Halil Mert

Halil Mert

Cumhurbaşkanımızı Yalnız Ve Yolda Bırakmak…

Cumhurbaşkanımızı Yalnız Ve Yolda Bırakmak…

Ülkemiz Seçim Sürecinde çok zor günler geçirdi. 7 Haziran’daki sendelemenin sonuçlarını bir düşünün. İç piyasalarda ekonomiyi bir anda bozmaya çalışmadılar mı? Muhalefet, Sözde Muhafazakâr ve Dindar FETÖ, Laik Ulusalcılar, Kemalistler ve Solcular, Bölücü ve Dinsiz Marksist PKK ve siyasi uzanımı HDP bir araya gelmediler mi? Tüm bu iç dinamikler dış güçler ve medya unsurları ile koordineli olarak hareket etmediler mi? Aynı manşetleri atıp, aynı ifadelerle Necip Milletimize saldırmadılar mı? En önemlisi de Türkiye’ye karşı ABD, İngiltere, Almanya, Rusya ve İran Ortadoğu ve Suriye’de anlaşmadılar mı?

Düşünün..

Halkımızın kafasını bulandırmak için iftiralar, algı operasyonları, yalan haberler, yanlış ve kasıtlı seçim anketleri yapmadılar mı? Bir zamanlar “Muhtar bile olamaz.” diye aşağıladıkları Cumhurbaşkanımızı “Kaçak Saray”da oturan işgalci durumuna düşürmediler mi?

Oysa “Biz iman kardeşiyiz.” diye samimiyetle Milletimizi kucaklaştırıp, Çözüm Sürecinde Doğu Anadolu’muza yapılan yatırımlar, Kürtlere verilen insan hakları ile demokratik haklar ile adını “Kürtçü ve Bölücü”ye çıkartanların karşısında, bölge halkının, Dengir Fırat’ın ve diğerlerinin sonuna kadar Cumhurbaşkanımızın yanında olması gerekmez miydi?

“TEK BAYRAK, TEK VATAN, TEK DİL, TEK DEVLET” deyip bizi tekyürek yapmaya çalışan, Türk Dünyası ve Akraba topluluklara ve İslam Coğrafyasına hizmet götüren, Gönül Köprüleri kuran bir Cumhurbaşkanına Milliyetçiyiz diyen kesimlerin sonuna kadar sahip çıkması gerekmez miydi?

Milli Ordunun temeli olan Yerli ve Milli Teknoloji ürünü silah, mühimmat, helikopter, gemi, tank, top, uydu, uçak ve yazılımlar geliştirmek için onlarca mühendisimizin şehadetine rağmen çalışmalarını sürdürüp şimdi terörle mücadelede sonuç alan Ordumuzu gören sözde Ulusalcı, Kemalist, “Tam Bağımsız Türkiye” çığırtkanlığı yapan çevrelerin Cumhurbaşkanımızın yanında olması gerekmez miydi?

Paralelcilere hiçbir şey demiyorum. Sözde “Nam-ı celil-i Muhammedi”yi dünyaya yaymayı gaye edindiğini iddia edip, “Uzun Adam “Ümmet, Ümmet” diyor. Bu ABD’nin politikalarına karşı. Biz ABD’nin yanında yer alalım, 180 ülkede faaliyet gösteriyoruz, Türkiye’yi gözden çıkartabilir, feda edebiliriz.” diyen bir zihniyete mazeret ve sebepleri içine ihanet ve kir doldurulmuş “HİZMET” de olsa ne söylenebilir ki? Oysa Hizmet denen o aldatmaca için hükümet dâhil tüm milletimiz inanarak ve ibadet şuuru ile neler yapmadı ki!

“Kahrolsun emperyalizm vs.” diyen birilerinin emperyalizmin hedef tahtası olan Cumhurbaşkanımızın yanında yer alması gerekmez miydi?

Siyasal anlamda “İslamcıyız.” deyip de bir solculara, bir FETÖ’ye sokulup, Cumhurbaşkanımızı samimiyetsizlikle itham edip Milletimizin Milli ve İslami duygularını kendileri siyasette sırf yer tutmak için istismar edip karşıda yer alanlara da tıpkı Paralelciler gibi hiçbir şey demiyorum. Bu kesimler her şeyin en doğrusunun farkındalar. Ama ya enaniyetleri? Ya yıllardır sırtına bindileri mazlum ve dindar insanlar?... Basit ve sığ menfaat ve ihtiraslarından vazgeçemiyorlar.

 

Yukarıda ifade ettiğim çevreler bilerek ya da cehaletten emperyalizmin kıskacında davrandılar, davranmaya da devam ediyorlar.

Malum bir söz vardır. “Kartallar, yükseklerde uçar. Ama yüksekte rüzgârlar serttir ve yer tutmak da zordur.” Şimdi bizi Millet ve Devlet olarak yukarılara çıkartan, dolayısı ile mücadelenin daha da çetinleştiği şu süreçte halkımızın ve hassaten bizim daha ferasetli, dikkatli, çalışkan ve mücadeleci olmamız gerekmiyor mu?

