D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Sahte “İngiliz Sulhü”nden Sonra Düzmece “Amerikan Barışı”

Sahte “İngiliz Sulhü”nden Sonra Düzmece “Amerikan Barışı”

İngilizlerin bölgemize attığı savaş tohumları 20. yüz yılımızı zindana çevirdi. Birinci Dünya Savaşı bittikten sonra imzalanan ve “savaşa son veren barış” olarak nitelenen Yakın Şark İşleri Andlaşması (Lozan) bölgeye Osmanlı sonrası İngiliz nizamını getirdi. Osmanlı barışının ardından bu iddialı İngiliz sulhünün bütün dillerdeki gerçek karşılığı “sürekli savaş”tır!

İslâm coğrafyasının merkez toprakları coğrafî veya etnik adlarla bölündü. Bu bölünmenin “parçala hükmet” kuralının sonucu olduğunu, şoven ırkçılar bir türlü karayamadılar. Yükseltilen Arap milliyetçiliği gelip gelip İsrail duvarına toslatıldı. 

Bu coğrafyaya ithal edilen İsrail unsuru bütün barış ihtimallerinin baştan reddi idi. 

Sükûnetle bakalım: Osmanlı bütünlüğü bozulduktan sonra bölgeyi kontrol altında tutmak için aykırı bir unsura ihtiyaç vardı. Bu unsur (İsrail) aynı zamanda kin ve nefretin doğrudan İngilizlere, batı emperyalizmine yönelmesinin önünü kesiyordu. 

Osmanlı barışı, yüzlerce yıllık tecrübeyle bölgeyi derinden kavrayan bir yönetimin sonucu idi. Farklı unsurların kendi iç nizamlarını tesis edebildiği bu sistemde, merkezî otorite müsamahasıyla herkesi kucakladı. Osmanlı müslüman bir devlet olmakla beraber, diğer din mensuplarının yaşama hakkın gerçekten tanıyan bir yönetim yapısı oluşturdu. Bu devletin yüzlerce yıllık Türk devlet geleneğinin varisi olarak bir türkleştirme siyaseti takip etmeden yönetmesi, bütün diğer kavimlerin gönüllü olarak Osmanlı-Türk kültürüne yaklaşmasına yol açtı. 

Merkezden uzaklaştıkça mahallî rengi daha belirginleşen Osmanlı toplumu, buna rağmen bütünlüğünü yüzyıllarca korudu. Ondan koparılan parçalar yeni ve sahih kimlik oluşturulmasında hayli zorlandılar. 

İngilizler, İslâm dünyasındaki müesses yapıları 19. yüzyıldan beri ortadan kaldırma yönünde bir siyaset takib ettiler. Büyük Hind kıt’asını asırlarca yöneten Timur’un torunu Babür’ün soyundan gelen Türk hanedanı ilk ortadan kaldırılan oldu. Sonra merkez ve batı İslâm dünyasını yöneten Osmanlı hanedanı ortadan kaldırıldı. Nihayet, İran’ı yöneten Safevî sonrası Kaçar hanedanı yıkıldı ve yerine bin yıl sonra ilk defa Fars bir hanedan getirildi.

Geleneksel yönetimlerin kapsayıcılığı yerine, mahalli hükümranlıkların infiratçılığı hâkim oldu. Böylece İngilizler barışı değilse de üstün bir otorite olarak hâkimiyetlerini kolaylıkla tesis ettiler. 

Bu hâkimiyet, enerji kaynaklarının üzerine oturmakla birlikte, dünyanın en önemli deniz ve kara geçiş bölgelerinin kontrolü demekti. 

İngiltere’nin dünya gücü olmaktan düşmesi, Anglo-Amerikan bir gücün dünya hükümranlığını temsil etmesi, günümüzün dünya siyasetini kavramanın ilk adımıdır. Bu ilk adımdan sonra ilk bilinmesi gerekenin Ortadoğu’da Türkiye’nin, Türklerin rolünün sınırlanması olduğunun pek farkında olan yok.

İşte Suriye meselesi bu farkındalığı ortaya koydu. Bölgede, Türkiye’nin, Türklerin rolünü kabul etmemek, dünya hükümranının siyasetinin temelini teşkil ediyor. 

Bölge tabii olarak güçlü bir Türkiye’nin devreye girmesi ile barışa ve sükûna kavuşabilir. Bölgenin dilini, hissiyatını bilen ve temsil eden bir güç, onu dünya sistemi içinde yönetmenin bilgi ve kudretine de sahip olacak. İslâm dünyasının dünya sistemine hatırı sayılır bir güç olarak katılmasının başka bir yolu da yok!

Türkiye’nin bölgede düzenleyici rolünün kabulü İslâm dünyasının dünya sistemindeki yerinin tanınması anlamına geliyor. Sömürgeci güçler ise, bunun önünü kesmek için sahte “İngiliz sulhünden”ndan sonra düzmece “Amerikan barışı”ile dünyayı oyalıyor! Bu siyasetin kanlı faturasını ödemek de bölge halkına kalıyor.

Yazı bittikten sonra bir ropörtaj dikkatimi çekti. Okuyucularıma, Filistin İslâmî Hareketi lideri “Kudüs Muhafızı” Şeyh Raid Salah’ın konuşmasında yer alan bir hususu aktarıyorum:  İsrail bir yer işgal etmeden veya halkı göç etmeye zorlamadan önce Türkiye’de patlama ya da ayaklanma olayları yaşanır, Türkiye kendi gündemi ile uğraşırken İsrail kötü fiillerini kolaylıkla gerçekleştirir… (Mustafa Yürekli’nin konuşması, http://www.haber7.com/ortadogu/haber/1806302-israilin-turkiyedeki-bomba-oyunu)

Bu bilgiden sonra yazıyı bir daha okumanızı tavsiye ediyorum. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
D.Mehmet Doğan Arşivi