Cemal Nar

Cemal Nar

Oruç Çeşitlerinden İstifade

Oruç Çeşitlerinden İstifade

Önceki yazımızda demiştik ki: “oruç; sadece ramazanda tuttuğumuz farz oruçlar değildir. Daha başka vâcip, nâfile ve mek­ruh oruçlar da vardır. Farz Orucu yazmıştık, “Ra­ma­zan oru­cu, ka­za­ya ka­lan ra­ma­zan oru­cu ile bazı suçlardan bir ceza olarak tutulan kef­fa­ret oruç­larıdır.”   

Şimdi gelelim diğer oruçlarımıza.

Va­cib Oruç, adak oruç­la­rıdır.  Bir de başlanmışken bir sebeple bozulannafile oruçların kazası da vacip olur.

Na­fi­le Oruç ise sün­net, müs­te­hap, men­dup ve­ya ta­tav­vu adı­nı alır­lar. Na­fi­le oruç­lar şu gün­ler­de tu­tu­lur :

1- Gün aşı­rı tut­mak: Na­fi­le oruç­la­rın en fa­zi­let­li­si gün aşı­rı oruç tut­mak­tır. Rasülûllah (s.a.s.) şöy­le bu­yur­muş­tur : “En fa­zi­let­li oruç Dâvud (a.s) ın tut­tu­ğu oruç­tu. Dâvud (a.s.) bir gün oruç tu­tar, bir gün tut­maz­dı.” Ab­dul­lah b. Ömer (r. an­hü­ma); “Ben da­ha faz­la­sı­nı tu­ta­bi­li­rim” de­yin­ce, Hz. Pey­gam­ber “Bun­dan üs­tü­nü yok­tur” bu­yur­muş­tur.

2- Her ay­dan üç gün oruç tut­mak: Her ayın on üçün­cü, on dör­dün­cü ve on be­şin­ci gü­nü oruç tut­mak müs­te­hap­tır. Bu gün­le­re, “ eyyâmı bıyz ” de­nir. Ebû Zer ( r.a )'ten ri­va­yet edil­di­ği­ne gö­re, Rasülûllah ( s.a.s. ) şöy­le bu­yur­muş­tur: “Her ay­da üç gün oruç tut­tu­ğun za­man, 13, 14 ve 15 nci gün­ler­de tut.”  Hz. Ai­şe ( r. anhâ ), Hz. Pey­gam­ber   (s.a.s.)'in her ay­dan üç gün oruç tut­tu­ğu­nu bil­dir­miş­tir.

3- Her haf­ta pa­zar­te­si ve per­şem­be gün­le­ri oruç tut­mak: Usâme b. Zeyd ( r.a. )'ten ri­va­yet edil­di­ği­ne gö­re; Hz. Pey­gam­ber ( s.a.s. ) pa­zar­te­si ve per­şem­be gün­le­ri oruç tu­tar­dı. Ken­di­si­ne bu gün­le­ri ter­cih et­me­si­nin se­be­bi so­ru­lun­ca : “İn­san­la­rın âmelleri Al­lah Teâlâ'ya pa­zar­te­si ve per­şem­be gün­le­ri arz olu­nur” bu­yur­du.  Baş­ka bir ri­va­yet­te; “Ben oruç­lu iken ame­li­min yü­ce Rab­bi­me arz olun­ma­sı­nı se­ve­rim.” ila­ve­si var­dır.

4- Ay­rı ay­rı gün­ler­de de ol­sa şev­val ayın­da al­tı gün oruç tut­mak: Fa­kat bun­la­rın bay­ra­mın he­men ar­ka­sın­dan peş­pe­şe tu­tul­ma­sı da­ha fa­zi­let­li­dir. Ka­za, adak, v.b bir oruç da bu gün­ler­de tu­tul­sa ay­nı se­vap el­de edi­lir. Ebû Eyyûb' un nak­let­ti­ği bir ha­dis­te şöy­le bu­yu­ru­lur: “Her kim Ra­ma­zan'ı oruç­la ge­çi­rir de son­ra bu­na şev­val ayın­dan al­tı gün ila­ve eder­se, bü­tün yı­lı oruç­lu ge­çir­miş gi­bi olur.” 

