Cihangir İşbilir

Cihangir İşbilir

Seçime Doğru Dış Politika

Seçime Doğru Dış Politika

İki seçim arasında en ziyade kayıp yaşadığımız sahaların başında ‘dış politika geliyor. Afrika, Balkanlar, Avrupa Birliği, Asya-Pasifik bölgelerine yönelik vizyoner açılımların durması veya yavaşlaması bir yana, Suriye, Irak, Mısır ve Filistin gibi acil konularda da etkin adımlar atmanın zor ve maliyeti yüksek olduğu hassas bir dönemden geçiyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Çin ve Endonezya ziyaretleri ve Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun birkaç rutin temasını saymazsak bu süreçte son yıllarda hiç olmadığı kadar içe kapandık diyebiliriz. İran nüfuzunun, özellikle nükleer müzakerelerin tamamlanmasıyla birlikte derinleşmeye başlaması, bölgeyi kaosa sürükleyen bu ‘tahakküm’ü dengeleyecek karşı eksenin dağınıklığı ve Türkiye’nin Suudi Arabistan ve Katar’la olan müspet ilişkilerinin, yeni ülkeleri de cezbedecek stratejik bir ittifak mekanizmasına henüz dönüştürülememesi bu içe kapanık dönemin en önemli dezavantajı olarak değerlendirilebilir.   

ABD İLE ANLAŞMADA TUZAKLAR VAR MI? 

7 Haziran seçimleri öncesi ABD ile gerilen ilişkilerin, DAEŞ’e karşı mücadele konusunda on aydır devam eden müzakerelerin dün nihayete ermesiyle bir nebze yumuşaması 1 Kasım’da yapılacak ‘tekrar seçim’ öncesi Türkiye için bir nefes alma imkânı verecek. Ancak, beşinci yılına giren Suriye krizinde Türkiye’nin en baştan beri savunduğu ‘uçuşa yasak bölge’, ‘Esed’e karşı mücadele’ gibi konuların gündeme gelmemesi bir yana, oluşturulması kararlaştırılan ‘güvenli bölge’nin mahiyetinin henüz net olmaması ve ‘ılımlı muhalif’ tanımının göreceli olması Türkiye’yi yeni ve karmaşık bir tuzağa çekme ihtimali bulunan sisli alanlar. En son koalisyon güçleri tarafından gerçekleştirilen Atme katliamının Türkiye’yi nasıl zor durumda bıraktığını ve katledilen sivillerin nasıl vicdanları kanattığını unutmayalım. Benzer olayların gerçekleşmesi zaten Suriye’de felâketlere kapı açan ABD politikalarının Türkiye’yi de tehlikeli bir bataklığa çekmesi anlamına gelir… 

SURİYE’DE YENİ DÖNEM

İncirlik’in yanında, Batman, Diyarbakır ve Malatya üslerini de kullanabilecek olan ABD liderliğindeki kolisyon güçleri bugüne kadar ‘DAEŞ’le nasıl mücadele edilemez’se öyle hareket ettiler. Bir yılı aşkın süredir, koalisyon saldırıları sonucu DAEŞ kayda değer kayıplar verse de kontrol sahası azalmadığı gibi daha da büyüdü. Bununla birlikte uluslararası odakların ve koalisyonun DAEŞ’e odaklanmasıyla Esed rejimi, katliamlarına rahatlıkla devam etti ve bu dolaylı destekle şimdiye kadar ayakta kalabildi. 

Gelinen noktada özellikle 21 Ağustos 2013’te Doğu Guta’da gerçekleşen kimyasal katliam sonrası Obama’nın Rusya ile anlaşıp Suriyelilere ihanet etmesiyle birlikte ABD’nin Suriye politikası da çökmüş oldu. Şimdi, Türkiye’nin ABD ile anlaşarak DAEŞ’e karşı mücadeleye başlayacak olması bu arka plan gözden kaçırılmadan değerlendirilmeli. 

Türkiye’nin Suriye konusunda en başarılı olduğu saha olan insani yardım ve mülteci politikasında da son dönemde tırmanan terör olayları ve DAEŞ tehdidi sebebiyle aksaklıklar göze batmaya başladı. Özellikle sınır boyundaki güvenlik tedbirlerinin en yüksek düzeye çıkartılması mağduriyetleri şiddetlendirdiği gibi önceden de var olan suistimalleri ve Suriyelilere karşı (yaralı ve hastaların tedavisinde zorluk çıkartmak gibi) kötü muameleleri artırdı. Bugüne kadarki fedakarlıkları heba edecek uygulamaların önüne geçilmesi, sahada işbirliği yapılacak aktörlerin özenle seçilmesi Suriye politikasının başarısı için şart. Sözün kısası, Suriye politikasında, seçime iki ay kala, yeni ve daha çetrefil bir döneme girmiş bulunuyoruz...  

1 KASIM KAVŞAĞI

Avrupa Birliği ile ilişkiler (özellikle mülteci sorununun zirve yaptığı bugünlerde 2013’te imzalanan geri kabul ve vize muafiyeti protokollerinin işletilmesi), ıskaladığımız Afrika ve Balkanlarla münasebetler gibi konular şimdi 1 Kasım’da yeniden siyasi bir istikrarın yakalanmasını bekleyecek… 1 Kasım kavşağına kadar terörle mücadelede hız kesmeden ve huzurlu bir ortamda gitmek isteyen Türkiye için dış politika açılımları kış aylarını bekleyecek gibi görünüyor… 

Yarın devam edelim…  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Cihangir İşbilir Arşivi