Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Mesele Ermeniler Değil, Anlamadınız mı?

Mesele Ermeniler Değil, Anlamadınız mı?

Hi­ka­ye bu ya­… Ada­mın bi­ri, güç­lü kuv­vet­li bir düş­ma­nı­na za­rar ver­mek is­ter ama ken­di sıs­ka ol­du­ğun­dan bu­nu be­ce­re­mez.  Bir gün, güç­lü kuv­vet­li bi­ri, bun­dan iş is­te­me­ye ge­lir. O da, “Bi­raz­dan bu­ra­dan en­se­si har­man ye­ri gi­bi bi­ri ge­çe­cek. Onun en­se­si­ne bir şap­lak in­dir, 5 ak­çe ve­re­yim.” der. 

Az son­ra o adam so­kak­tan ge­çer. 5 ak­çe pe­şin­de olan adam  en­se­si har­man ye­ri gi­bi açık ola­nın en­se­si­ne kal­la­vi to­kat ya­pış­tı­rır. To­ka­dı yi­yen ki­şi dö­nüp “Ne olu­yor? Ne vu­ru­yor­sun?...” der. Adam; “Se­ni bir ar­ka­da­şı­ma ben­zet­tim. Ku­su­ra bak­ma.’der.

Har­man ye­ri en­se­li adam, za­val­lı­ya kı­za­maz; yo­lu­na de­vam eder. 

Bir­kaç gün son­ra ay­nı so­kak; ay­nı şap­lak; ay­nı za­val­lı ve ay­nı ba­ha­ne. Bu du­rum bir­kaç za­man de­vam et­tik­ten son­ra, şap­lak atan adam, “Val­la sen­de bu en­se, ağam­da da bu pa­ra ol­duk­ça, sen bu en­se­ye da­ha çoo­ok şap­lak yer­sin.” der.

19. yüz­yıl­dan be­ri de Os­man­lı­’nın du­ru­mu ile en­se­ye şap­lak yi­yen ada­mın du­ru­mu ay­nı. 

1923’te­ki Lo­zan ile ge­li­nen çiz­gi, baş­ta İn­gil­te­re ol­mak üze­re, hiç­bir Ba­tı ül­ke­si­ni tat­min et­me­miş­tir. 

Şa­yet Av­ru­pa­’da 2. Dün­ya Sa­va­şı ya­şan­ma­say­dı, İn­gil­te­re, “Yurt­ta sulh, ci­han­da sul­h” din­le­mez,  Os­man­lı top­rak­la­rı üze­rin­de­ki eme­li­ni ge­ne bir sa­vaş­la ger­çek­leş­tir­me yo­lu­na gi­der­di.   Av­ru­pa­’da Hit­le­r’­in or­ta­ya çık­ma­sı, içi­ne Or­ta­do­ğu­’yu alan bir 2. Dün­ya Sa­va­şı pat­la­ma­sı­nı en­gel­le­miş ve İn­gil­te­re­’nin bu eme­li­nin ger­çek­leş­me­si için te­şeb­büs­te bu­lun­ma­sı­nı  ge­cik­tir­miş­tir. Dün­ya­nın ya­şa­dı­ğı 2 sa­vaş acı­sın­dan son­ra, Ba­tı­lı em­per­ya­list­ler, cep­he sa­vaş­la­rı ye­ri­ne, sa­tın al­dık­la­rı grup­lar va­sı­ta­sıy­la, he­def dev­le­ti yıp­rat­ma yo­lu­nu ter­cih et­miş­ler­dir.

1970’le­re ka­dar bu ül­ke­de, bü­tün kış­kırt­ma­la­ra rağ­men, top­lum­sal ge­ri­lim ya­ra­tı­la­ma­mış ve sos­yal ya­pı zaa­fa uğ­ra­tı­la­ma­mış­tır. Bu es­na­da sah­ne­ye ASA­LA te­rör ör­gü­tü sü­rül­müş ve dün­ya­nın dört bir ya­nın­da Türk dip­lo­mat­la­rı şe­hid edi­le­rek Er­me­ni me­se­le­si hort­la­tıl­ma­ya ça­lı­şıl­mış­tır.

1980 or­ta­la­rın­da ASA­LA te­rö­rü bi­tin­ce, 1975’ten be­ri ha­zır­la­nan PKK te­rö­rü hort­la­tıl­mış ve Tür­ki­ye 30 yı­lı­nı  bu so­run­la har­ca­mış­tır. 

1992-93’ler­de bir ara PKK yok ol­ma­ya yüz tut­tu­ğun­da, bu de­fa Ale­vi-Sün­ni me­se­le­si hort­la­tıl­ma­ya ça­lı­şıl­mış­tır. O dev­rin  Kül­tür Ba­ka­nı bi­le, ce­ha­le­ti­nin gös­ter­ge­si ola­rak Ale­vi kit­le­yi kış­kır­tı­cı de­meç­ler ver­miş­tir. 

Ha­sı­lı, Türk­le­ri, Os­man­lı mi­ra­sı top­rak­lar­dan sü­rüp çı­kar­ma­dık­ça, İn­gil­te­re ve hem-pa­la­rı ra­hat et­me­ye­cek­ler­dir. 

Ön­ce Er­me­ni­lik me­se­le­siy­le gün­de­mi ka­na bu­la­dı­lar. Ar­ka­sın­dan Kürt­lük me­se­le­si gel­di. Bu bi­ter­se Ale­vi-Sün­ni ajan­da­sı tek­rar ha­zır­da bek­le­ti­li­yor. Bu ko­nu da çö­zü­me ka­vuş­tu­rul­du­ğun­da, ajan­da­nın öte­ki say­fa­la­rı açı­la­cak. 

Bu ül­ke hem stra­te­jik ola­rak hem de ik­lim­sel ola­rak bu 

ka­dar de­ğer­li olur­sa, düş­ma­nı çok olur. Tıp­kı fık­ra­da­ki gi­bi, biz­de bu en­se, Ba­tı­lı­lar­da da bu pa­ra ol­du­ğu sü­re­ce, en­se­mi­ze da­ha çoo­ok şap­lak ye­riz. 

Lo­za­n’­da is­te­di­ği şap­la­ğı vu­rup, is­te­di­ği top­rak­lar üze­rin­de ege­men ola­ma­yan Ba­tı (İn­gil­te­re, Al­man­ya, Fran­sa), bu de­fa yan­la­rı­na Ame­ri­ka­’yı da ala­rak en­se­ye şap­lak vur­ma­ya gel­di. 

1923’te, “Gü­cü­müz an­cak bu­ra­ya ka­dar­dı. Lo­za­n’­ı ka­bul et­mek mec­bu­ri­ye­tin­de­yi­z” di­yen­ler, ken­di­le­rin­den son­ra­ki ku­şak­la­rı hiç dü­şün­me­di­ler; Ba­tı­’nın ajan­da­sı­nın ta­ma­mı­nı oku­ya­ma­dı­lar ve o gün bu gün­dür, Tür­ki­ye­’nin ba­şı bu tür dert­ler­den kur­tul­mu­yor. Bir şu­ur in­kı­la­bı ya­şan­maz­sa, en az 100 yıl da­ha de­vam eder bu tes­li­mi­yet­çi zih­ni­yet. Bu yüz­den 90 yıl­lık Lo­zan nin­ni­si­ni, za­fer tür­kü­le­ri­ne çe­vir­me­miz şart­tır.  Yok­sa en­se­miz­den to­kat ek­sil­mez.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Namık Açıkgöz Arşivi