Halil Mert

Halil Mert

GÜNEŞ NE ZAMAN DOĞACAK YA DA SON MEKTUP…

GÜNEŞ NE ZAMAN DOĞACAK YA DA SON MEKTUP…

1977 yılı…

Ülkemde gençler hep vatansever.. Solcular, sağcılar.. Hepsi. Ama birbirine düşmanlar ve öldürüyorlar birbirlerini.

Bir film çekiliyor. “GÜNEŞ NE ZAMAN DOĞACAK” diye. O günün şartlarını düşünün. Aydın olmak, düşünmek son zamanlara kadar solcu olmakla özdeşti. Sağda bir iki yiğit öncü ve düşünür vardı.

Filmde emperyalizmi işlemişler. Gençliğin bunalımlarını işlemişler. Dış Türkler’in yaşadığı zorlukları ve Anayurt’a yani Türkiye’ye duydukları derin sevgiyi işlemişler. Komünizmin de kapitalizmin de Maddeci olduğunu, “Komşusu açken tok yatamayacak, haramdan kaçacakların, israf etmeyeceklerin, insanın insanı sömürmesine izin vermeyecek yufka yürekli ve adil insanların kuracağı, Rehberinin Gülümüz (SAV)’in olduğu bir düzeni ima etmişler. Çocuktuk o zamanlar. Film gösterime girince olaylar çıkmıştı.

O dönemin Muhafazakârları, Milliyetçileri ve İslamcıları keşke daha çok film vb. çekselerdi.

Şu an 1977’den çok farklı değil aslında. Hatta daha da kötü. Bölücü terör ve radikal sol maya tutmuş. Çevre coğrafyamızda sözde İslamcı IŞİD, El-Kaide vb. örgütler ve İslam halkların içinden çıkan PYD, PKK, DHKPC gibi diğer terör gurupları sadece Müslümanları öldürüyorlar. Cemaat örgütlenmeleri İttihad-ı İslam emrini kaile bile almıyor. Tevhid kelimesi anlamını birçok cemaat için yitirmiş. Herkes cemaati veya tarikatı için dua ediyor. Daha da kötüsü birbirleri ile dost değiller. Bunların büyük çoğunluğu da Nakşibendiye’nin Halidiye koludur. Ayrıca Paralel yapı malum.

Bunca Müslüman kanı, gözyaşı, denizlerde ölen mülteci Müslüman çocuklar, fahişe olarak pazarlanan Müslüman kadınlar, çöplerden ekmek toplayan yetimler, bombalanan İslam beldeleri, her gün gelen şehid cenazeleri… Kimsenin umurunda değil adeta..

Son dönemde Çanakkale ile ilgili çok güzel filmler çekildi. Tabii 1. Dünya Savaşı devam ediyor. O dönemle ilgili çok film çekilmeli aslında. “120” diye bir film çekildi birkaç yıl önce. Van’da Ermeni ayaklanmasından korkulduğu için Erzurum’a kaydırılan tümenin cephanesini 120 ortaöğretim talebesi götürüyor. Dönüşte çok azı sağ dönüyor Van’a. Tv. Kanallarında gösterilmedi. Ama sahiplerinin müspet olduğunu düşündüğümüz bir sürü kanal var. Neden göstermezler? Bu konular hep M. Kemal karşıtlığı ve yandaşlığı çevresinde işlenir. Koca bir milleti ve fedakârlıklarını neden kimse görmez? Neden bu yiğit insanların yedi düvelde kalan kanı, canı, teri, umutları işlenmez?

Deli Halid Paşa, Medine Müdafi Fahreddin Paşa, Kut-ul Amare, Yemen, Balkan, Mısır, Kafkasya, Trablus, Şark Cepheleri de neden işlenmez?

“SON MEKTUP” diye bir film daha gösterildi. Harika sahnelerle dolu. Hele bir sahnesi var. Birlik Komutanlarının askerlerine hitap ettikleri.

“Bu gün burası İstanbul.. Bakü, Mekke, Urfa, Halep, Trablus… diyen, hepimiz, Hamza’yız, Selahaddin, Alparslan, Ulubatlı Hasan’ız.” diyen…. Keşke Selahaddin’i, Alparslan’ı Ulubatlı’yı hiç unutmasaydık! Hatırlamak zorunda kaldığımızda geç kalıyoruz.

NESLİN ÇOĞU KAYIP. KAYIP OLMADIKLARINI ZANNETTİKLERİMİZİN DE ÇOĞU KAYIP. NAMAZ KILAN, İMANLI OLDUĞUNA İNANDIĞIMIZ GENÇLİĞİN ÇOĞU FERASET VE CESARETİNİ KAYBETMİŞ. TÜRKİYE’MİZİ BİR İSLAM BELDESİ OLARAK KABUL ETMİYOR, ETSE DE FEDAKÂRLIK YAPACAK ŞUUR YOK. FEDAKÂRLIK YAPANLARIN BİR KISMINDA İMAN ZAAFİYETİ VAR. VATANSEVERLİK VE MİLLİYETÇİLİKLE İŞİ YÜKLENMEYE ÇALIŞIYORLAR. BU GENÇLERİN DIŞINDAKİLER ZATEN HEPTEN KAYIP.

TRT güzel diziler ve belgeseller yapıyor. Özel kanallardan da aynı hassasiyeti bekliyoruz. Cılkı çıkmış konuların işlendiği, aile kavramının ve ahlak değerlerinin ayaklar altına alındığı, tarihi film diye ecdad saraylarının Avrupa kerhanelerine ve entrika şatolarına çevrildiği filmlere kim “-DUR!” diyecek?

Bu gün Kürt kökenli gençliğimizin %90’a yakını HDP’yi destekliyor, PKK’ya sempati besliyor. İslamcı geçinen Kürtler’in bir kısmında gizli ırkçılık var. Bu bela maalesef İslamcı bir kısım Türk ve Arap’ta da mevcut.

Geleceği yeniden tanzim ederken geçmişten ders alınmalıdır. Türk Milleti, mazisi insanlık ve İman dersleri ile dolu bir millettir. Kürtler imanına ve ehl-i sünnete bağlı bir toplumdur. Araplar, Türklere devrettikleri fetih sancağını terk etmemiş, Türkler’in öncülüğünde fedakârca mücadele etmişlerdir. Bu gün herkes ne isteyeceğine karar verirken mazinin acı tatlı yaşanmışlıklarından, fedakârlıklarından, duruş ve mücadelelerinden ders almalıdır.

Küresel ve tarihsel emperyalizm Batının yağma ve barbarlık tarihinin kendisidir. Ekseni de Hıristiyan medeniyeti üzerinedir. İlk Haçlı Seferlerini ve Batı’nın doğuyu ve İslam Âlemini yağmalamasını Papalar planlamış, orduları papalar yönlendirmiştir. Esasında durumda bir değişiklik yoktur. Şu anda da Batı aynı şeyleri yapmaktadır. Tek farkla. Artık medya, iletişim imkânları ve toplum ajanları ile Asya’lı, Afrika’lı halkları ve Müslümanları dönüştürmektedir. İçimizde farklı ad ve görüntülerde maşaları ve kuklaları vardır.  Bunlar Allah Rızası ve İslam Davası diyerek Batılı güç odaklarının planlarını uygulamakta, İslam Dünyasını dönüştürmektedirler.

Bu gün Güneydoğu Anadolu’muzda terörle mücadele devam etmektedir. Asker ve polislerimiz kahramanca mücadele etmektedirler. Tıpkı Çanakkale gibi. Bölgede mücadele eden asker ve polislerimizin mücadele ruhu, azmi, imanı ve vatanseverliği tüm yurdumuzda tarihimizle birleştirilerek anlatılmalı ve yaygınlaştırılmalıdır. Hedef kitle de sadece Türkiye sınırları içindekiler değil, yakından uzağa doğru, tüm Türkler, Kürtler, Araplar, Osmanlı’nın ve Selçuklu’nun sınırları içindeki bölgeler, Balkanlar, Kafkasya, Ortadoğu, Kuzey Afrika’nın tüm halkları ve İslam Âlemi olmalıdır.

Devlet icracıdır. Ancak vatandaş mesuliyeti de vardır. Özellikle de değerlerimize dönüş çok önemlidir. Buna sivil teşekküller ve işadamları ile kamu kuruluşları her seviyede katkı sağlamalıdır. Operasyon bölgesinde görev yapan asker ve polisimizin Milli duygularından ve orada yaşadıklarından kaynaklanan davranışları hoş görülmelidir. Özünde iman ve İslam vardır. Yeni çekilecek filmlerde, her türlü bölücülüğün, paralel yapıların ki bu yapıların ilkleri masoniktir, ihanetleri işlenmeli, kahramanlarımızın hayatları, bölgedeki mücadelelerle ilgili de filmler yapılmalıdır. 12 Eylül Öncesi yazılan İslami ve Milli marşlar gibi, yeni marşlar yazılmalı ve söylenmelidir.

Sosyal medya yönlendirilebilmelidir. Milli birliğimizi savunan çevreler sosyal medyayı daha etkin kullanabilmelidir.

Mücadele ve azimli gayretler için her bir ferdimizin görev ve sorumlulukları vardır. Her birimiz “Kim var?” sorusunu beklemeden “Ben varım..” diyebilmelidir.

 

“Utansın Şiiri

 

Tohum saç, bitmezse toprak utansın!

Hedefe varmayan mızrak utansın!

 

Hey gidi küheylan, koşmana bak sen!

Çatlarsan, doğuran kısrak utansın!

 

Eski çınar şimdi noel ağacı;

Dallarda iğreti yaprak utansın!

 

Ustada kalırsa bu öksüz yapı,

Onu sürdürmeyen çırak utansın!

 

Ölümden ilerde varış dediğin,

Geride ne varsa bırak utansın!

 

Ey binbir tanede solmayan tek renk;

Bayraklaşamıyorsan bayrak utansın!

Necip Fazıl.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halil Mert Arşivi