Faruk Köse

Faruk Köse

AK Parti’nin “Yeni Anayasa”ya dair vaatleri-2

AK Parti’nin “Yeni Anayasa”ya dair vaatleri-2

Dünden devamla bugün, AK Parti’nin seçim beyannamesinde yeni anayasaya dair “neler  yapacağız?” başlığı altında vaadedilenlere değineceğim.

Yeni anayasanın “toplum sözleşmesi” niteliğini haiz olacağı vaadedilerek“Türkiye yeni bir toplum sözleşmesinin eşiğindedir” deniliyor. Ben bunu, yeni anayasanın “toplumun inanç, kimlik ve kişilik değerleri”ne uygun olarak yapılacağı şeklinde okumak istiyorum. Gerçekten öyle mi, bunun da cevabını istiyorum. Eğer öyle değilse toplum sözleşmesi değil, “mülayim bir metin dayatması” olacak demektir.

Beni umutlandıran, “bölgesel ve küresel ölçekte çok dinamik bir süreçten geçmekteyiz” denildikten sonraki “küresel değişimin mahkûmu olmayacağız”kararlılığı. Eğer gerçekten beyannamede yazıldığı gibi “tarihin öznesi olarak kalacak” ve “değişimin içinde olarak değişime yön verecek”sek, olumlu bir sonuç beklenebilir. Ancak buna inandıracak müşahhas veriler lazım. Mesela “hukuk, yargı ve anayasal düzenimizi halkımızın beklentileri ve içinden geçtiğimiz değişim süreçlerine bağlı olarak geliştireceğiz” ifadesinin ne anlama geldiğinin ve nasıl realize edileceğinin, soyut bir vaat olmaktan çıkarılıp, somut olarak “kesin bir proje”ye dönüştürülmesi lazım.

Yeni anayasa için “bireyin ve toplumun geleceğe dair beklentilerini karşılamak üzere tasarlanacak” vaadinin anlamlı olabilmesi, Anayasanın,“toplumun İslami kimliği”ne vurgu yapması ve “sistem/rejim”i buna göre tasarlamasıyla mümkün.

Özellikle de yeni anayasaya dair olumlu vaatlerin, bana pek masum gelmeyen tanımsız bir “demokratikleşme” vurgusunun gölgesinden çıkarılmasını istiyorum. Mesela “siyasi ve toplumsal sorunlar”ın çözümü için gösterilen “daha fazla demokratikleşme”nin nasıl bir içeriği ve niteliği haiz olduğunun açıkça belirtilmesi gerektiğini düşünüyorum.

En önemli vaatlerden biri, yeni anayasanın “özgürlük, eşitlik ve adalet”üzerine inşa edileceği ve “insan onuru”nun “temel ahlaki referans” olarak alınacağı. Gerçekten de eğer “özgürlük, eşitlik, adalet ve insan onuruna dayalı bir anayasa”, bu kavramların “özü ve esası korunmak” suretiyle yapılırsa önemli bir değişim/dönüşüm gerçekleştirilmiş olur. Bunun seçim çalışmalarında ayrıntılı ve somut olarak “bağlayıcı vaatler”le işlenmesi yerinde olacaktır.

Dünkü yazıda işaret ettiğim “milletin devlete aidiyeti” vurgusuyla çelişen bir vaat var ki, bu tenakuz acilen giderilmeli. “Yeni anayasa, vatandaş ve toplum odaklı olacak” deniyor. Eğer böyle olacaksa, “milletin devlete aidiyeti” değil, “devletin millete aidiyeti” esas olacak demektir ve bu son derece önemli ve güzel bir aşamadır. Lâkin “milletin devlete aidiyeti” güçlü bir şekilde vurgulanıyor. Bu tenakuz seçim çalışmaları esnasında giderilmelidir.

Bir diğer önemli husus, “milleti hakim ve seçilmişleri hâdim kılma”vurgusu. Eğer bunun içeriği iyi anlatılabilirse ve realize edileceğine toplum ikna edilebilirse, başarıyı getirecektir. AK Parti, “milletimizin omuzlarımıza yüklediği emanetin karşılığını, milletimize hizmetle ödemek temel ilkemizdir” vaadini güçlü verilerle destekleyen ikna edici söylemi geliştirmelidir.

Beyannamede vurgulanan “katılımcı demokrasinin ön şartı olarak gördüğümüz temsili demokrasinin kurumsallaşmasına ....devam edeceğiz”ifadesine de ikna edici bir açıklık getirilmelidir. Zira “temsili demokrasi”denilen şeyin, “seçmenin önüne, birilerinin seçtiği adaylar arasından tercih yapmaktan başka bir anlama gelmediği” yaşanan pratikle bilinen bir gerçek. Bu durumda, “vatandaş, belirlenen adayların dışında adayları da seçebilecek mi, kendisini kimlerin yöneteceğinin yanında nasıl ve neye göre yönetileceğini de belirleyebilecek mi?” sualleri cevap bulmalı. Eğer böyle bir sistem getirilmeyecekse, “temsili demokrasi”nin nasıl bir “aldatmaca mekanizması”na dönüştüğünü zaten biliyoruz. Bu kapsamda, “toplumsal eğilimlerin demokratik süreçlerle siyasete yansımasını garanti altına alacağız” ve “sivil toplum kuruluşlarının yönetime daha aktif katılımını sağlayacağız” vaatleri çok önemli. Bu damardan girilip meselenin daha vurgulu biçimde ön plâna çekilmesi yerinde olacaktır.

Bu arada sakıncalı olabilecek hususlardan birine işaret etmek istiyorum.“Herhangi bir dini kimliğe referans yapmayan bir vatandaşlık tanımı”nın esas alınacağı belirtiliyor. Bu, “Laiklikte kararlılık” mesajıdır ve mesaj tashih edilmelidir.

Daha pek çok şey söylemek mümkün; ancak bu kadar kâfi. Şimdi, AK Parti’nin vaatleri arasında eksik gördüğüm hususlardan birkaçını dikkatinize sunmak istiyorum.

1- “Devlet”in tarifi, konumu, görev ve fonksiyonları, “toplum”la ilişkileri ve hiyerarşisi açık ve net sınırlarla belirlenmeli.

2- Toplumun ve bireyin devlet organizması ve bürokrasisi karşısındaki yeri ve önemi tanımlanmalı.

3- Devlet ile toplum ve devlet ile birey münasebetlerinin niteliği ve niceliği açıklanmalı.

4- “Hukuk”un ve “hukuk devleti”nin nitelikleri, “adli sistem”in esasları somut ifadelerle tanımlanmalı.

5- Kişi hak ve özgürlüklerinin neler olduğu ve asgari hangi nitelikleri taşıdığı, bunların asla dokunulamayacak özü ve sınırları belirlenmeli.

6- Devletin idari, siyasi, hukuki, sosyal ve iktisadi sisteminin toplumun inanç, kimlik ve kişilik değerlerine dayanması gerektiği vurgulanmalı.

“Devlet”in düzeltilmesi için anayasa da düzeltilmeli, fakat sadece anayasayı düzelterek devleti düzeltemezsiniz. “Anayasanın karakterinin/dayanağının” ne olacağı ve “devlet-toplum münasebetleri”nde kimin âmir olduğu daha önemli ve önceliklidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Faruk Köse Arşivi