Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Sahtekâr

Sahtekâr

BAĞIMSIZ ve tarafsız gazeteci arkadaşımız CHP Kurultayı’ndan notlar paylaşıyor... “Muhteşem” demeyi ihmal etmiyor tabii... 

Sonra da muhteşem CHP Kurultayı’ndan kareler (fotoğraflar) aktarıyor.

Bu karelerden biri benim de dikkatimi çekmişti...

Dün ve önceki gün gazetelerde görmüştüm, hatta gülüp geçmiştim ama bağımsız gazeteci arkadaşımız gözümüze sokunca, yazmak farz oldu.

Muhteşem CHP Kurultayından aktarılan ilgili karede bir pankart resmediliyordu. (Esasında “bez afiş” ama refikimiz pankart demeyi tercih ettiği için, onu kırmıyoruz, biz de “pankart” diyoruz.)

Pankart CHP Bağcılar Gençlik Örgütü tarafından hazırlanmış...

Üzerinde “Aşiti, Peace, Barış” yazıyor.

Hemen altında Türkçe temenni cümlesi: “Bu sese kulak ver, barışa ses ver...”

Pankart (yani bez afiş) refikimizi heyecanlandırmış...

Muhteşem CHP kurultayının “en muhteşem tablosu”nun bu olduğunu söylüyor.

Niye?

Çünkü ilk kez “üç dilde barış çağrısı” yapılmış.

Bu da CHP’ye nasip olmuş.

İlk kez mi oluyor böyle bir şey, bilmiyorum...

Benim bildiğim şu: Yaşanan yahut gerçekleşen birçok “ilk”, CHP engeline takıldı. Bugüne kadar hep böyle oldu. Dolayısıyla, muhteşem CHP kurultayından notlar aktaran sahtekâr refikime şunları söylemek isterim:

Üç dilde barış yapmakla övüneceğinize, “Anadilde savunma hakkı ilgili komisyonda görüşülürken CHP niçin rezalet çıkardı?” sorusunun peşine düşmelisiniz.

Muhteşem CHP kurultayınız sadece “çakma barış çağrılarına” sahne olmadı...

Muhteşem küfürler de ettiniz. 

Halkın oylarıyla seçilmiş Cumhurbaşkanına (üstelik ilk meşru Cumhurbaşkanıdır) “diktatör bozuntusu” dediniz.

Daha önce de kulağınıza kar suyu kaçırmıştım ama oralı olmadınız.

Bu diktatör, sizin steril hükümetlerinizin darağacına yolladığı muhaliflere “iade-i itibar” yaptı.

Siz Dersim’i yerle bir ettiniz, taş üstünde taş bırakmadınız...

Bu diktatör çıktı “devlet adına” özür diledi.

Siz Nazım’ın burnundan getirdiniz, peşine polis taktınız, Donanma’da isyan icat edip 36 yıl ağır hapis cezasına çarptırdınız.

Bu diktatör, Nazım’ın vatandaşlığını iade etti.

Siz film yasakladınız.

Bu diktatör saçma sapan yasaklarınızı ortadan kaldırdı.

Siz “Kürt Raporu” yayınlamakla övündünüz, bir süre sonra övündüğünüz raporu inkâr ettiniz ve “Kendiliğinden hazırlanıp Deniz Baykal’ın masasına bırakılmış bir rapordur, bizim haberimiz yok” dediniz.

Bu diktatör “Kürt Raporu”nda öngörülen iyileştirmeleri gerçekleştirdi. Hatta daha fazlasını yaptı.

Siz “ana dilde savunma hakkının yasalaşmasın” diye komisyonda rezalet çıkardınız.

Bu diktatör anadil yasağı ayıbınıza son verdi.

Sizin parti büyükleriniz, “Türk bu ülkenin yegâne efendisi ve sahibidir. Saf Türk soyundan olmayanların bu memlekette bir tek hakları vardır. Türklere hizmetçi olma hakkı, köle olma hakkı. Dost, düşman ve hatta dağlar bu hakikati böyle bilsin” diyordu.

Bu diktatör Kürt’üyle, Türk’üyle, Laz’ıyla, Çerkez’iyle herkesin eşit ve kardeş olduğu bir vasatı egemen kıldı.

Sizin asla diktatörlük yapmamış iki numaralı genel başkanınız İsmet Paşa, “Türk çoğunluğunun yanında diğer unsurların hiçbir etkisi yoktur. Her ne pahasına olursa olsun, ülkemizde yaşayanları Türkleştirecek, Türklere ve Türkçülüğe karşı çıkanları yok edeceğiz. Vatana hizmet etmek isteyenler her şeyden önce Türk ve Türkçü olmalarını istiyoruz” diyordu.

Bu diktatör inkâr ve asimilasyon politikalarınıza son verdi.

Hâlâ çıkıp konuşuyorsunuz. Konuşabiliyorsunuz.

Sahtekârsınız!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Ahmet Kekeç Arşivi