Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Sen bizimle kafa mı buluyorsun?

Sen bizimle kafa mı buluyorsun?

Kameraların karşısına geçip, “HDP’ye oy verin!” diyen PKK canisi Cemil Bayık, Ankara’daki patlamadan bahisle şu değerlendirmeyi yapıyor: “Cizre’de genç, sivil katleden bir devletin bu eylemler neden yapılıyor demeye hakkı yoktur. Bu eylemlerin sonuçları Kürdistan’da yapılanların yüzde biri bile değildir.”

Bunu zımni bir itiraf mı saymalı?

Hayır...

Sadece faili işaret ediyor... “Bu eylemi kimler yapmıştır bilemiyoruz. Ama daha önce Kürdistan’daki katliamlara misilleme olarak bu tür tepki eylemleri yapanların olduğunu biliyoruz” diyerek, bizi “tanıdık” bir yere gönderiyor.

Fail “tanıdık” biri, evet...

Eylemi için “içeri”deki PKK’lılardan (şu an itibariyle 19’u gözaltında) yardım almış... Muhtemeldir ki, istihbarat yardımı da almıştır; Muhaberat’ından paraleline, CIA’sından MOSSAD’ına, onlarca istihbarat örgütü bu ülkede faaliyet gösteriyor.

Eylemcinin ismi Salih Neccar...

Suriyeli bir Kürt...

Kamışlı’dan Türkiye’ye giriş yapmış... PYD’nin denetimindeki bir bölge burası. PKK ve PYD arasındaki silah ve mühimmat alışverişi de bu hattan sağlanıyor. Çok sayıda “hendekçi militan” bu bölgeden giriş yaptı.

Salih Neccar, aynı zamanda “tanıdık” bir ailenin ferdi.

Babası, bir dönem, Baas rejiminin askeri istihbarat örgütü Emn ül-Askeri için çalışmış. Herhalde Kürt ihbar etmiştir...

Hani, Kürtlere kimlik vermeyen Baas rejimi...

Son zamanlarda PYD’nin gözdesi haline gelen Baas rejimi...

Faili nerede aramamız gerektiğini söyleyen Cemil Bayık, içerideki PKK’lılara bir de ültimatom yolluyor: “Türkiye’de metropollerde yaşayan milyonlarca Kürt vardır. Türk devletinin bu saldırıları karşısında metropollerdeki halkımız da direnişe geçmelidir, ayağa kalkmalıdır.”

Burada da, Tatar Hasan Paşa’nın torunu Ahmet Altan’la örtüşüyorlar... Hani, “İstanbul sokaklarında tank görülmeden, iç savaş çıktığı anlaşılmaz” demişti ya... PKK’yı metropollerde boy göstermeye davet etmişti. O şahıs işte!

Peki, HDP sözcüsü Ayhan Bilgen ne diyor?

Kendi sesinden dinleyelim: “Türkiye bölgede barışı, çatışmasızlığı, silahların susmasını, siyasetin çözüm yolu olmasını, diyalogun esas alınmasını kendisine şiar edinmelidir. Bu olmadığı takdirde bu ülke çok daha büyük acılar yaşamak zorunda kalacak.”

Doğru söylüyor da, bunu PKK’ya söylemesi gerekiyor.

Müzakere masasının devrilmesi için vaktiyle elinden gelen her melaneti sergilemiş, mütemadiyen PKK terörüne gerekçe üretip duran, arada kendini tutamayıp, “İç savaşı gündeme getirebiliriz ha” diye tehditler savuran bir arkadaş bu... “Siz hendek kazan gençlere operasyon yaparsanız, bunlar başınıza gelir!” demeye getiriyor.

Bir parantez de “İran’ın askeri” olarak Meclis’e giren CHP milletvekili Eren Erdem için açmazsak eksik kalır.

Buyuruyor ki muhterem: “DAEŞ terör örgütünün Türkiye’deki askeri noktalara saldırı yapacağı bilindiği halde, niçin tedbir alınmıyor?”

Bir de, “istihbarat raporu” gösteriyor: “Ahan burada yazıyor DAEŞ’in saldırıya geçeceği...”

Bu sivri zekâya şunu söylemek lazım:

Hani Türkiye DAEŞ’in dostuydu, DAEŞ’e silah gönderiyordu?

Bu iddia sana ait...

Tezviratınla dünyayı ayağa kaldırdın, Rus hükümetinin gözdesi haline geldin...

DAEŞ, kendisine silah gönderip duran bir ülkeyi neden hedef alsın?

Sen bizimle kafa mı buluyorsun?

Biz DAEŞ’in dostu muyuz, düşmanı mıyız?

Karar ver!

Düşmanıysak, niçin DAEŞ’in “düşman” saydığı ülkeler arasında en çok zararı biz görüyoruz?

Dostuysak, niçin boş yere ölüp duruyoruz?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Ahmet Kekeç Arşivi