M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Hacı’nın Lokantası

Hacı’nın Lokantası

Bir İslam şehri… Uzun Esnaflar sokağında üç lokanta var… Birincisi beş vakit namaz kılan dindar bir Hacıya ait… İkincisi sadece cumaya giden bir zatın… Üçüncüsü ne cumaya ne bayrama giden çağdaş ve laik bir vatandaşın…

Bu üç lokantadan hangisi üstün ve birinci olmalıdır. Elbette ki birincisi.

Hacı’nın lokantasının dekorasyonu ötekilerden daha güzel, daha estetik olacak, yemekleri daha lezzetli olacak, personeli daha becerikli ve güler yüzlü…

İslam’a karşı olanlar bile Hacı’nın lokantasını tercih edecekler.

Müslümanlar hayatın her sahasında, branşında, sektöründe üstün, güçlü, becerikli olmakla mükelleftir.

Müslüman bakkal veya marketçi: Sattığı her şey kaliteli olacak, fiyatları çok uygun mâkul olacak, alışveriş yapan herkes memnun kalacak, râzı olacak

Civarda birbirine oldukça yakın dört pastahane var. Müslüman ve dindar olan pastacının pastaları, kurabiyeleri, börek ve çörekleri, dondurmaları, meşrubatı harika olacak, ötekilerden üstün olacak, dindar da beğenecek dinsiz de beğenecek.

Müslüman ustalar, boyacılar, badanacılar, dam ve çatı aktaranlar, tesisat yapanlar en iyisini en sağlamını yapacaklar. Onlara iş yaptıran müşteriler çok memnun kalacaklar, ücretleri çok insaflı olacak, kimseyi aldatmayacaklar.

Namaz kılan öğretmenler okulun en iyi, en başarılı, en sevilen, en takdir edilen eğitimcileri olacak.

Dindar memur vazifesini hiç aksatmayacak, savsaklamayacak, pek dindar olmayan âmiri ve müdürü ondan çok razı ve memnun olacak.

Kural şudur: Müslüman bir iş yaparsa en iyisini, en sağlamını, en güzelini yapacaktır.

Müslüman, aldığı ücretin hakkını verir.

Onunla iş veya alışveriş yapanlar “Helal olsun, Allah razı olsun, bravo ona derler’’.

Müslüman, beş vakit namaz kılan dindar bir lokantacı… Lakin yemekleri nafile… Nafile dindar!

Dıştan çok sofu görünen bir usta veya işçi… Lakin işi kalitesiz, berbat… Berbat Müslüman.

Müslümanların hayata hâkim olabilmeleri için işlerini, vazifelerini, hizmetlerini iyi yapmaları gerekir.

Şehrin bir semtinde Müslüman bir börekçi hayal ediyorum: Buğday ununun en kalitelisini ve lezzetlisini, tereyağın, peynirin, kıymanın en iyisini kullanıyor, her sabah börek değil harika bir yiyecek yapıyor. Alışveriş edenler, yiyenler alabildiğine memnun, fiyatları çok düzgün, şöhreti günden güne artıyor, börekler öğleye varmadan saat on birde bitiyor. Kalite düşer korkusuyla üretimi artırmıyor. Yıl sonunda Türkiye Gastronomi birincisi oluyor, gurmelerin baş tacı… İslam düşmanları bile onun böreklerini iştahla atıştırıyor, yüz akı bir börekçi.

Müslümanlıkta tembellik, beceriksizlik, ehliyetsizlik, liyakatsizlik, halkı aldatmak, kötü iş yapmak, çürük mal üretmek yoktur. Tembel, mıymıntı, başarısız, asalak, ihmalkar kimseler, zahiren dindar görünseler bile, İslam’a ve ümmete zarar verirler.

Müslümanların okulları en iyi okullar olmalıdır.

Müslüman gazeteler, dergiler, tv’lerin emsallerinin en iyisi olmalıdır.

Müslüman siyasetçilerin en vasıflı, en temiz, en şeffaf, en dürüst, en vatansever siyasetçiler olmalıdır.

Edebiyatı bırakalım, işlerimizi iyi yapalım.

Müslüman  (Helal ve mübah olmak şartıyla) her şeyin en iyisini yapar, üretir, sunar.

Kuru edebiyatta birinci, işte sonuncu… Böyle Müslümanlık olmaz!

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi