Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Esbap Sukut Ettiğinde Yakin Artar!

Esbap Sukut Ettiğinde Yakin Artar!

Bundan bir müddet önce Yenibosna Aksa Camii’nin eski imamlarından Mustafa Özkan hoca aradı. ‘Dert söyletir’ misali hoca ile ortak dertler ve ümmetin içine düştüğü genel vaziyet ve hal üzerine biraz sohbet ettik. Hoca da ben de esbabın sukut ettiğini sezebiliyorduk, görebiliyorduk. Bundan dolayı beşer üstü bir müdahale ve Allah’ın yardımını gözlüyorduk. Beşeri planda umut kırıntısı kalmamıştı. Biz de ellerimizi ve durumumuzu semaya arz ettik. O zaten bütün sırlara agah ve sırlarımızı biliyor. Bize şafi cevaplardan birisini Yusuf Karadavi vasıtasıyla gönderiyor. Bizim yüreğimize su serpen bir makale kaleme almış. Başlığı şu: El yakinu billah ize inkataat el esbabu (http://www.al-sharq.com/news/details/316254#.VhJNTKtrM0U ). Sebepler ortadan kalktığında yakin artar. Burada bir ters orantı kanunu var. Yakin ile sebepler zinciri arasında bir asimetri var. Sebepler tahtında yakin azalıyor ama sebepler kesildiğinde yakin artıyor. Allah sebepleri keserek doğrudan devreye giriyor (elbette farklı boyutlarda hiç devreden çıkmış değil) ve bize kendisini hatırlatıyor. Siyasi determinizmin boş olduğunu yani beşerin kaderine imanı reddetmemizi ve kendi tayin ettiği kadere inanmamızı istiyor. Ahzap kuşatması sırasında da esbap kesilmişti. Yahudiler ve münafıklar bir ve beraber olarak arkadan vurmuşlardı. Şimdi Esat, Sisi, Hamaney, İsrail, ABD ve Putin’in yaptığı gibi. Düşman da Medine önlerine kadar gelmiş ve barikatını kurmuştu. Müslümanlar ölüm kalım kuşatması altındaydılar. Osmanlı’nın son döneminde de böyle oldu. Yiyicilerin sofraya üşüşmeleri gibi milletler de İslam ümmetinin başına üşüşmüşlerdi. Bu nedenle şimdi de Suriye meselesi yeni bir devletler oyunu olarak anılıyor. Ümmet çepeçevre kuşatıldı. Şeyh Şamil veya Abdulkadir el Cezairi misali destanlar yazılmasına ve Çanakkale geçilememesine rağmen mukadder vaki oldu. Bugün de Suriye Osmanlı’dan sonra yeni bir Ahzap kuşatmasıyla karşı karşıya.

Kimi münafıklar ve içimizde onlara kulak kabartanlar, verenler (fıküm semmaune lehüm) Suriye’de İslami kesimlerin yenildiği kara propagandasını yapıyorlar. Şirin Payzın ve benzerlerinin programlarında sıkça gördüğümüz ve dinlediğimiz gibi Suriye’deki mücahitler yenilmiş ve ılımlılar aradan çekilmiş ortalık Esat yandaşları ile Bağdadi’ye kalmış! Bunlar gündüz rüya görenler cinsinden. Esat sapasağlam ise yerini koruyorsa Putin’in orada işi ne? Esat’a taraftar olanlar sadece Suriye’de değil bütün dünyada yenilecekler. Ateş onları da kuşatacak. Belli ki Esat can çekişiyor ve siyasi ömrünü uzatmak için en son olarak Putin de devreye girmiştir. Kur’an bu gibilerinin Medine kuşatması veya Ahzap (küfrün bütün tayfları, partizanları) kuşatması sırasında da azimet kırdıklarını ve inananları yıldırmaya çalıştıklarını ortaya koyuyor. Allah’ın vaadini aldatma olarak nitelendiriyorlar. “Onlar hem yukarınızdan hem aşağı tarafınızdan üzerinize yürüdükleri zaman; gözler kaydığı, yıldığı, yürekler gırtlağa geldiği ve siz Allah hakkında türlü türlü şeyler düşündüğünüz zaman; işte orada iman sahipleri imtihandan geçirilmiş ve şiddetli bir sarsıntıya uğratılmışlardı. Ve o zaman, münafıklar ile kalplerinde hastalık (iman zayıflığı) bulunanlar: Meğer Allah ve Resûlü bize sadece kuruntu vaat etmiş! diyorlardı…”

 Esbap sukut ettiğinde Allah’ı müminleri aldatmakla itham ediyor ve suçluyorlardı. Halbuki Allah esbabın kesildiği sırada açık bir biçimde imdadını gönderiyor ve küfrün oyunlarını bozuyor ve belini kırıyordu.

***

Mustafa Özkan hoca ile dertleştiğimiz sırada henüz Numan Alusi’nin Galiyetü’l Mevaiz adlı eserini okuyordum ve tamamlayamamıştım. Alusi’nin bu mevaiz kitabında Saff Suresi dokuzuncu ayeti olan  ‘Müşrikler istemeseler de, dinini bütün dinlere üstün kılmak için Peygamberini hidayet ve hak din ile gönderen O’dur (Allah’tır)’ ayetinin yorumunu okuyunca yüreğime su serpildi. Daha doğrusu Mustafa Özkan ile aradığımız sorunun cevabı burada dürülmüştü. Ayet gönüllerimize ferah ve inşirah veriyordu. Ayette Allah’ın İslamiyeti bütün dinlerin fevkine çıkaracağı vaadi yer almaktadır. Asr-ı Saadet’te bunun ilk halkası gerçekleşmiştir. 

Yarım asrı bulmayan zaman diliminde İslam cihangir olmuştur. Elmalı Hamdi Yazır ve birçok müfessirle birlikte Ruhu’l Maani tefsirini yazan Mahmut Alusi’nin oğlu Numan Alusi de müjdenin ikinci diliminin ahir zamanda Mehdi’nin zuhur ve Hazreti İsa’nın nüzül günlerine rastlayacağını haber vermektedir. Irak’tan sonra başlayan Suriye olayları birçok beşarete göre Mehdi’nin zuhuru ve Hazreti İsa’nın nüzülünün mukaddimesidir. Bu meseleyi Gazali mütercimlerinden Abdulhamık Duran hoca ile İnegöl’deki bir Kudüs sohbetinin akabinde de müzakere etmiştik. Numan Alusi de Galiyetü’l Mevaiz adlı eserinde bunu teyit ediyor ve Hazreti İsa’nın nüzül Mehdi’nin zuhur gönlerinde İslam dışındaki bütün dinlerin söneceğini, şevketlerinin kırılacağını müjdeliyor. Buna bir müjde de ben ekleyeyim. İran ve IŞİD gibi şevketi artan ehl-i bidatın da beli kırılacak ve böylece hak hariçte olduğu gibi dahilde de ortaya çıkacaktır. Allah esbabı aradan sıyırarak, sahibi kalmayan ehli hakkın, müminlerin gerçek sahibi olduğunu ortaya koyacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Mustafa Özcan Arşivi