M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Din İlimleri Zenginleşmeye Âlet Edilemez

Din İlimleri Zenginleşmeye Âlet Edilemez

DİN ilimleri Allah’ın rızasını kazanmak niyet ve maksadıyla;  İmana, İslam’a, Kur’an’a, Sünnete, Şeriata, Ümmete, bütün insanlığa hizmet için öğrenilir.

Tıp veya mühendislik gibi dünyevî ilimler para kazanıp zengin olmak için öğrenilebilir ama din ilimleri bu niyetle öğrenilmez, zengin olmaya alet ve vasıta kılınmaz.

İmamlık, müftülük,  vaizlik, hatiplik, müderrislik gibi hizmetler karşılığında, fetva ve ruhsat ile geçinme ücreti ve maaşı alınabilir ama bu hizmet ve vazifeler asla ve asla para vurmaya, zengin olmaya, mal yığmaya, gerekenden fazla dünyalık edinmeye, lüks ve israflı hayat sürmeye alet edilemez.

Subaylık ve öğretmenlik de böyle değil midir?

Din hizmetlerini alet ederek, vasıta kılarak zenginleşmek ihlasa ve İslam ahlakına aykırıdır.

İman, İslam,  Kur’an, Sünnet, Şeriat ve Ümmet hizmetleri en yüksek ve şerefli hizmetlerdir. Bu hizmetleri yapanlar,  geçimlerini sağlamanın ötesinde dünyevî emellere, şehvetlere ve ihtiraslara sahip olamaz.

Bir İslam toplumunda din ilimlerinin öğretimi ve öğrenimi (tâlim ve teallümü) zenginleşmeye, mal edinmeye âlet edilirse o toplum kirlenir, sarsılır ve sonunda yıkılır.

Bir camide hakkını vererek imamlık yapıyor, ayrıca hat sanatını biliyor, hattatlık yapıyor, bu sanatla para kazanıyor, helalinden zengin oluyor, böylesine bir şey denilmez.

Dinî hizmet ve vazifelerde ihlas, feragat, fedakârlık esastır.

Hafızlık da böyledir. Gerçek hâfız Kur’an’ı Allah rızası için ezberler.  Hafızlığı ticarete alet eden, ücret karşılığında Kur’an okuyan kimse gerçek hafız değildir.

Gerçek hâfız olmayan, para karşılığında Kur’an okuyanlar hamele-i Kur’an değildir.

Gerçek hamele-i Kur’an Kitabullahı ezberlemiş olan ve onun hükümlerini hayatına uygulayan Kur’an ahlakı ziynetli olan kimsedir.

Kur’an’ı ezberlemiş ama emirlerini yerine getirmiyor, yasaklarından uzak durmuyor, ilahî öğütlerini tutmuyor… Böyle hâfızı ben ne yapayım? Din hizmetkârlığı, subaylık, öğretmenlik, hâkimlik, savcılık gibi meslek ve hizmetler ruh asaleti (soyluluğu) isteyen işlerdir.

Müslüman bir toplum en zeki, en asil, en kabiliyetli, en istidatlı çocuklarını din ve iman hizmetlerine, subaylığa, öğretmenliğe yönlendirmelidir.

Yukarıda hattatlıktan para kazanan bir imamdan bahsetmiştim. Evet, hattatlık yaparak veya başka bir sanat dalında ürün vererek para kazanabilir ama onun asıl işi İslam, İman, Kur’an, Sünnet, Ümmet hizmetleridir ve bunları hiçbir zaman ikinci plana atamaz.

Hattatlığın veya başta bir sanatın getireceği geliri birinci plana alıp, dinî vazifesini ihmal eden, savsaklayan kimse hıyanet etmiş olur.

Doğruları tekrarlamakta hayır vardır.  Türkiye Müslümanları en zeki, en kabiliyetli, en ihtiyatlı, en istidatlı... en asil çocuklarını SUBAY, ÖĞRETMEN ve DİN HİZMETKÂRI olarak yetiştirmezlerse sürünmeye ve zillete mahkûmdur.

Din, iman, Kur’an, Sünnet, Şeriat, Ümmet hizmetlerinin;  çok para kazanmaya, zenginleşmeye, köşeyi dönmeye, dünya zenginliklerine erişmeye alet edildiği Müslüman bir toplum iflah olmaz. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi