Kerime Yıldız

Kerime Yıldız

Dik Durmak da Bedel Ödemek de Cesâret İster

Dik Durmak da Bedel Ödemek de Cesâret İster

Çok sevip saydığım bir târihçiden aldığım dersi, sizinle paylaşayım. Söylem ve eylemi tutarsız olan birinden bahsediyorduk. Bu tutarsızlığı bir türlü anlayamadığımı söyleyince şöyle dedi:

“Kerime Hanım! Herkesi, fikirli insan sanmayın. Bazı insanlar, tüccardır. Yaptıkları her şey, kâr-zarar hesabı üzerinedir. Ama vatan millet sözleriyle pek güzel süslerler. Açıp baksanız kafalarının içi boştur. İyi pazarlamacıdırlar o kadar. Şimdi siz, ‘Fikirlerinde samimi olsa filanca şeyi yapmamalı.’ diyorsunuz ya onu yapmasında da bir çıkarı var. Bu kadar işte.”

Biliyorsunuz, yaklaşık bir senedir, Vahdet gazetesinde yazıyorum. On gün sonra, bir sene dolacak.  Vahdet, birkaç gün evvel, el değiştirdi. Yener Bey, yeni bir Fâtiha ile yola devam edeceğini açıkladı. Bu devirle ilgili birkaç söz söylemek istiyorum.

Yukarıda bahsettiğim, hayâtı kâr-zarar üzerine kurulu insanlar var ya bu yazdıklarım onların anlayabileceği bir şey değil. Onlar, keyifleri yerindeyse her şey yolunda sanıyorlar. Özeleştiri yapma kabiliyetleri yok ama çamur atma kabiliyetleri çok.

Vahdet’de yazmaya başladığımda, bu tip çevrelerce îkâz edildim. “Aman yaklaşma. Arkalarında CIA var. Şu var, bu var…” dediler. Bunu, isim adres söylemeden gazete yönetimi ile paylaştığımda, nokta atışıyla, “Filancaların uydurması .“ dediler. Nereden bildiklerini sorunca, “Akşama kadar, falancalarla oturup dedikodu üretiyorlar. Biz, bunları aştık. Biz, kendimizi bildikten sonrasını umursamıyoruz. Onların vazifesi, fitne yapmak. Yapacak bir şeyimiz yok.” cevâbını aldım. Aynı yorumu başka yerlerden de duydum.

Evet, tek derdi uçağa binmek olanlar, üretiyor; diğerleri de geçmişlerindeki cemaat yakınlıklarını kamufle etmek için bu dedikoduları havada kapıp saldırıyorlardı. Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ’ın bile yazarlık yaptığı Vahdet’e, “kripto paralel” diyebildiler.

Gazete yönetimi umursamasa da atılan çamurun izi kalıyor. Yener Dönmez ma’kûl sebeplerle gazeteyi devretti. Aynı şer cephesi, tezvirata başladı. FETÖ projesi çökmüşmüş. Bu satış bile kamuflajmış. Ne diyebiliriz ki? Leyleğin ömrü, lak lakla geçer.

Bunları konuşup yazmak bile abesle iştigal. Fakat, her yalanın müşterisi var maalesef. Ayıp, günâh, ölüm kimin umûrunda?

“Yener Bey, iyi bir patrondu.” diyemem. Çünkü Yener Bey, bize patronluk yapmadı. Patronun p’sini hissetmedim. Üzülmedim; incinmedim. Bizim için yazar arkadaşlardan biriydi. Demokrat ve nâzik bir yapısı vardı. Yazılarımıza karışmadı. Dik durdu. Omurgalı durdu. Omurgalı durmak da bunun için bedel ödemek de cesâret ister. Korkakların da tüccarların da anlayabileceği bir şey değildir.

Helâlleşmenin, mazlûmlar için dayanılmaz hafifliği; zâlimler içinse dayanılmaz ağırlığı olduğuna inanırım. Her iki taraf olarak, bu mânâda müsterihiz çok şükür. 

Yener Dönmez, Fâtih Akkaya ve İlhan Coşkun!

Sizinle çalışmak güzel bir tecrübeydi. Hakkınızı helâl ediniz. Bizden yana helâl olsun. Yeni projenizde başarılar diliyorum. Allah, yâr ve yardımcınız olsun.

Aziz Okuyucu!

Yazmaya devam ediyoruz inşallah.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Kerime Yıldız Arşivi