Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

O kitabı sen okudun mu peki Kemal Bey?

O kitabı sen okudun mu peki Kemal Bey?

Deniz Baykal’ın PYD’yle ilgili sözleri belli ki Kemal Kılıçdaroğlu’nun canını sıkmış... Baykal’ın, “Hükümete destek” olarak da yorumlanabilecek sözleri, zımnen “CHP eleştirisi” de içeriyor.

Kılıçdaroğlu, dün, grup toplantısında açtı ağzını, yumdu gözünü.

Deniz Baykal’a diyemediklerini, Başbakan Ahmet Davutoğlu’na dedi.

Baykal, katıldığı bir televizyon programında, CHP’yi milli olmamakla suçlamış, hükümetin PYD konusundaki politikalarını desteklediğini söylemişti.

Kılıçdaroğlu’ndan önce, cevap, aynı programda bulunan Deniz Zeyrek isimli bir gazeteciden geldi. Niyeyse!

Öyle itici, öyle sinsi, öyle tahammülfersa bir itiraz dili vardı ki, Baykal bile şaşırdı ve gerildi...

Bir an kendimizi, CHP Grup toplantısında sandık...

Bu gazeteci, Hürriyet’in Ankara temsilcisiymiş...

Demek ki, Metehan Demir’in ayağını kaydırıp, bunu getirmişler.

Muhtemeldir ki “paralel organizasyon”un tuttuğu ve desteklediği bir isim...

Gazeteci, ne söylendiğine, hangi imalarda bulunulduğuna bakmıyor, adeta “partisi”, pardon “gazetesi” adına Baykal’ın söylediklerini yargılıyor, Baykal’ın sözlerinde çelişki arıyor...

Kaç yıldır mesleğin içindeyim, böyle gergin/yargılayıcı bir gazetecilik çabasına tanık olmadım.

Bize “yandaş” diyeceklerse, Deniz Zeyrek isimli şahsı hangi adla anacaklar.

Bunlar “bağımsız gazeteci”yse, biz neyiz?

Gelelim Kılıçdaroğlu’nun “itiraz” sadedinde söylediklerine...

Dediğim gibi, Baykal’a laf söyleyemiyor. Korkuyor... Baykal’a diyemediklerini, Davutoğlu’na diyor.

Davutoğlu’nu, (zımnen Baykal’ı), “yakın tarihi bilmemekle”, Ortadoğu’nun gerçeklerinden haberdar olmamakla suçluyor.

Bir de kitap önerisinde bulunuyor: “Davutoğlu’na sesleniyorum; Falih Rıfkı Atay Zeytindağı kitabını okusun. Ortadoğu ayrıntılarıyla anlatılıyor.”

Sınırlarımızın ötesinde ne olduğunu, PYD’nin (hangi güçlerin himayesinde) ne yapmaya çalıştığını, “İran-Rusya-Suriye” konsorsiyumunun “mezhep” üzerinden ne tasarladığını, bölgedeki gelişmelerden Türkiye’nin niçin kaygı duyduğunu ve müdahale etmek zorunda kaldığını anlamak için Falih Rıfkı Atay’ın “Zeytindağı” kitabını mı okumalıyız?

Ortadoğu gerçeğini, 100 yıl öncesinin parametreleriyle mi, yani Falih Rıfkı Atay’ın indirgemeci/sübjektif bakış açısıyla mı kavrayacağız?

Bilebildiğim kadarıyla, Kemal Kılıçdaroğlu, en son Yaşar Kemal’in “İnce Memed”ini okumuştu. Şekavet devrimciliğinin para ettiği yıllarda pek bir revaçtaydı bu “eser...” Hangi ara Falih Rıfkı’ya geçti?

Daha doğrusu, Kemal Bey “Zeytindağı”nı okudu mu?

Evet, “Zeytindağı” benzerleri arasında “fark yaratan” bir kitaptır. İyi de bir kitaptır. Ama Ortadoğu gerçeğini kavramamıza yardımcı olacak bir kitap değildir.

Çünkü bir tarih kitabı değildir.

Bilimsel bir eser de değildir.

Hususi bir tanıklıktır.

Biz, kitap boyunca, Falih Rıfkı’yı “Ne işimiz var buralarda? Buralar hiç bizim olmadı ki? Niçin ölüp duruyoruz?” diye sızlanırken görüyoruz.

Falih Rıfkı, “bizim” saymadığı topraklarda yaşayan insanlara önyargıyla bakıyor.

Sevmiyor o insanları.

Daha doğrusu, insan yerine bile koymuyor.

Bir de Cemal Paşa... “Zeytindağı”, Ortadoğu gerçeğinden çok, Cemal Paşa gerçeğini (bir zamanlar Suriye’de “Padişahlık” kovalayan bizim Hasan Cemal’in dedesini) anlatıyor...

Torunu, şu sıra içinde “Sultan” geçen yazılar yazıyor ama işlediği cinayetler (verdiği idam kararları) karşılık bulsaydı, Suriye’nin Sultanı Cemal Paşa olacaktı. Hasan Cemal de, “Sultan torunu” olacaktı.

Falih Rıfkı, Ortadoğu gerçeğini değil, bunları anlatıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Ahmet Kekeç Arşivi