D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Çözüm Süreci Bozgunu!

Çözüm Süreci Bozgunu!

Hayır, eğri de oturmayalım! Doğru oturup, dosdoğru konuşalım: Çözüm süreci siyasetini yürüten parti bölgede gerçek bir bozgun yaşadı... Bunu görüp siyasetini gözden geçirmezse, sürecin uygulama bölgesindeki seçim bozgunu Türkiye’nin diğer bölgelerine doğru sirayet edebilir...

Barış süreci, çözüm süreci... Her ne şekilde adlandırılırsa adlandırılsın, iyi niyetli bir başlangıç olarak ülke ekseriyetinin tasvibi ile karşılandı. Terörle geçen 30 küsur yıl içinde devletin hataları, örgütün dış destekli konjonktürel hamleleri, toplum bünyesinde ciddi hasarlara yol açtı. 

Örgütün çözümü fırsata dönüştürüceğini görmemek körlüğü, her türlü eleştirinin sürece karşı sabotaj olarak yaftalanmasına sebep oldu. Devletin meydana getirdiği çözüm zemini örgütün silahlı unsurlarının bölgenin kır kesimi ile birlikte şehir kesimlerini de kontrolüne yol açtı. Bölgedeki genç kitlelerin terör örgütünün denetimine girmesi sürecin kendi açılarından en kârlı sonucu. 

Burada süreci yöneten tepe isimlerin silahlı unsurların ülkeyi terki ve silahsızlanmayı teferruat gibi algılamaları önemli rol oynadı. 

Yine rahatsızlık doğursa da sözün doğrusunu söyleyelim: Ya saflıkla hareket edildi, ki gerçek bir devlette bu sözkonusu değildir, ya da ihanet var!

Devlet yapılması gerekeni yaptı, eğer sürecin başka bir tarafı varsa, o tarafın ne yaptığını bilen beri gelsin!

Sürekli vererek süreç yönetmek! Sahayı kontrolü gözönünde bulundurmamak... Bu yanlış uygulamanın sonuçlarını ilgili parti bölgede büyük oy kayıpları ile devşirdi. 

Merkezden görülmeyen, seçim sırasında bir şekilde aday gösterilmiş bölge mensuplarının kafalarına sahada dank etti. Bunun zamanında –seçim sürecinde- ciddi bir uyarıya dönüşmediği, eğer dönüştüyse tedbir alınmadığı ortada. Bu durumda, bölgede nasıl bir seçim yaşandığını şahitlerinden öğrenmek ve bundan sonra gereğini yapmak, eğer hükümet kurulursa, 2002’den beri iktidar olan siyasî partinin boynunun borcudur. 

Ya her şeye rağmen hükümet kurulamaz ve “tekrar seçim” ufuktan görünürse? 

Tekrar seçimin, bölgede Ak Parti’ye veya bazı başka partilere giden oy kırıntılarının da tamamen silinmesi sonucunu doğuracağını şimdiden kabul etmek gerekiyor. 

Tekrar seçimde gerçek aday bulma sıkıntısı yaşanacak veya karşı partinin adayları AK Parti adayı olarak listelerde yer alacak. Eğer örgüt, bazı bölgelerde –siyaseten- bazılarının seçilmesini uygun bulursa, bunlar seçtirilecek ve Meclis’te truva atı vazifesi görecek!

Bir sonraki seçimde olacakları tahmin kılavuzu mahiyetinde beyanlar ortalığa saçıldı. Bunların bir kısmı Türkiye’nin tanınmış akademisyenleri. Güçlü iktidar partisinden aday oldular, seçilemeyen de oldu, güç bela seçilebilen de. Daha önce HDP öncesi partilerin merkez organlarında yer alıp da süreçten sonra AK Parti’den aday olanların da şikâyetleri farklı değil... Demek ki, sahaya inenler gerçeği gördüler. Onların gördüğünü süreci yönetenlerin görmesi için ille de sahaya gönderilmeleri mi gerekir? 

Şimdi yapılması gereken şudur: Süreci yönetenlerin tümü işten el çektirilmeli! Çünkü propaganda ile başarılı gösterdikleri süreç hastalıklı ve bu hastalık sirayet edebilir nitelikte!

Gelelim Ak Parti adayı bir müşahidin gözüyle 7 Haziran 2015 seçimlerine: 

“Muhtarları AK-Parti’ye çıkacak her oy için köyden bir kişiyi öldürmekle tehdit ettiler... Açık oy sistemi uygulandı, mührü sandık başındakiler bastı, vatandaş sadece sandığa attı... Doğudaki kadınların, özellikle kızların okutulması kapsamında, devletin verdiği maddî destekler sayesinde kendine ait bir parası oldu, bu yüzden kadınlara oy kullandırtmadılar... AK Parti teşkilatı bölgede fevkalede zayıflamış durumda. Milletvekili akrabaları bile HDP korkusundan dolayı adaylarla aynı karede görünmekten kaçındı... Doğuya sürülen polisler sandıkları militanlara terk etti... Aşiretler bölücü harekete entegre olmuş... 1946’dan bu yana Türkiye’de ilk defa bu kadar şaibeli bir seçim yapıldı. CHP Doğu ve Güneydoğu’da bütün müşahit kartlarını HDP’ye verdi. MHP zaten müşahit göndermedi bile. Bazı yerlerde MHP adına görev yapanlar da yine HDP’liler oldu. AK Parti müşahitleri tehditlerden dolayı geri çekildi. Herkes malı, canı, çoluk çocuğu ve hayvanıyla tehdit edildi. Demir perde ülkelerinde, faşist rejimlerde görülen bir seçim oldu. Seçimden ziyade bir savaş durumu yaşandı.” (Prof. Ömer Çaha’nın bir internet sitesinde yayınlanan konuşmasından kısaltılarak alınmıştır).

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
24 Yorum
D.Mehmet Doğan Arşivi