Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Rusya ateşle oynayınca...

Rusya ateşle oynayınca...

Evet, gelinen nokta, tamamen, Rusya’nın Suriye’de ateşle oynamasının sonucudur. Ve son olay, Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan belliydi özdeyişinin gerçekleşmesidir. 

Rusya’nın Suriye’deki varlığı her bakımdan Türkiye’nin politikaları ile çelişiyordu.

Nasıl, bakalım:

Bir kere Rusya Suriye’ye DAİŞ’le mücadele için gelmedi, bu çok açık.

DAİŞ’le mücadele etrafında oluşan koalisyonu fırsat bilerek Suriye’de varlığını koruma hesabıyla geldi, onun için de, DAİŞ’ten daha çok, Esed’e karşı mücadele eden grupları vurmaya yöneldi.

Esed’le birlikte hareket etti çünkü Esed’in var olduğu bir Suriye Rusya’nın oradaki varlığının garantisi idi.

“Terörle mücadele” adı altında DAİŞ’e karşı konuşlanıyor gözüktü, çünkü böylece yine DAEŞ’e karşı savaşan Batı dünyası ile karşı karşıya gelmemiş olmaktaydı.

Ama Batı dünyası da, yakında Obama’nın ifade ettiği gibi “DAİŞ’ten daha çok muhalif grupları vurduğu”nun farkındaydı. Ancak Obama bunu, o kadar naif bir üslupta dile getirdi ki Putin gibi birisinin bunu duymazdan gelmesi işten bile değildi.

Türkiye ise Suriye ile sınırda bulunuyordu ve Suriye’deki her gelişme Türkiye’nin güvenliğini birebir ilgilendiriyordu.

Rusya’nın Esed arkasında saf tutması ile göçe zorlanan her Suriyelinin ilk durağı Türkiye idi. Türkiye’deki 2.5 milyon Suriyeli, Rus - İran - Esed -Hizbullah sürgünü ile bu topraklara gelmişti.

Ama sorun sadece bu kadar mülteciye ev sahipliği yapmak zorunda kalmak değildi.

Rusya, işte Türkiye’yi en çok rahatsız edecek bir müdahaleyi yapıyor, Türkiye’nin o konuda ne kadar duyarlı olduğunu bile bile, Esed’e ikram babında, Bayır Bucak Türkmenlerinin üzerine bomba yağdırıyordu.

Orada DAİŞ militanı olmadığını bilmiyor olamazdı Rusya.

Orada Türkmenlerin bulunduğunu, Türkiye’nin de onların varlığı üzerinde titizlendiğini bilmiyor olamazdı Rusya.

Peki ne işi vardı Rus bombardıman uçağının Türkmen bölgesinin üzerinde?

Üstelik orayı bombalamak için Türkiye sınırlarını ihlal etmek gerekiyor ve Türkiye’nin daha önceki uyarılarla sınır ihlalleri konusunda ne kadar duyarlı olduğunu da biliyor Rusya. O zaman neden, 5 dakika içerisinde 10 kere uyarılmış olmasına rağmen ihlale devam ediliyor? Bunun izahı yok.

Türkiye - Rusya ilişkileri önemli evet, Rusya ile çatışma Türkiye’nin isteyeceği bir şey değil evet, ama Türkiye’nin hassasiyetlerini Rusya’nın gözetmesi diye de bir zaruret var.

Ne yani, Türkiye Rusya’nın diyelim PYD ile aşıkdaşlık yapmasına göz mü yummalı?

Türkiye bu konuda Amerika’nın tavrına da göz yummuyor ki.

Türkiye bu konuda Amerika’ya da “Türkiye’nin PKK ile savaşını biliyorsunuz, PKK’nın PYD ile iç içe olduğunu biliyorsunuz, o halde neden Türkiye’nin çok hassas olduğu bu konuda PYD’ye tonlarca silah vermekte ısrar ediyorsunuz?” diye soruyor.

Bu sorunun hemen arkasında “Bu, dostlukla, müttefiklikle nasıl bağdaşır?” sorusu da var. Aynı sorgulama Rusya’ya karşı da yapılıyor kaçınılmaz olarak.

Rusya ile ilişkiler gerildi haliyle.

Putin “Arkadan bıçaklandık, bunun sonuçları olur” gibi tehdit içerikli tepkiler verdi.

Bizde de birileri “Yandık, bittik, eyvah, Putin’in hışmına uğrayacağız, ya gazı keserlerse...” gibi refleksler sergilediler.

O kadar da değil, diyelim biz.

Bağımlılıklar karşılıklı nitelikte. Nitekim Kremlin, “Uçak seferleri iptal edilmeyecek. Doğalgaz sevkiyatı devam edecek. Askeri yanıt düşünülmüyor” açıklamalarını yaptı bile.

Türkiye, Suriye’de böyle bir kararlılığı sergilemek durumundaydı. Son olay, uçağın düşürülmesinden ziyade Türkiye’nin Bayır Bucak Türkmenleri konusundaki hassasiyetini ortaya koyması bakımından önem arz etmiştir.

Türkiye’de böyle bir hassasiyetin PYD konusunda da mevcut olduğunu, “dost, müttefik” Amerika da dikkate almalı derim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Ahmet Taşgetiren Arşivi