Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Robotlaşan insanlar

Robotlaşan insanlar

Zor bir maratondan geçtikten sonra, istediğiniz bölümü tutturmuş ve üniversiteye başlamışsınızdır. Hayallerinizin seyri değişmiştir, mezun olup istediğiniz bir kurumda işe başlamayı düşünürsünüz.

Yıllar bir yaz yağmuru gibi geçip gider. Okulunuzu bitirir ve işe başlarsınız. Fakat hayat sizin hayallerinizde canlandırdığınız gibi değildir. İş yaşamınızın çerçevesi çizilmiştir, belli rutinleri vardır. Sabah sekizde işe başlayacaksınız, akşam beşte çıkacaksınızdır. Vaktinizin neredeyse tamamını elinize tutuşturulan evraklarla geçirirsiniz. Onca yıllık edindiğim bilgi ve birikimleri, aldığım eğitimi bu evrakları bir düzene koyabilmek için mi edinmiştim diye sorarsınız ve bu sorunun cevabını hiçbir zaman alamazsınız.

Ya da bir okulda eğitimcisinizdir. Yapmanız gereken şeyler bellidir. Sabah gelip derse gireceksiniz, müfredatta belirlenen konuları öğrencilere aktarıp belirlenen vakitte evinize gideceksinizdir. Ömrünüz, sınırları çizilmiş konuları öğrencilere anlatmakla geçer. Kendinizi kurulmuş bir saat gibi hissedersiniz. Her şey belli bir vakte sığdırılmıştır. Dersinizi anlatır ve çıkarsınız sınıftan. Öğrenci ile hiçbir iletişiminiz yoktur. Elektronik bir araç gibisinizdir. Neye kurgulanmışsanız ancak onu yapabilmektesinizdir.

Ya da bir kurumda müdürsünüzdür. Size verilen işin sınırları çizilmiştir. Kurumunuzdaki elamanları işe teşvik edecek ve onların motivasyonlarını yükseltmeye çalışacaksınızdır. Kurumun düzenini sağlayacak, bir sorun varsa müdahale edeceksinizdir. Kurumda çalışan Ayşe hanımı, kapıcı Ahmet beyi, elamanlardan Erdem ve Hakan’ı hiç tanımayacaksınız. Onlar sizin için cansız birer nesne konumunda olacaklar. Nasıl yaşadıklarını hangi ortamlardan geldiklerini ve hangi zorluklardan geçtiklerini hiç bilmeyeceksiniz. Size elemanlarla muhatap olmayın denecek ve siz de buna aynen uyacaksınız.

Bir hanım, hastanede yatmakta olan eşini ziyaret için izin isteyecek. Fakat bu durum sizde büyük rahatsızlık uyandıracak. Neden geldin der gibi yüzüne bakıp kadını azarlayacaksınız. Size göre çalışan kişinin hiçbir mazereti olmamalı, robot gibi gelip gitmeli ve verilen işi en iyi şekilde yapmalı. İzin istememeli, hastalığından, yoksulluğundan bahsetmemeli. Çalışan, çalışan gibi olmalı neye kurgulandıysa onu yapmalı.

Bütün hayatınızı cansız bir nesne gibi geçirecek ve insanların da öyle olmalarını bekleyeceksiniz. Duygularınızdan arınacak ve artık hissedemez hale geleceksiniz. Ölüm, yoksulluk ve acıya karşı duyarsızlaşacaksınız. Yolda baygın vaziyette yatan adamın üzerinden basıp geçecek, acılı bir babayı gülerek dinleyecek, yoksulluktan bahseden adama hakaretler savuracaksınız. Çünkü size göre çalışan insan canlılık emaresi taşımamalı, birer robot gibi yaşamalı ve ölmelidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi