Erbay Kücet

Erbay Kücet

Altınköy’de Seçim Olmayacak!..

Altınköy’de Seçim Olmayacak!..

Yaz sıcaklığında çocuklarının mürüvvetini görmek isteyenler çoğalınca -Allah dostlarımızı eksik etmesin- hatun ile dostlarımızın mutluluklarını paylaşmak üzere şehir içi şehir dışı fark etmeden ‘o düğün senin bu nikâh benim’ geziyoruz. Hoca Nasreddin’den kinaye arada bir evimize uğradığımız da oluyor.

 

Geçtiğimiz hafta sonu yine bir düğün vesilesiyle rahmetli annemin doğduğu Ankara-Altındağ/Tatlar Köyü’ne giderken yol üzerinde ufacık-tefecik direğe asılı ahşaptan mamûl ‘Altınköy Açıkhava Müzesi’  tabelası dikkatimizi çekemezdi. Zira sanki görülmemesi için gayret sarf edilmişti.

Allah’tan Altındağ Belediyesi’nin etkinliklerini şahsıma gönderdikleri program davetiyelerden biliyordum. İşte Altınköy’de aklımda kaldığından böylesi bir mekânın varlığını biliyordum. Karapürçek’e varmadan Battalgazi son duraktan başlayarak sağa sola dikkat ederek yol aldım.  O kadar dikkat etmeme ve çevreyi bilmeme rağmen maalesef mekânı geçtiğimizden geri dönüş yaparak Altınköy’ün park alanına giriş yaptık.

Köy meydanı, Ova Camisi, çamaşırhane, okul, bakkal,  köy evleri, yel ve su değirmeni, asma köprü, köy kahvesi, taş fırın ve demircisiyle ‘hoş geldiniz’ dercesine karşılanırken, ortasında koyunlar, kuzular, inekler, öküzler, atlar, eşekler, horozlar, tavuklar,  köpekler, kediler, kuşlara merhaba diyoruz.  Geyik ve ceylanların bulunduğu bölümde dikkatle geçerken bunaltıcı sıcaklıktan kuytu bir köşede olduklarını varsayarak geçiverdik.

Buğday tarlası, sebze, meyve bostanları, meyve ağaçları, ahırlar, kümesler, at ve öküz arabası da var. Nalbant, kalaycı, dokumacı, demirci, değirmenci, köy bekçisi, köy muhtarı, kahveci, bakkal ve tahta kaşık imalatçısı da var. Tırmık, dirgen, dibek, tokaç,  havan, el değirmeni, iğ, keşkek tokmağıyla yaşayan bir açık hava müzesindeyiz.

Altındağ Belediye’sinin 500 dönüm arazi üzerine projelendirdiği Altınköy’de Ankara’nın göbeğinde ama şehir hayatından uzakta bir köyü ziyaret ederken Ferdi Tayfur’un ‘Hadi gel köyümüze geri dönelim’ şarkısının sözleri aklınıza takılıyor.

Ankara’ya gelen dostlarınız ve ailenizle birlikte günlük telaşınızdan, stresinizden kurtulup bir kaç saatliğine mis gibi köy havası solumak isterseniz veya çocukluğunuza dair özlemlerinizi gidermeyi düşünürseniz yolunuzu muhakkak bu köye düşürmelisiniz diyorum.

Pulluk, boyunduruk, üvendire, parmaklık, tırmık, dirgen, yaba, döven, bulgur dibeği ve tokmağı, kazan, pekmez tavası, höşmerim tabağı, kapaklı sahan, abdest ve berber leğeni, ibrik, çorba tası, yemlik, at koşum takımı, falaka, at gözlüğü, gem, üzengi, eğer heybesi, palanga, nal, mıh, at, eşek, katır semeri, demirci ve kalaycı körükleri, dokuma tezgâhı ve tarağı gibi günümüz genlerinin adını dahi bilmediği bu eşyalar Altınköy’de hayatın içinde sergileniyor.

Dolaşırken yoruldunuz mu, oturun biraz soluklanın hem de tarihi ahşap konaklar ve bahçelerinde köy kokusuyla. Açlığınızı da gözleme, ayran ve diğer tatlar ile otantik kap ve sofralarda iştahla hallediniz.

Peki, güzel dizayn edilmiş mekânın kusuru yok mu? Elbette var. Yazımızın girişinde belirttiğimiz gibi Altındağ Belediyesi’nin tek kusuru ‘Altınköy’ tabelasını görülmez bir yere asmasıdır. Altınköy’ü gezmeye ve dolaşmaya gelenlerin kusuru ise daha büyük. Köyde dolaşırken kimse kimseye ‘selam’ vermiyor. Hâlbuki ‘Aranızda selamı yayınız’ geleneğinin temsilcileri olarak köyde dolaşırken tanıyalım tanımayalım birbirimize “Es selamünaleyküm” demeliyiz değil mi?

Eee ne diyelim kadı kızında bile kusur gören bir toplumuz bizi de hoş görünüz. Peki, erken seçim senaryoları n’olcak derseniz onu da siyasetin duayenlerine bırakalım dostlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Erbay Kücet Arşivi