Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

ABD’nin PYD hesabı ve kuşkular

ABD’nin PYD hesabı ve kuşkular

ABD başkan yardımcısı Biden’la 2 saati Başbakan Davutoğlu ile 2.5 saati Cumhurbaşkanı Erdoğan ile olmak üzere tam 4.5 saatlik bir müzakerede ortaya bütün stratejik ittifak ve dostluk söylemlerine rağmen ciddi vizyon farklılığının ortaya çıktığı gözleniyor. 

Problemli birçok konu başlığı olduğu anlaşılıyor ama özellikle PYD konusundaki farklılık, Amerika’nın bölge politikalarından kuşku duyulması için yeterli sebep diye düşünüyorum ben.

Normalde, PKK’yı terör örgütü olarak niteleyen ve bölgede Türkiye’nin ne kadar önemli bir ülke olduğunu bilen bir Amerika’nın PYD konusunda Türkiye ile böylesine farklılaşmasını izah etmek kolay görünmüyor. Acaba Cumhurbaşkanı ve Başbakan, Biden’la görüşmeleri sonunda bu farklılaşmayı nasıl okudular? Neyi amaçlıyor Amerika PYD’yi bir aktör olarak Suriye’de devrede tutmak suretiyle? Bu, sadece DAİŞ’le mücadelenin “kara gücü” olması boyutuyla mı ele alınıyor yoksa, Suriye’nin yarınki yapılanmasında Türkiye’nin güney sınırında enerji yollarında bir partner boyutuyla mı? Acaba Kandil’e “Bölgede konjonktür değişti, bize yollar açıldı” ümidi veren ve çözüm sürecini torpilleten etkenlerle ABD’nin PYD korumasının bir ilişkisi var mı?

Eminim bizim liderlerimizin de içinde bu kuşkular mevcuttur. Acaba cevabı ne?

Koç’larla ilgili bir - iki husus

Mustafa Koç’un ölümünün ve cenazesinin sosyal bir olay niteliği kazandığı açık. Acaba Koç Ailesi bile, ortaya çıkan farklılığı fark etmiş midir? Acaba böyle bir atmosferi bekliyorlar mıydı?

Aslında Mustafa Koç’un gezi olaylarındaki profili oldukça tartışılan bir profildi. Koç Ailesi’nin bugüne kadarki gelişi ile Türkiye toplumu ile manevi bir irtibat kurduğu da söylenemez. Baba Vehbi Koç’un evet, günde birkaç vakit namaz kıldığına dair bilgiler vardı ama onlar da yoğun bir dini alakayı gösteren olgular değildi.

Geçenlerde Ali Koç’un kapitalizmin vahşi boyutuna ilişkin eleştirileri, Koç Ailesi adına bir farklılık oluşturuyordu.

Bunları, aileyi eleştirmek için yazıyor değilim. Ama ürünleri ile Türkiye’de hemen her ailede karşılığı olan Koç’lar, mesela Sabancı’lara göre topluma daha mesafeli idi.

Ama cenaze farklı oldu. Medya da cenazeyi “işçilerden patronlara hemen herkesin buluştuğu bir fenomen” olarak sundu. Tabutun üzerine serilen ve üzerinde “Lailahe illallahül melikü’l hakki’l mübin -  Muhammedün rasulullahi sadıku’l va’di’l emin” yazılı sancak da bu atmosferi daha büyülü hale getirdi.

Atmosferin Koç Ailesi’ni mutlu ettiğini tahmin edebiliriz. Belki de başlangıçta halk ile ve muhafazakar dünya ile mesafe olduğu için içlerinde bir kaygı bile bulunmuş olabilir. Belki bir kısım alakayı, iş aleminin ve medyanın özel duyarlılığı ile izah etmiş olabilirler. Onları da memnun eden hadisenin ortaya çıkan “manevi atmosfer” olduğunu tahmin ediyorum.

Buradan yola çıkarak bir konuyu gündeme getirmek istiyorum:

Koç Ailesi’nin iş yerlerindeki durum. Mesela yönetim kademelerinde başörtülü çalışabilme, cuma namazı izni ve işyerlerinde mescit bulundurma konusu. Bu konuda Koç işyerlerinde çok katı uygulamalar olduğu bugüne kadarki genel kanaat. Cenaze vesilesiyle bunların hiçbiri gündeme getirilmedi. Tamam getirilmesin. Atmosfer korunsun. Ailenin duyguları yaralanmasın. Ama ben diyorum ki, aile de Türkiye’nin atmosferini doğru okusun ve kendi işyerlerindeki problemli yapı değiştirilsin. Müslüman bir ülkeyiz, bakın devlet dairelerinde artık Cuma namazı izni var, bakın okullarda ibadet yeri ayrılıyor artık. Türkiye’nin normali budur. Koç işyerleri de bu normali yakalamalı. Tabutumuzun üzerine serilen sancakta “Allah’tan başka ilah yoktur. Gerçek ve apaçık malik olan odur. Muhammed de sadık, va’dinde güvenilir olan Allah elçisidir” yazıyor. Bunlar, gönüllerde yazılı olanın atlas kumaşlara işlenmiş olduğu Müslümanın yürek kıvamıdır. Bunlar hiç kuşkusuz ötelere yolculuğun başladığı zamanda değil, yaşarken hatırlanması daha güzel, doğru ve fayda verici olan değerlerdir. Ailenin gönlünü rencide etmek istemem ama emin olmak gerekir ki Mustafa Koç Bey’e ebedi alemde lazım olan da bu hassasiyettir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Ahmet Taşgetiren Arşivi