Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Olması Gereken Koalisyonun Adı “AK-HAREKET”

Olması Gereken Koalisyonun Adı “AK-HAREKET”

Şimdiki gençler bilmez; çünkü “cilasız koalisyonlar çağı”nda onlar kreşte bile değillerdi… Vaktiyle, koalisyonu meydana getiren partilerin adlarının kısaltmalarından oluşan koalisyon adlandırmaları olurdu. ANAP ile Doğru Yol arasında kurulan 53. hükümetin “ANAYOL” şeklinde adlandırılmasıyla başlayan gelenek, Refah Partisi ile Doğru Yol’un oluşturduğu 54. koalisyon hükümetine, “Refah-Yol hükümeti” denerek devam etmiş; arkasından 55. hükümet olan  ANASOL-D (ANAP-DSP-DP) ve 57. hükumet olan ANASOL-M (ANAP-DSP-MHP) gibi koalisyon hükümetleri gelmiştir. 3 Kasım 2002 günü yapılan seçimle, Türkiye’de 13 yıllığına “cilasız koalisyonlar çağı” kapandığından, o günden bugüne, akıl baliğ olan gençler, ne koalisyonu bilirler, ne de koalisyon adlandırmalarını!

Uzun süreli koalisyonlarla yönetilen ülkeler, gelir seviyesi yüksek ülkelerdir. Zaten o tür ülkelerde, seçime katılma oranı da çok düşüktür. Zaten siyaset, tuzu kuru insanlardan oluşan o devletlerin vatandaşlarının gündeminde pek yer almaz. Adam, devletten cukkalanmak üzere iktidar savaşına girmiyor ki iktidar kavgaları olsun. Bizim gibi ülkelerde, iktidar demek, devletten cukkalanmak demektir ve bu yüzden koalisyonlar, daha çok “şiddetli geçimsizlik” yaşayan evlilikler gibidir.

İki haftadır, en çok konuştuğumuz husus, koalisyon. En aklı erenimizden, meseleye en uzak olanımıza kadar herkes koalisyon teorileriyle meşgul. Kimse koalisyonların olumlu tarafları ile ilgilenmiyor; herkes masaya birer kırmızı çizgi koymuş, varsa yoksa, kırmızı çizgiler konuşuluyor. Tabii, yapılanların tamamı aslında birer siyasi manevranın telaffuz edilmeyen yönünü sembolize etmektedir. Her siyasi parti, “Falanca ile koalisyona girersem, bu ülkeye neler katarım?” düşüncesi yerine, “Filanca ile koalisyon yaparsam, ne kaybederim?” diyerek tavır sergiliyor. Bu, kısa vadeli çıkar hesaplarına göre  bir yapılanma demektir; oysa Türkiye’nin uzun vadeli ve kalıcı politik uygulamalara ihtiyacı vardır.

Halkın verdiği oylar, uzun vadeli politikaların hayata geçirilmesi için bir işaret veriyor aslında. Ak Parti ve MHP oylarının toplamı % 60’a yaklaşmıştır. (Aslında bu oran %65-70’tir. Zaman zaman sol oylardaki sıçrama, 1973 ve 2015’te olduğu gibi, bu oranı sağ oylar aleyhine geriletmiştir. 7 Haziran’da, HDP’nin aldığı % 13’lük oranın içinde, solcu olmayan Kürt oyları en az % 5’tir.) Halk, klasik gelenek olan “sağ koalisyon” uygulamasını işaret etmiştir ve bu koalisyonun arka planı 1923’lere; yani  “Birinci Meclis”teki Ali Şükrü ve Hüseyin Avni Beylere kadar gider. Bakmayın 1968-69’lardan itibaren gelişen MHP ve Milli Nizam-Milli Selamet partilerinin farklılaşmasına; her iki gelenek de özellikle 1940’larda, Mehmet Akif, Necip Fazıl, Osman Yüksel çizgisinde birleşirler. (Buna MHP açısından Hüseyin Nihal Atsız’ı da ilave etmek lazım.)

Fikir kökleri itibariyle birbirine yakın olan Ak Parti ve MHP, bu tarihi yakınlıklarını, şimdi bir koalisyonla da perçinlemelidir. 1975-1980 arası kurulan koalisyonlarda da beraber olan bu iki hareket, şimdi, fikir köklerine dönerek yeni bir fikri hamlenin müessisi olabilirler. Tarih bu iki harekete şimdi böyle bir fırsat vermiştir. Bu fırsatın adı da “Ak-Hareket” olmalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum
Prof. Dr. Namık Açıkgöz Arşivi