 

Cumhurbaşkanımız, yerlidir, Anadolulu’dur, Millidir. İçimizden biridir hâsılı. Peki, neden O’nu çok sevdik? Milletimizin değerlerini benimsedi. İmanımızın, ecdadımızın, medeniyet değerlerimizin yanında oldu. İttihad-ı İslam’ı ruhunda yaşadı, tüm İslam Ülkelerine bunun gerekliliğini gösterdi. Sadece Ülkemizde değil, tüm İslam ve Türk Yurtlarında çok sevildi. Kazakistan’dan Sudan’a, Tataristan’dan, Malezya’ya, Balkanlar’dan, Afganistan’a… Gözünü kararttı, kefeniyle gezdi, geziyor. Çok ve fedakârca çalıştı. Ülkemizi bataklığından çıkarttı. Bizimle gözyaşı döktü.

 

PEKİ, CUMHURBAŞKANIMIZ BİZDEN TÜM EMEKLERİNİN, LİDERLİĞİNİN VE SEVGİSİNİN KARŞILIĞINI ALABİLDİ Mİ? BİZ O’NUN GERÇEK MANADA NE KADAR YANINDAYIZ?

 

Eğer geçmişteki gibi özellikle de yerel partililer ve yöneticiler yani, Cumhurbaşkanımızın sevgisi ile oy alan Belediye Başkanları ve çalışanları yine müteahhit görüntülü, nargile kokulu, Deli Dumrul misali, köprübaşını biz tuttuk havasında davranırlarsa, şımarık davranırlarsa, en az üç makam arabası, vs. ile görünmeye devam ederlerse acaba bu destek midir yoksa ihanet mi? İmar operasyonları yapmak, aleni çıkar ilişkilerine girmek, bunu halka aldırmadan ve küçümseyerek yapmak?...

Partinin tepe kadroları, üst düzey bürokratlar yine ulaşılamaz olursa bu samimiyet midir? Ya Liyakatsiz ve ehliyetsiz insanların sırf kaba tarafgirlikle görevlere getirilmesi ve atamalar yapılması kime zarar verir?

 

İlk günkü ruha tüm kadrolar dönmelidir. Önce gerçek manada mazlum ve masum. Sonra mütevazı ve çok çalışkan, fedakâr… Böyle davranmayan herkes Cumhurbaşkanımızı mücadelesinde yalnız bırakıyor, yolda bırakıyor.

Peki, neden Cumhurbaşkanımız yani Recep Tayyip Erdoğan’la beraber olunmalı ve neden O hedef? Sebebi çok açık. 2. Abdulhamid Han’dan bu yana elbette iyi, fedakâr, çalışkan ve mücadeleci insanlar geldi. Ancak R. Tayyip Erdoğan Liderliği ile halkın teveccühü ile ve kararlılığı ile bir devri kapattı, ülkemizde ve yeni bir devir açtı. Daha önce de yazmıştım. “DÜŞMANIN ATTIĞI OK DOSTU GÖSTERİR.” diye. Şu anda emperyalizm için sadece Türkiye engel. Ülkemiz maalesef eskiden kukla ve uşaktı. Şimdi dik.

Türkiye zayıflatılırsa, Allah korusun parçalanırsa; Rusya’nın tüm sorunları biter. Ortadoğu’da, İngiltere, ABD, İsrail, Almanya ve İran için engel kalmaz, sorun kalmaz ve tüm Medeniyet Coğrafyamızı kolayca yağmalarlar. Batı, basını ve siyasileri aracılığıyla ve sokak gösterilerinde halkıyla düşmanlarının R. Tayyip Erdoğan olduğunu net olarak ifade etmedi mi? içerideki uzantıları da aynı şekilde..

2023, 2053, 2071 yıllarını güçlü ve yerli, MİLLİ bir iktidarla görmek istiyorsak Cumhurbaşkanımızın yanında olmak ve gerçek manada yol arkadaşı olmak zorundayız. Şu anda Başbakanımız da vakarla hareket eden, vizyoner, stratejik öngörüsü yüksek bir devlet adamıdır. Bu kadronun yanında yer alınmalıdır. Samimiyetle destek olunmalıdır. Hele de aynı siyasi kadroda olanlar, bu kadrolarla anılan herkes ahlakla, imanla, dürüstlükle hareket etmelidir. Müşriklerin, Rehberimiz (SAV)’e “Muhammed-ül Emin” deyip saygı gösterdiğini ve bir gün Mekke’nin kansız ve sevgiyle fethedildiğini asla unutmayalım. %50 oya karşılık %50 almamız gereken oy ve gönül olduğunu da asla unutmayalım. Bizim bu topraklarda düşmanımız yok, ulaşmamız gereken, gerçekleri göremeyen kardeşlerimiz var. Biz, Türküz, Kürtüz, Arabız, Çerkeziz, Sünniyiz, Aleviyiz. Biz aynı milletin evlatları, bu toprağın çocuklarıyız. Biz biriz. Rabb’imiz Allah, Kitabımız Kur’an, Rehberimiz Gül Muhammed (SAV)’dir.  

Mü’minler tek bedendir. Bu şuurla herkes üzerine düşeni yaparsa kuvvet bulunur, her türlü hastalıkla ve düşmanlıkla mücadele edilir. Farklı bir davranış halkımızın, İslam Dünyası’nın ve İnsanlığın muhabbetini kazanmış bizden ve bizim olan bir Lidere, Cumhurbaşkanımıza zarar vermekten başka bir şey değildir. Özellikle de bu siyasi hareket ve kadroların sırtına binip, menfaat temin etmeye çalışan safralar atılmalıdır. Gözü aç insanlar uzaklaştırılmalı, gönlü aç insanlara ulaşılmalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halil Mert Arşivi