Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Halimin Öfkesi

Halimin Öfkesi

Sabrın da bir sınırı var. İmam Şafii hazretlerine mensup bir söz vardır. Der ki, öfkelendirilip de öfkelenmeyen adam eşektir. Elbette insanın sabrını zorlaması esastır. Bununla birlikte sabrın da bir haddi vasatı yani denge mertebesi vardır. Bu makamın da ifrat ve tefrit basamakları yerilmiştir. Hissizlik düzeyine yani iptali his haline gelmemelidir. Sinirleri alınmış ve köşeleri kaldırılmış adam makbul değildir. Bu sınıf karakter saldırganlara cesaret verir. Hissiz ve donuk adamda hayır yoktur. İptali his hilimden değildir. Öfkesi çanlı olup da zaman zaman bunu yutan adam Kur’an adamıdır. Kur’an gayzlarını yutan yani kazım insanlardan söz etmektedir. Kazım adam halim olsun ya da olmasın öfke patlamalarını kontrol eden adamdır. Bununla birlikte herkesin de bir kaynama ve patlama noktası vardır. Bu sınır aşıldığında doğrusu halim adamın nasıl bir tepki vereceğini kestiremezsiniz. Halim adam affeder ama unutmaz. Geçmişte yani tarihte yaşanmaz ama tarih unutmaz da. Tarihi unutmak tekerrürüne vesile olmaktır. Mehmet Akif Ersoy’un deyimiyle: “Tarih tekerrürden ibarettir. Eğer ibret alınsaydı hiç tekerrür eder miydi?” Tarihin tekerrür etmemesi bizim yaklaşımımıza ve uyanıklığımıza bağlıdır.

***

  ‘Yavaş atın çiftesi pek olur’ demişlerdir. Bunu tamamlayan deyimlerden birisi de ‘ummadığın taş baş yarar’ ifadesidir. Araplar da ‘yumuşak tabiatlı adam (halim kişi) öfke nöbetinde, anında cesur adam da harpte belli olur’ demişlerdir. Araplarda ‘ittaki’  emiriyle başlayan nasihatler ve uyarılar vardır. Bunlardan birisi ‘ittaki şerre men ahsente ileyhi’ uyarısıdır. Yani iyilik ettiğin adamdan sakın. Bu asla iyilik etme veya daha ötesinde halim olma demek değildir. İyilik esastır. Bununla birlikte iyilik yaparken bile bir siyaset ilmi vardır. İyilik yapan adam kolay adam olarak algılanabilir. Onun ötesinde şerir insanlar iyiliğe kötülükle mukabele ederler. Senin onlara iyiliğin şer kapısını açabilir. Bunun için iyiliğin de ölçüsü ve sarf cihetinde hikmetleri vardır. Bu baptan olmak üzere Araplar halimin öfkesinden çekin, sakın ve kork demişlerdir. Kötülüğe iyilikle mukabele etmek ahyar ve hayırlıların şanı ve itiyadıdır. İyiliğe kötülük ile mukabele etmek ise nadanların karakteridir. Her şeyin bir hasiyesi ve tabiatı vardır. İyilik kötü karakterlere sui tesir eder. İyilik damarlarını uyandıracağı yerde daha da beter olur. Elbette sabır taşını çatlatan kareler de vardır. Bunun için halimin hilminin sınırlarını sınamamak ve onu karakterinin dışına itmemek gerekir. Hazreti Peygamber bir meclisinde yanında Hazreti Ebubekir de oturmaktadır. Adamın birisi gelir ve Hazreti Ebubekir’e sataşmaya başlar. Hazreti Ebubekir bu zata sabırla ve teenni ile mukabele etmekte ve Hazreti Peygamber de Hazreti Ebubekir’i savunmaktadır. Lakin Hazreti Ebubekir’in tahammül sınırları aşınması üzerine o da ayağa kalkarak kendisini savunur. Lakin hazreti Peygamber (SAV) meclisten kalkar ve gider. Bunun üzerine Hazreti Ebubekir sebebini sorar.  O ana kadar bir melek Hazreti Ebubekir’i savunmaktadır. Lakin Hazreti Ebubekir mukabele edince şeytan devreye girer ve Hazreti Peygamber de meclisi terk eder. Tahammül sınırlarından taşmadığı sürece hilim iyidir halim de mecürdur. Ancak düşmanlık ve kavga fucur/ çirkeflik sınırlarına dayanınca hilmin sınırları da sona erer.

Türkiye PKK karşısında çok halim davranmıştır. Bununla birlikte PKK meseleyi çirkeflik sınırlarına taşımıştır. İmansız bir örgütten başkası da beklenemez. İçini sızdırıyor.  Ve mesele kişisel bir mesele olmayıp devlet meselesidir. Toplumun huzuru meselesidir. Devletin otoritesinin aşındırılması karşılığında Hazreti Ebubekir en zor savaşlara göğüs germiştir. Ridde savaşlarında Yemame Savaşı bu kanlı savaşların en korkunçlarından birisidir. Bugün PKK, İslam’a ve Müslümanlara karşı kimlik savaşı vermektedir. Bu kimlik savaşı sonucunda İslam’a bağlı olan ve üzerinde İslam kisvesi veya şiarı, sembolü taşıyan ve barındıranları hunharca katletmektedir. Şiilerin Irak’ta Ömer ismine karşı yaptıkları kimlik cinayetleri gibi PKK ve yandaşları da İslami kesimlere karşı kimlik cinayeti işliyorlar. En çok düşmanlık besledikleri kesimler Müslümanlar ve özellikle Sünni kesimler. Hastalık derecesinde Osmanlı düşmanları. Karada Esad ve ABD’nin taşeron gücü haline gelmişlerdir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD tarafına IŞİD’e karşı kara harekatı yapılmadan sonuç alınamayacağını söylemiştir. ABD ise Conileri kıymak yerine ucuz kan olarak gördüğü Kürt taşeronları devreye sokmuştur. ‘Ala vere dala vere Kürt Mehmet nöbete’  formülünü yürütmektedir. PKK/PYD ise Amerikan taşeronluğu üzerinden kahramanlık taslamaya yeltenmiştir.  İran ile birlikte bölgenin de facto jandarmayı olmaya can atmaktadır.   PYD gibi gönüllü taşeronlar varken Obama niye Coni’nin kanını heder etsin ki? Nasıl olsa bedava Amerikan gönüllüleri sahada cirit atıyor, Terör işin bahanesi. ABD güya IŞİD terörünü zayıflatma bahanesi altında bize yönelik terörü büyütüyor!  Naom Chomsky’nini fadesiyle en büyük terör devleti ABD’dir. Terör  kuluçkası her türlü terör örgütü üretmeye muhayyerdir. IŞİD karıştırıcı bir fitne PKK da bölücü bir fitnedir. İkisi de ABD’nin bölgedeki katalizörleri ve taşeronlarıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi