Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Amerika hangi koalisyonun içinde?

Amerika hangi koalisyonun içinde?

Bugünün en güncel sorusu bence şu olmalı: - Amerika Suriye’de hangi koalisyonun içinde? 

Sorulması gereken ikinci soru şöyle:

- DAEŞ nerde? Hani DAEŞ’in kelle koparan görüntüleri? Nereye kayboldu birdenbire?

Bu soruya şunu ilave edebiliriz:

- DAEŞ gerçek bir vahşet yapılanması mı, yoksa onunla mücadele adına bölgenin tanzimi için üretilmiş bir sanal canavar mı?

Bir başka soru şöyle:

- Arap Baharı’nın islamcı yönetimler getiren akışı, Amerika kadar Rusya’yı da tedirgin etti ve bu, Mısır’da darbeyi, Suriye’de Esed yönetiminin kalıcılığı noktasında Amerikan ve Rus politikalarını aynı hizaya mı getirdi?  

Bir diğer soru şu:

- Dünya gündeminin en sıcak konusunu teşkil eden mülteciler, Suriye’de hangi bombardımanlarla ve askeri operasyonlarla yaşadıkları bölgeleri terk edip başka ülkelere sığınmak zorunda kalıyorlar?

Ve şu soruyu da sormalıyız:

- Suriye krizi neden birdenbire en çok Türkiye’yi tehdit eden bir konu haline geldi?

Buna da şu soruyu ilave etmeliyiz:

- Burada Ak Parti iktidarının Türkiye için öngördüğü vizyon sebebiyle ödetilmek isnenen bir bedel mi var?

Bütün bu sorular ve bunlara ilave edilmesi mümkün başkaları, verilecek cevaplarıyla birlikte, coğrafyamızın, kalb coğrafyamızın, içerden kuklaların da kullanıldığı bir arenada dost gibi, müttefik gibi, ortak gibi görünen güçlerin de ihanet kıyılarında dolaştığı nasıl bir hayat mücadelesi içine girdiğini gösteriyor.

Dünya sadece şu mülteci yığınlarının nasıl oluştuğuna insanca, insaf içinde bakabilse, Suriye’de cinayetin gerçek faillerinin kimler olduğunu görecek ama görmek için de bakmak lazım.

Amerika, Rusya’nın cinayetlerini görmüyor olabilir mi?

Amerika Esed’in vahşetini görmüyor olabilir mi?

Amerika bir tane mülteci çocuğun gözlerine baksa, Amerika bir tek Aylan bebeğin dramını görse, Rus-Esed bombardımanlarını görecek ama görmüyor.

Amerika sadece PYD-YPG’ye kol kanat germiyor ki, görmezden gelmek suretiyle Rusya’nın ve Esed’in bombardımanlarına, hatta dünün kanlı bıçaklı düşmanı İranlı milislerin cinayetlerine de görünmezlik sağlıyor.

DAEŞ’i vuruyorum dediniz mi, ondan sonra kimi bombalarsanız meşru bir cinayet işlemiş oluyorsunuz.

“Rus bombardımanlarının yüzde 10’u DAEŞ’e yönelik, geriye kalanı sivil alanları ve muhalif grupları hedef alıyor.”

Bu bütün dünyanın bildiği bir gerçek.

Esed’in 5 yıldır muhalif alanlar diye hastane, anaokulu, pazar yeri dahil sivil alanlara varil bombası attığı ise yine çok bilinen bir gerçek.

Peki nerede Rusya’ya isyan?

Nerede Esed’e isyan?

Suriye Politika Araştırma Merkezi’nin (SCPR) raporuna göre Suriye nüfusu yüzde 21 azalmış. Ülke nüfusunun yüzde 11’i ölmüş ya da yaralanmış. Ölü sayısı 470 bin olarak belirlenmiş. Şu an Türkiye sınırının Suriye tarafında 30 bin insan bekliyor. Kapı açılacak ve Türkiye’ye girecekler. Türkiye’de onlardan 3 milyona yakın insan var. Sınır Tanımayan doktorlar örgütü diyor ki “Türkiye mülteci sayısı bakımından istiab haddinin çok üstünde insan barındırıyor.” Yahu, Kilis’in nüfusunun yüzde 60’ı Suriyeli mülteci olmuş. Bu her şeyi açıklamıyor mu?

Avrupa bile, eğer Türkiye sınırları aşılıp Avrupa sınırları zorlanmasaydı, mülteci dramını görmeyecekti. Hala mırın kırın ediyorlar.

Herkes her şeyi görüyor ama pis, iğrenç bir oyun oynanıyor coğrafyamızda.

Amerika YPG-PYD’nin PKK ile ilişkisini bilmiyor olabilir mi, bu ilişkiyi biliyorsa ve PKK’yı terör örgütü olarak niteliyorsa, DAEŞ’e de terör örgütü tanımlamasıyla savaş açmışsa, YPG-PYD’ye nasıl arka çıkabilir?

“Benim teröristim iyi.!” değil mi?  

İşte iğrençlik bu.

Türkiye Amerika’yı sorgulamakta yüzde yüz haklı.

Belki ABD’ye yönelik YPG-PYD sorgulaması kadar, Rus-Esed bombardımanları karşısında sessiz kalışını da sorgulamak gerekiyor.

Bu sorgulamayı aynı zamanda Avrupa’ya da yöneltmek gerekir.

Suriye’den bir Putin ve Esed zaferi çıkarsa bu, öncelikle insanlığın iflası ama aynı zamanda Amerika ve Avrupa’nın stratejik tükenişi anlamına gelecektir.

Türkiye, “Osmanlı’nın çözülüşü devam mı ediyor” sorularının sorulduğu bir zamanda, “ülkenin can güvenliği” için sözel tepkilerden öte tedbirler alma noktasındadır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Ahmet Taşgetiren Arşivi