Cihangir İşbilir

Cihangir İşbilir

Mülteciler: Avrupa’nın Aynası

Mülteciler: Avrupa’nın Aynası

Dünya son 170 yılın dördüncü büyük insan hareketliliğini ve mülteci krizini yaşıyor… Bugünlerde Akdeniz sahilleri sadece lüks tatil köyleri ve turist sirkülasyonu ile gündeme gelmiyor. Savaştan ve sefaletten kaçan on binlerce insanın ‘iltica yolu’ olan Akdeniz, ölüm denizine dönüşürken, yüzlerce mazlum ve masum insan cesedinin Akdeniz sahiline vuran görüntüleri vicdanları kanatıyor…

Akdeniz’in ‘ölüm denizi’ haline gelmesinde en büyük payı olan Batı ülkeleri, bugün kapılarına sığınan yüzbinlerce mültecinin gözlerinde, ‘öteki’ ile sorunlu, çarpık ontolojik kabulleri ile yüzleşiyor. Ortadoğu’daki krizleri besleyen, değerlerden mücerret kartografik dış politikalarının ve jeostratejik hesaplarının, mülteci krizi ile birlikte, nasıl büyük bir beşerî felâket ve jeotrajedi doğurduğunu görmenin şaşkınlığı içinde debeleniyor Batı demokrasileri… 

Tarihi benzer dramlarla dolu olan Avrupa, Bosna krizinden yirmi yıl sonra, Balkanlar’da yaşanan soykırımı aratmayacak büyüklükte bir felakete sahne olan Suriye krizindeki duyarsızlığını, bugün kapısına dayanan mülteciler sorunu karşısındaki insanlık dışı tavırlarıyla sürdürüyor. Zulme, katliamlara, darbelere sessizliğin faturasını sadece şiddet sarmalını sınırları içinde görmekle ödemeyecek bu gidişle; mülteci dramı ve kabul edilen sınırlı sayıdaki mültecilere yapılan siyasi ve hukuki ayrımcılıklar ve son yıllarda tırmanan yabancı düşmanlığının bir kez daha vahşi teşebbüslerle günyüzüne çıkması önümüzdeki dönemde Avrupa’yı derin sosyolojik krizlerle karşı karşıya getirebilir.

AVRUPA EKTİĞİNİ BİÇECEK!

Anadolu Ajansı Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Özkaya, dün sosyal medyadan Avrupa’nın yaşadığı bu yüzleşmeyi ve Suriye krizi karşısındaki tavrını şu cümlelerle değerlendirdi: “Avrupa, artık Suriye’de üç maymunu oynayamaz. Suriye sorununu çözümsüz bırakmak ve asli sorun yerine tali sorunlarla uğraşmak bilinçli bir tercih. Çünkü DAEŞ terör örgütü üzerinden dünya kamuoyunda İslam şeytanlaştırılıyor; PYD/PKK terör örgütleri ise Türkiye aleyhine güçlü bir karta dönüştürülüyor. Ancak, Avrupa’nın sahillerine her gün mülteci cesetleri vuruyor, sınırlarında ise mülteciler adeta taşıyor. Bu insanlar canları pahasına neden Avrupa’ya sığınmak ister? Gerçekten Avrupa değerleri diye bir şey varsa, her bir Avrupa Ülkesinin en az 100’er bin mülteci alması ve sorunun kaynağı olan Esed’le hakkıyla mücadele etmesi şart. Türkiye 2 milyon mülteciyi içerisine aldı. Şu anda Türkiye’deki her 40 kişiden biri Suriyeli.”

Türkiye, geçtiğimiz beş yıl boyunca, uyguladığı insani yardım programları ve insan odaklı dış politikasıyla, insanlığın yüz akı oldu. Tüm imkânlarını seferber ederek savaştan kaçan mazlum Suriyelileri misafir etmeye hâlen de devam ediyor. Her geçen gün derinleşen mülteci krizi ile karşı karşıya kalan Batılı ülkeler ise krizi bitirmek için somut adımlar atmak ve Türkiye’nin yükünü hafifletmek yerine bölgesel ve küresel statükonun aktörlerinin tavırlarına uygun şekilde krizin insani boyutunu görmezden gelen ve felaketin müsebbiplerini cezalandırmaktan ısrarla kaçınan politikaları ile ektiklerini bugün ve gelecekte biçecek gibi görünüyorlar.

İnsani felaketin boyutlarını ve çapını genişleten, terör örgütlerini ve devlet terörü uygulayan yönetimleri cesaretlendiren ve bölgede hükümetleri devre dışı bırakan karanlık vakumlar oluşturan Suriye ve Irak politikaları ve uluslararası sistemin adalet üretmeyen mekanizması, bölgeyi çatışmaların yayılmasına müsait bir zemine dönüştürdü. 

Avrupa’nın korktuğu bu ‘metastaz etkisi’ni kendi topraklarında görme ihtimali! 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Cihangir İşbilir Arşivi