Batuhan Çolak

Batuhan Çolak

PKK Kalleşmiş!

PKK Kalleşmiş!

20 Temmuz’da Suruç’ta patlayan bomba sonrasında PKK terörü yeniden hortladı. Hemen ardından çok sayıda komplo teorisi üretilmeye başlandı. Bazıları sürecin bu hale gelmesinde Suruç’taki bombayı milat kabul etmeye başladılar. Hatta 1993 yılında silahsız 33 askerin şehit edilmesi örneğini vermeyi de ihmal etmediler.

Halbuki Suruç’taki patlamanın PKK terörünü hortlattığı ayan beyan yalandır. PKK terörü sadece kırsal alanda eylemsizlik halindeydi. Şehirlerden, sokaklardan, kampüslerden hiçbir zaman çekilmedi. 

Kısacası terör hortlamadı hep vardı.

Aksine çözüm sürecinde kadrolarını geliştirdi, yaygınlaştırdı, parçalanmaya başlayan Suriye’de Batılı güçlerin maşası olarak öne sürüldü. Pastadan da pay kaptı. Şimdi oraları öyle bir sahiplendiler ki, sanki yüz yıllardır devletleri varmış da savunuyorlar.

PKK’nın yeniden saldırması, şehitlerin gelmesiyle gazete manşetleri de değişti “KALLEŞ PKK, HAİNLER, AŞAĞILIKLAR…”

Halbuki bu manşetleri atan gazetelerin birçoğu daha düne kadar PKK’yı neredeyse masum bir örgüt ilan edeceklerdi.
Öcalan’dan siyasi bir figür olarak bahsediliyor, hükümetin bir numaralı muhatabı olarak kitlelere sunuluyordu.
Ne oldu da bir günde işler değişti?

Aslında değişen hiçbir şey yok.

PKK ilk çıktığı zamandan bu yana (1978); kalleş, korkak, saldırgan, acı veren, masumları hedef alan profesyonel bir terör örgütü.

Dünyanın hiçbir bölgesinde kalleş, adi ve aşağılık olmayan bir terör örgütü bulamazsınız.

O KADAR KOLAY DEĞİL

Daha düne kadar PKK’ya terör örgütü diyen yazarları “faşistlikle” itham edip, çözüm süreci için ellerinden geleni ardına koymayanlar, bugün teröre küfür edemezler. 

Terör örgütünün tüm yapılanmalarına göz yumup, KCK’dan hüküm giyenleri serbest bırakanlar PKK’ya bağırarak bu işten sıyrılamazlar.

Milletin hafızasıyla, aklıyla açıktan alay ediliyor. 

PKK’yı el birliğiyle güçlendirip, normalleştirip, kadrolarının yenilenmesine göz yumdunuz.

Üniversitelerden, devlet dairelerine kadar yerleşmelerine, propaganda yapmalarına izin verdiniz. 

Terör örgütüne tepki gösteren vatandaşlara biber gazı sıkıp, gözaltına aldınız.

Hiç unutmuyorum bir üniversitenin kampüsü içerisinde ellerinde Öcalan posteri, dillerinde örgüt sloganları olan öğrencileri polis kordonuyla korudunuz. Tepki gösteren öğrencileri ağızlarını kapatarak oradan karga tulumba uzaklaştırdınız.

O zamanlar örgüt hain değildi sizin nazarınızda. 

O zamanlar Öcalan bir barış elçisiydi gözünüzde.

Kendilerini “aydın” ilan edip cehaletlerini maskeleyenler de susmadı.

Susmadıkları gibi örgütü normalleştirmek için ellerinden geleni yaptılar.

Fonlar, destekler, paneller, sempozyumlar…

Bunların hepsi büyük ekonomik imkanlar isteyen organizasyonlardı.

Hiçbirinde maddi sıkıntı çekmediler.

En pahalı otellerde açılım, çözüm toplantıları yapıp, örgütü normalleştirip, teröre gözleri kapattınız, kitleleri susturdunuz.

Şimdi işler değişti. Ama sizler aymazlıkta sınırları zorluyorsunuz.

Aslında açık bir şekilde bizlerle dalga geçiyorsunuz.

Tuzunuz kuru, attıkça attınız, yalanlarınıza yalan kattınız.

Terör bugün bu hale geldiyse; örgütü normalleştirenlerden, onları serbest bırakanlara, terörü görmezden gelip, yüzlerce çözüm toplantısı yapanlara kadar herkes suçludur.

Her suçun bir bedeli olmalıdır.

Sadece sandıkta oy kazanma/kaybetme bir bedel değildir.

Devletler, kendisine bağlı bulunan vatandaşların haklarını, hukuklarını korumakla mükelleftir.

Eğer ortada bir devlet kurumu varsa, gelinen, getirilen sürecin en başından en sonuna hesabı sorulmak zorundadır.

Şehitler işte o zaman ölmez, vatan işte o zaman bölünmez!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum
Batuhan Çolak Arşivi