Bi­re on kat ecir he­sa­bıy­la Ra­ma­zan oru­cu­nun on aya, al­tı gün şev­val oru­cu­nun da 60 gü­ne kar­şı­lık ol­du­ğu, böy­le­ce bü­tün yı­lın oruç­lu ge­çi­ril­miş sa­yı­la­ca­ğı ri­va­yet edil­miş­tir. Çün­kü Kur'an-ı Ke­rim'de; “Kim iyi bir amel iş­ler­se, ona bu­nun on ka­tı ecir var­dır.” bu­yu­ru­lur  

5- Are­fe gü­nün­de oruç tut­mak: Hac' da ol­ma­yan­la­rın Zil­hic­ce­nin do­ku­zun­cu gü­nü­nü oruç­la ge­çir­me­si müs­te­hap­tır. Rasülûllah ( s.a.s. ) şöy­le bu­yur­muş­tur; “Are­fe gü­nü tu­tu­lan oru­cun bun­dan ön­ce ve son­ra bi­rer yıl­lık gü­nah­la­rı ör­te­ce­ği Al­lah'tan umu­lur.” 

6- Zil­hic­ce ayı­nın ilk se­kiz gü­nün­de oruç tut­mak: Çün­kü Hz. Haf­sa (r. anhâ ) şöy­le de­miş­tir. “ ( Hz. Pey­gam­ber ( s.a.s. ) dört şe­yi hiç terk et­me­miş­tir: Aşûre oru­cu, Zil­hic­ce­nin ilk on gü­nü, her ay­dan üç gün, sa­bah na­ma­zın­dan ön­ce iki re­kat na­maz. ”

Ha­cı­lar için za­yıf dü­şü­re­ce­ği tak­tir­de “ter­vi­ye ” ve “ are­fe ” gün­le­rin­de oruç tutmak mek­ruh­tur. Çün­kü bu du­rum hac ibâdetini ye­ri­ne ge­tir­me­de zor­luk do­ğu­ra­bi­lir.

7- Mu­har­rem ayı­nın do­ku­zun­cu, onun­cu (aşûre ) ve on bi­rin­ci gün­le­ri oruç tut­mak müs­te­hap ve­ya sün­net­tir.

8- Ha­ram ay­lar­da oruç tut­mak: Eş­hü­ru'l- Hu­rum de­ni­len Zil­ka­de, Zil­hic­ce, Mu­har­rem ve Re­cep ay­la­rı­nın per­şem­be cu­ma ve cu­mar­te­si gün­le­ri oruç tut­mak menduptur.

9- Şa­ban ayın­da oruç tut­mak: Hz. Ai­şe ( r. anhâ ) şöy­le de­miş­tir; “ Hz. Pey­gam­ber ( s.a.s. ) şa­ban ayın­dan çok hiç bir ay­da oruç tut­maz­dı, o şa­ban ayı­nın ta­ma­mı­nı oruç­la ge­çi­rir­di.  

Mek­ruh oruç­lar ise iki kı­sım­dır. Tahrîmen mek­ruh ve Tenzîhen mek­ruh.

1- Tahrîmen mek­ruh oruç­lar: Ra­ma­zan bay­ra­mı­nın bi­rin­ci gü­nün­de, kur­ban bay­ra­mı­nın dört gü­nün­de tu­tu­la­cak oruç­lar tahrîmen mek­ruh­tur. Çün­kü bu gün­ler Cenâb-ı Hakk'ın ziyâfet, ye­me, iç­me ve se­vinç gün­le­ri­dir. An­cak bu gün­ler­de oruç tu­tan bir kim­se günahkâr ol­mak­la bir­lik­te oru­cu ge­çer­li­dir. Sa­de­ce böy­le bir oruç bo­zu­lur­sa ka­za ge­rek­mez. Çün­kü câiz ol­ma­yan bir şey üst­le­nil­miş­tir. Baş­ka bir gö­rü­şe gö­re ka­za­sı ge­re­kir.

