Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Terörün Kürtlere Dayattığı Acıyı Ranta Çevirmek

Terörün Kürtlere Dayattığı Acıyı Ranta Çevirmek

Tek elden terörün görünür hâle gelmesi 1984 ise de, PKK ve öncülü örgütler, daha önceleri Kürt öldürmeye başlamışlardı. Kürt örgütleri arasındaki çekişme ve PKK’nın tek egemen Kürt örgütü olarak kalma gayretinin uygulanış biçimi, terör ve yıldırma olmuştur. İmralı canisinin dediğine göre, gerek Kürt örgütleri çatışmalarında ve gerekse PKK içi çatışma ve cezalandırmalarda 17 bin civarında Kürt ölmüş. Buna çatışmalarda ölen 30 bin civarında PKK’lı Kürt’ü de eklersen, yuvarlak hesap 45-50 bin civarında Kürt ölmüş.

Bu kadar insanın ölmesinde, PKK birkaç amacını birden gerçekleştirmek istemiştir. İlki, yöre halkına karşı “silahlı propaganda” tekniğini kullanarak onları sindirmek. Sindirilmiş halktan para ve insan gücü devşirmek ve en önemlisi de her eve bir evlat acısı yaşatarak, aileleri devlete karşı kışkırtmak ve böylece bölücülük amacını yörenin toplumsal yapısına kabul ettirmek. Öyle ya, her eve olmasa bile her sülaleden birkaç gencin çatışmalarda ölmesi ve cenazesinin o köye veya mahalleye gelmesi, örgütün yapacağı ajitasyon için bir malzemedir. Bir genç cesedi gelir. Aile ve akrabaları, PKK’yı onaylamasa bile, kan bağı olan birisinin ölmesinden dolayı kin ve nefret duygusuyla tanışır. Buna bir de örgütün manüpilatif ve dezenformatif propaganda taktikleri eklenince, üçüncü, dördüncü cesetten sonra, o mahalle veya köy, pimi çekilmiş bir bombaya döner. Bu yüzden örgüt, mensubu olan gençlerin ölmesinden dolayı hiç üzülmez; bilakis çok sevinir. Çünkü, her ölüm, PKK’nın etki alanını  biraz daha genişletmektedir. 

Bir PKK’lı öldüğünde, örgüt, basın-yayın organlarında ölenle ilgili güyâ efsanevî metinler yayınlar. Bu metinler, aileye ölen çocuğunun bir kahraman olarak anılacağı fikrini aşılamak ve “kurban psikolojisi” çerçevesinde ailenin yüreği soğutularak örgüte sempati ile bakmaya başlaması için yazılır. Öbür yandan da bu metinler, henüz örgüte katılmayan gençlere, romantik birer kahramanlık destanı olarak sunulur ve onların ölümü kutsayarak örgüte katılmasını ve bir süre sonra ölüm makinası olmalarını sağlama amaçlı yazılır.

Her ölen PKK’lı eşkıyâ için, ailesi, akrabaları ve komşuları ağlayıp gözyaşı dökerken, PKK, yeni hikâyeler, yeni etki alanları ve yeni bir etki imkânı elde ettiği için sevinir. Çünkü onlar için bir insanın ölmesi hiç de önemli değildir; onlar için önemli olan Stalinist bir devletin kurulması ve “daha eşit olan domuzlar” tarafından masum Kürtlerin sömürülmesidir. 

Uzun lafın kısası… Her Mehmetçik şehâdetinde analar-babalar, akrabalar, komşular ve hatta bütün vatan kan ağlarken, çatışmalarda onlarca Kürt gencinin ölmesi karşısında sadece yakın muhiti üzülür ama başta örgüt olmak üzere, örgütün etki alanındaki insanlar sevinir. Çünkü o ölüm, PKK ve arkalarını bunlara dayayan siyasî uzantılarının gücüne güç katar. Artık o evden eşkıya da çıkar, o ev haraç da verir, uzantı siyasilere oy da verir. Ölümden elde edilen ranttır bunlar. Adamlar ölümlere sevinmesinler de ne yapsınlar?.. Kürt anaların bağrı yanmış, umurlarında mı? Gücü elde ettiklerinde ana-evlat ilişkisini “yoz ve feodal ilişki” diye zaten suç sayacaklar. Böyle insanların evlat acısı yaşamaları mümkün mü? Onlar bu acıyı yaşamazlar, acılardan rant elde etmeyi severler ve terörü bu yüzden severler. Her operasyondan sonra verilen ölü sayısını duyunca, terör karşıtları da seviniyor, eşkıya ve destekçisi siyasetçiler de… Olan, hiçbir ideolojinin soğutamadığı yürekleri taşıyan annelere babalara oluyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Namık Açıkgöz Arşivi