Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Bir Fıkra ve Gündem

Bir Fıkra ve Gündem

2010 Anayasa tartışmaları esnasında da yazdığım o Elazığ fıkrasını hatırlarsınız.

Anasıyla kızı bahçede çamaşır yıkıyorlarmış. Kızı, “Anaaa!... Falancanın düğünü var; neydek?” demiş. Anası da “Çağırırlarsa gitmeyek, çağırmazlarsa küsek” demiş.

7 Haziran’dan sonra Türkiye olarak yaşadıklarımız, tıpkı Elazığlı ana-kızın fıkrasındaki gibi. Davutoğlu, koalisyon hükûmeti  kurmak üzere 2 muhalif partiye gitmese; küsecekler; gitse bir işe yaramayacak. Nitekim gitti ve ikisi de koalisyon hükümeti kurmaya yanaşmadı. Davutoğlu, sonucun böyle olacağını bile bile her iki liderle de görüşüp 40 gün harcadı. Sonuç, malum… 

Halk sandıkta ne yaptığını bilemedi. Ak Parti bu “bilememe”yi, yenilen pehlivan iştihasıyla okudu ve ilk günden itibaren “yeniden/erken seçim” havasına girdi. Bütün faaliyetlerini bu havada yürüttü. Hesabını, “Halk pişman oldu. Yeni seçimde tekrar Ak Parti’ye oy verecek ve Ak Parti tekrar tek başına iktidar olacak”  iyi niyetli öngörüsüne göre yürüttüğü için koalisyon için ciddi olarak asılmadı.  “Olursa olur suyu…”  diyerek kendini hiç zorlamadı.

CHP ve MHP, taa baştan dayadılar kırmızı çizgilerini ve koalisyon görüşme(me)lerini buna göre yaptılar. Zaten CHP’nin iktidara gelmek diye bir endişesi yok; MHP’nin de ondan kalır yanı yok... Haaa… 8 Haziran günü Devlet Bey’in çok inandırıcı bir jest, mimik ve ses tonu ile “En erken seçim ne zaman olacaksa o zaman olur.” tavrı, seçimden sonra en ciddiye alınacak bir tavırdı ama Devlet Bey daha sonra, “alayına karşı olmak” listesine erken seçimi de dâhil edince o inandırıcılığı sabun köpüğüne döndü. Bu kadar çelişkili ve oportünist söylemlere hiç alışkın olmayan alperen ruhlu ülkücüler, temiz duygularıyla çelişen parti tavrıyla karşılaştıklarında, fikrî ve psikolojik yıkıma uğruyorlar. Öyle ya, idealizmle oportünistlik hiç örtüşür mü? Hele o tertemiz duygularla donanmış ve idealist ülkücü gençlerde, asla oportünistlik barınmaz. Ülkücü iradeyle çelişen siyasi tavrın faturası, MHP’ye pahalıya mâl olur.

Vaktiyle Ecevit’in bütün hakaretlerine katlan ama şimdi hiçbir şekilde koalisyona girme veya destekleme… Erken seçime de karşı çık… Seçim hükümetinde de yer almayıp cephedeki bir mevziyi HDP’ye terk et… Pekiii ne olacak bu durumda?... MHP için ne olacağı değil, Ak Part’nin burnunun sürtülmesi önemliydi. Hoş… Ak Parti de seçime kadar yaşanacak kaosla halkın burnunun sürtülmesini ve kıymetinin bilinmesini istiyordu, o yüzden koalisyona hiç asılmadı.

Hasılı 8 Haziran’dan beri kimsenin bir şey yapmak için kılını kıpırdatmadığı bir dönem yaşadık. Bunun faturası, bakalım Kasım’daki seçimde kime kesilecek? Ama şimdiden belli olan bir şey var, şu günlerdeki gibi şehit cenazeleri gelmeye devam ederse, en büyük fatura, söylenenlere aldırmayan Ak Parti’ye kesilir. Öyle ya, muhalefetin kaybedecek bir şeyi yok ama Ak Parti’nin 13 senelik tek başına iktidarı var.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Prof. Dr. Namık Açıkgöz Arşivi