 15 yılda yüzde 400, cezaevlerindeki doluluk oranının ise yüzde 234 arttığı Türkiye’nin “cinsel” ve “nefret suçları” sabıkası hayli kabarık durumda!  Bu kabarık dosya sadece kurbanlarını değil, toplumdaki başka bireyleri ve toplulukları da yıkabilecek etkilere ulaşmış durumda. En başta toplum içindeki güven ve huzur ortamını ortadan kaldırmaktadır. Bilhassa Özgecan Aslan’ın katledilmesi ile birlikte kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz ve kadın katliamları tartışılırken, kadın örgütlerinin ‘Bu adaletsizlikte kadının kendi adaleti sağlama çabasını anlamak gerek’ vurgusunu herhangi bir ideolojik taassuba tutulmadan ciddi bir şekilde analiz etmek gerekiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Ahmet Türk Arşivi