M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Olanlar, Olması Gerekenler

Olanlar, Olması Gerekenler

HEP olanlardan, olup bitenlerden bahs edip duruyoruz.

Olması gerekenleri düşünmüyor ve gündeme getirmiyoruz. Türkiye’mizin şu anda siyasî, sosyal, kültürel bir manzarası var. Bu bir realitedir. Pek kaliteli, pek derin, pek ciddî olmayan şekilde bunu tartışıp duruyoruz.

Türkiye nasıl olmalı?.. Türkiye’de neler olup bitmeli?.. Bu konu bize yabancı.

Türkiye ile Norveç’i, Japonya’yı, Güney Kore’yi niçin mukayese etmiyoruz. O ülkelerde olan birtakım düzgün işler bizde niçin yok?

Müslüman çoğunluk için söylüyorum:

Ülkemizde belki de yüz bine yakın cami bulunmaktadır. Ezan okunuyor, vakit namazı kılınıyor, cuma ve bayram namazları… 

Genellikle vakit namazlarında cemaat az. Cuma namazlarında cemaat var ama o esnada sokaklar, caddeler, meydanlar da ibadete gelmemiş halkla dolu.

Camilerimiz nasıl olmalı?.. Namaz dışında, camilerde hangi hayır ve İslamî eğitim faaliyetleri yapılmalıdır? Bunları müzakere etmiyoruz, çare ve çözümler araştırıp hayata geçirmiyoruz?

Aklımız fikrimiz siyasî konularda… Siyasetimiz temiz bir siyaset midir, kirli mi?.. Siyaseti temizlemek için neler yapılmalıdır? Bugünkü siyasî tartışmalar ciddî midir, kaliteli midir, faydalı mıdır, yapıcı mıdır?..

İktidarın hatâları var mıdır? Nelerdir?

Muhalefet iflas mı etmiştir? Ettiyse niçin iflas etmiş, bugünkü hale düşmüştür?

Her yer okul dolu. Bir milyon öğretmen var. On milyondan fazla çocuk okula gidiyor? Eğitimimiz nasıldır? Sistem olarak doğru iyi etkili faydalı bir eğitim midir?

Soruyorum: Biz eğitime, çocukların ve genç nesillerin yetişmesine siyaset, futbol ve magazin dedikodularına verdiğimiz kadar önem veriyor muyuz?

Tarımımızın bugünkü durumu hiç parlak değil. Artık ekmeklik buğdayımızın büyük bir kısmını dışarıdan satın almak zorundayız. Tarımı, hayvancılığı düzeltmek, iyileştirmek için neler yapılmalıdır? Bu konu niçin medyanın temel gündem maddelerinden değil?

Dindarların mutlaka sorması, onlara sorulması gereken soru: Siyasal İslam yükselirken, gerçek dindarlık geriliyor, bunun sonu ne olur?

Nüfusun yarısı kadınlar… Onların durumu nasıldır? Kadın konusunda neler yapılmalıdır?

Bazı büyük gazeteler ve tv’ler aşırı müstehcen yayın yapıyor. Dindar geçinen Müslümanlar bu konuda gereken tepkiyi göstermiyor. Bu konuda neler yapmamız gerekir?

Bazı sözde dindarlarımız farzları bırakmışlar, nafile umre peşinde koşuyorlar. Birileri umreyi ihlasla, tevazu ile, dinî hassasiyet ile yapılan bir ibadet olmaktan çıkartmış, turistik bir faaliyet, bir tatil haline getirmiş. Diyanet bu işten büyük paralar kazanıyor. Umre konusunda Kur’an’a, Sünnete, Şeriata, İslam ahlakına, bilgeliğe uymayan hallerimiz var mıdır? Bunları nasıl düzelteceğiz?

Gerçek nüfusu otuz milyonu geçmiş olan şu İstanbul’un hali malum.  Şehri düzeltmek, normalleştirmek için neler yapılmalıdır?

Günde dört beş milyon ekmeğin çöpe atılması rezaleti, faciası, hıyaneti devam ediyor. Allah’ın aziz nimeti olan ekmeğe bunu yapan bir toplum çarpılmaz mı? Ekmek konusunda ne yapmalıyız?

Velhasıl, olanların, olup bitenlerin bir kısmını görüyor ve onları şöyle böyle tartışıyoruz ama olması gerekenler konusunda pek zayıfız.

Geleceğe dair ciddî, ipe sapa gelir projelerimiz yok.

Topyekûn bir ıslah planımız, programımız, projemiz yok.

Hayata uygulanma kabiliyeti olan çarelerimiz çözümlerimiz yok.

Zaman üç bölümden ibarettir: Dün, bugün, yarın… Dünü bilmeyenler, bugünü anlayamaz, bugünü anlayamayanların yarını olmaz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi