Cihangir İşbilir

Cihangir İşbilir

Bu Sistemle Buraya Kadar…

Bu Sistemle Buraya Kadar…

1 Kasım’da ‘milli irade’nin okkalı tokadı bile bazı kesimleri uyandırmamış olmalı ki seçimin üzerinden bir hafta bile geçmeden ‘diktatörlük’ ve ‘saray’ tartışmaları üzerinden gerilim siyasetine yeniden başladılar. Bu siyasetle başkanlık ve yeni anayasa tartışmalarını zehirlemek için bildiğimiz manipülatif yorum ve haberlerle topluma yeni korkular ve kaygılar vermeyi amaçlıyorlar. Temennilerini tahlil diye pazarlayarak 1 Kasım öncesi felaket telallığı yaptıkları yetmiyormuş gibi şimdi de “Yeni ve istikrarlı bir Türkiye’nin kuruluşuna nasıl katkı yapabilirim?” diye gayret edeceklerine, zaten son beş aylık süreçte iyice kırılganlaşan toplumsal fay hatlarına baskı yapacak ve ülke enerjisini heba ettirecek girişimlere imza atmaya hazırlanıyorlar. 

Meselenin özüne inmeden, mahiyetini öğrenmeden, tahlil etmeden ve tartışmadan Erdoğan ve Ak Parti’den ne gelirse kategorik olarak reddetme siyasetiyle hareket eden bu çevreler ABD örneğinden yola çıkarak başkanlık ve federalizmi, birbirini zorunlu olarak dayattığı gibi bir mesnetsiz iddianın ürünü olan ‘bölünme’ tehlikesiyle toplumu korkuturken, Güney Amerika uygulamalarına işaret ederek de ‘otoriterleşme’ ihtimaliyle konuyu güvenlikleştirip tartışılması bile mahzurlu bir hale sokuyorlar.  

Oysa, Almanya, Kanada, Hindistan ve Avustralya gibi parlamenter sistemle yönetilen birçok ülkede federal sistem mevcut. Yine, dünyada parlamenter rejimle yönetilen birçok ülkede ‘tek adam’ ve ‘otoriter’ yönetimlerin örneklerine rastlamak pekâlâ mümkün. 

Türkiye’nin parlamenter tarihine baktığımızda da bilhassa vesayet dönemlerinde yönetimin otoriterleşebildiğine ve ‘tek adam’ iktidarlarının işbaşına gelebildiğine defalarca şahit olduk.

Konu hakkındaki bir başka ezber de başkanlık sisteminin bilinen özelliklerinden birisi olan yasama ile yürütme arasındaki sert ayrılığın sistemin tıkanmasına sebep olacağı iddiası. Başkanla parlamentonun görüş ayrılıklarından veya farklı partilerden olacağı iddiası ile sistemin çalışmayacağının ileri sürülmesi de başkanlık sistemine itirazın bir diğer sebebi. Başkanlık sistemine indirgenerek yapılan bu yorumdaki tıkanma veya kilitlenme, bazı parlamenter sistemler için de geçerli. Ayrıca halen uygulanmakta olan başkanlık sistemlerinde kilitlenmeyi önleyici birçok mekanizmalar var. Nitekim Türkiye’de hükümetin uzun süreler kurulamadığı ve cumhurbaşkanının uzun oylamalarla seçilemediği dönemler hâlâ hafızalarda... 

Daha çok Latin Amerika örneklerinden yola çıkılarak yapılan başkanlık sisteminin tehlikelerine işaret eden tahliller özellikle Soğuk Savaş’ın sonlarına doğru bu sistemle yönetilen ülkelerin yaşadığı problemler üzerine üretilen literatüre dayanıyor. Bugüne gelindiğinde ise Brezilya, Arjantin, Meksika ve Güney Kore gibi yükselen güçlerin Başkanlık sistemiyle yönetildiği görülüyor. Dolayısıyla başkanlık modelinin otoriterlik ve bölünmeye sebep olduğu yahut demokratik kazanımları zayıflattığı ve sistemin tıkanmasına sebep olduğu türü eleştiriler gerçeklikten uzak, kasıtlı, indirgemeci yaklaşımların ürünü olduğu çok açık. 

Türkiye’deki mevcut sistem, ne pür parlamenter sistem ne de sağlıklı bir başkanlık yönetimi; anayasal olarak parlamenter gibi görünen ama fiilen yarı başkanlık olan hibrid bir rejimle yönetiliyoruz şu an. 

Darbe dönemlerinde hazırlanan anayasalar ve kurulan kurumlarla ‘matruşka vesayetleri’ diyebileceğimiz türlü türlü vesayet mekanizmaları üreten bu sistemin Türkiye’nin önünü kesen, ayakbağı olan ve enerjisini tüketen bir sistem olduğunu her akıl ve insaf sahibi görüyor, biliyor. 

Geçmişten kalma korkuları, düşünceleri bir kenara bırakıp, taklitçilikten kurtulup kendimize has, demokratik kazanımları tehlikeye atmayacak ve vesayetçi anlayışa meydan vermeyecek bir modeli hep birlikte tesis edip Türkiye’nin geleceğe daha emin adımlarla yürümesini temin edebiliriz. 

Ama önce sağlıklı bir istişare zemininde bu konuları olgunlukla konuşabilmeyi, gerilim ve çatışma dilinden mutabakat ve müzakere diline geçmeyi öğrenmemiz gerekiyor.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Cihangir İşbilir Arşivi