2- Ten­zi­hen mek­ruh: Sa­de­ce aşûre gü­nün­de oruç tut­mak, ba­zı­la­rı­na gö­re yal­nız cu­ma gü­nün­de oruç tut­mak, sa­de­ce cu­mar­te­si oruç tut­mak, Nev­ruz ve Mih­re­can (ba­har ve son­ba­har bay­ra­mı ) gün­le­rin­de oruç tut­mak ten­zihen mek­ruh­tur. An­cak ki­şi­nin âdeti ol­du­ğu için tut­tu­ğu oruç bu gün­le­re rast­lar­sa, o tak­tir­de bu­nun bir sa­kın­ca­sı bu­lun­maz. Yal­nız cu­ma­yı oru­ca ayır­ma­nın mek­ruh olu­şu şu ha­di­se da­ya­nır. “Ge­ce­ler ara­sın­da sa­de­ce cu­ma ge­ce­si­ni iba­de­te ayır­ma­yın. An­cak siz­den bi­ri âdeti olan bir oru­cu tu­tu­yor­sa bu müstesnâdır.”

Ge­ce­le­yin if­tar edil­me­yip iki üç gün peş­pe­şe oruç tu­tul­ma­sı da mek­ruh­tur. Bu­na “visâl oru­cu de­nir ” . Hz. Ai­şe'den şöy­le de­di­ği nak­le­dil­miş­tir : “Hz. Pey­gam­ber (s.a.s. ), müs­lü­man­la­ra acı­dı­ğı için, on­la­ra if­tar et­mek­si­zin de­vam­lı oruç tut­ma­yı (visâl oru­cu ) ya­sak­la­mış­tır. Ken­di­si­ne : Sen peş­pe­şe sü­rek­li oruç tu­tu­yor­sun, de­ni­lin­ce Hz. Pey­gam­ber ( s.a.s. ) şöy­le ce­vap ver­miş­tir : Ben siz­ler gi­bi de­ği­lim. Çün­kü be­ni Rab­bim ye­di­rir ve içi­rir.

Bir ka­dın için ko­ca­sı­nın iz­ni ol­mak­sı­zın nâfile oruç tut­mak mek­ruh­tur. Ko­ca­sı da bu oru­cu boz­du­ra­bi­lir. Ka­dın da­ha son­ra ko­ca­sı izin ve­rin­ce ve­ya ko­ca­sın­dan ay­rı dü­şün­ce bu­nu ka­za eder. Hz. Pey­gam­ber ( s.a.s. ) şöy­le bu­yur­muş­tur : “Ko­ca­sı yanın­da bu­lun­du­ğu hal­de, onun iz­ni ol­mak­si­zin ka­dı­nın nâfile oruç tut­ma­sı helâl ol­maz.”

An­cak, ko­ca­sı­nın ka­dı­na ih­ti­ya­cı yok­sa, ka­dı­nın nâfile oruç tut­ma­sı ca­iz olur. Koca, ka­dı­nın bu­lun­du­ğu yer­den uzak olur ve­ya hac ya­hut um­re için ihrâma girmiş bu­lu­nur­sa ka­rı­sı­nı nâfile oruç­tan me­ne­de­mez. Çün­kü bu du­rum­lar­da eşi­nin cin­sel yön­le­rin­den ya­rar­lan­ma imkânı bu­lun­maz.

Ma­aş ve­ya üc­ret kar­şı­lı­ğı ça­lı­şan kim­se, eğer işi­ne en­gel ola­cak­sa, iş­ve­re­nin iz­ni ol­ma­dan nâfile oruç tu­ta­maz. Fa­kat böy­le bir za­rar söz­ko­nu­su de­ğil­se iş­ve­re­nin izni­ne bak­mak­sı­zın oruç tu­ta­bi­lir.

Üze­rin­de Ra­ma­zan'a âit ka­za oruç bor­cu bu­lu­nan kim­se­nin nâfile oruç tut­ma­sı câizdir. Ama bir an önce borcundan kurtulması tavsiye edilir.

Ha­yız ve­ya ni­fas ha­lin­de­ki ka­dı­nın oruç tut­ma­sı ha­ram olup, tut­tu­ğu oruç ge­çer­li de­ğil­dir. Bu du­rum­da­ki ka­dın­lar, tu­ta­ma­dık­la­rı oruç­la­rı te­miz gün­le­rin­de ka­za eder­ler. Na­maz­la­rı ise ka­za et­me­le­ri ge­rek­mez.  

Önceki ve Sonraki Yazılar
Cemal Nar Arşivi