Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

TSK parti olsaydı...

TSK parti olsaydı...

TSK parti olsaydı “odak olmak”tan çoktan kapatılmıştı..
Partiler demokrasilerde TSK'dan daha önemli kurumlar değildir..
Eğer “Milli Hakimiyetten” ve “Parlamenter Demokrasi” diye bir şeyden söz ediyorsanız, bunun tecelligâhı olan parlamentonun oluşması için seçimler, partiler arasında yapılır..
Onun için Siyasi Partiler, Parlamenter demokrasinin ruhudur..
TSK, parlamentonun oluşturduğu yürütmenin içindeki idari bir birimdir sadece..
Mesela hukuk devletinin amacı ile ilgilidir ama yargı, hukuku gerçekleştirmek için yasa yapan kurumun icra makamı olarak yürütmeyle birlikte üçlü sistemin içinde yer alır..
Yani yargı da TSK'dan önce gelir.. Ama bunu protokol hiyerarşisinde göremiyorsunuz. Çünkü darbeciler böyle istemiş. Yani minareyi çalarken kılıfını hazırlamışlar..
İnanabiliyor musunuz, hâlâ darbeci generalleri besliyor ve onların yaptığı Anayasa ile yönetiliyoruz ve bunlardan hesap sormak isteyen savcıları cezalandırıyoruz..
Siyasi partileri şamar oğlanı gibi görmenin alemi yok. Tamam bu sistem içinde hangi yapı doğru çalışıyor ki!
Bana bir tanesini söyleyebilir misiniz?
Tamam parlamento genel başkanların şekillendirdiği ve denetlediği, yönlendirdiği oligarşik bir yapı..
Parti liderleri Oligark!
Bürokrasi, yürütmenin kapıkulu, ya da baş belası..
Yasa düzeni de, yargı da sorunlu..
TSK bu yapıdan bağımsız değil. En kapalı, en az teneffüs edeni.. En iyisi değil. Bu işler bileşik kablar gibidir.. 3 aşağı 5 yukarı aynıdır..
Ergenekon, BÇG olayı, darbe dönemlerinde yaşananlar, bu yapının nasıl bir şey olduğunu gösterdi bize..
Yok aslında birbirimizden pek farkımız!
Tencere yuvarlanmış, kapağını bulmuş yani..
Tencere dibin kara, seninki benden kara hesabı!
Hani madem parti kapatıyorsunuz, TSK'yı da kapatalım demiyorum..
Tabiî ki savunmasız devlet olmaz.
İşte aynen onun gibi de, partisiz parlamenter demokrasi olmaz..
Ben hiçbir partinin hiçbir gerekçe ile kapatılamayacağını düşünüyorum.
Var olmayı hakketmeyen partiler var. Bir de münfesih duruma düşebilecek partiler..
Bir adam çıkacak, dava açacak; sonra bir heyet bir araya gelecek, falan partiyi kapattım diyecek.
Mesela var olmayı hakketmeyen tek parti CHP'dir. “Cumhuriyet” partisi olmaz. Bir parti programı devletin esası sayılamaz.. Meclisi kuran iradenin tercihi bu değildi. Bu insan aklına, hukuka, devletin varlık ve meşruiyetine aykırı bir şeydir..
CHP'nin varlığı eşitlik ilkesine aykırıdır.. İş Bankası ve diğer hususlar..
CHP'nin adını “Cumhuriyetçi” parti yapar ve imtiyazları terk edersiniz. O zaman yolunuza devam edebilirsiniz..
CHP bu hali ile var olmayı hakketmiyor.
İkincisi, mesela Ergenekon'un merkez üssü olsa bile, suçluları alıp, yargılar cezalandırırsınız.
Hani usûlî gereklere uymuyorsa, kongresini yapmıyorsa, üyesi kalmamışsa, münfesih duruma düşer. Bunun için de Anayasa Mahkemesi'ne filan gerek yok.. Asliye Hukuk Mahkemesi bile bunu kendi il ve ilçesinde yapabilir. Ülke genelinde ise mesela bu işi parlamento da yapabilir, Ağır Ceza Mahkemesi de..
Yoksa dışarıdan para aldı diye parti kapatılmaz. Hani bir yasa varsa da, AK Parti'ye uygularım, CHP'ye uygulamam da olmaz.
O zaman bu komediye son vermek için kapsamlı bir yasa değişikliği yapmak gerek.
CHP'yi kapatmayacaksanız, DTP'yi niçin kapatacaksınız..
“Açık ve yakın tehlike” kriteri bile bana ters geliyor. Bu tehlikeye sebeb olan kişileri alır, yargılar, cezalandırırsınız.. “Suç odağı” olmak da öyle! Suçluları al götür, yargıla..
Bırakın TSK'yı, bir oda suça batsa, ki yok mu öyle odalar, birlikler, o odayı kapatıyor musunuz? Varsayalım uyuşturucu işi yapıyorlar. Fuhuş da var! Cinayet de işlemişler.. Suçluları yakalar, cezalandırırsınız değil mi? O zaman, dernekleri, vakıf ve sendikaları neden, nasıl kapatıyorsunuz?
Partileri ancak millet kurar ve millet kapatır!
Her ne kadar bugün partiler, hâlâ “tek adam”, “Milli önder: Führer” konumundaki, partinin ideolojik, politik, siyasi, felsefi lider(leri) tarafından yönetiliyorsa da.. (Ya hu, buna Demokrasi denmez. Tek adam rejimine Monarşi, liderler cuntasına Oligarşi denir.. Demokrasilerde la yüs’el olan bir şey olmaz!) Aile şirketi gibi yönetilen partilerde liderlik koltuğu babadan oğula ya da işaretle tayin ediliyorsa da.. Adayları, üyeler ya da delegeler değil, majesterinin tercihi ile şekilleniyorsa da, bizimki intihabı bile değil. Yani seçileni seçiyoruz. Daha doğrusu malûmu ilam gibi bir şey.. Hani bu oyunda da bize figüranlık düzeyinde de olsa bir rol verilmiş oluyor.. Biliyorum siyaset dünyasında megoloman, ego santrik, şöhret budalası, yiyici, kendi adamı yaşlı değerli bir Prof.'u kapıda bekletip büyüklüğünü gösteren, Ergenekoncu, emekli bir adamı dış kapıda karşılayıp, hukuk dışı arzusunu emir telakki edip, dış kapıya kadar uğurlayan bir sürü adam var. Bunu anlamıyorum elbet. Kaldı ki, bu tipler her yerde var..
Böyle demokrasi filan olmaz.
Burada da işler “emir komuta zinciri” ile, “karargâh”larda “kurmaylar” tarafından belirleniyor. Yani tamamen militarist bir jargon kullanılıyor.. Andıçlar yayınlanıyor. Fişlemeler yapılıyor..
Eskiden Rusya için anlatılan bir fıkra vardı: Seçim sonuçları çalınmış diye.. Bizim kongrelerin çoğunda da seçim sonuçları majestelerinin ajandasındadır..
Doğrudan ve dolaylı vergilerin toplamına bakın, % 50'yi geçer. Sovyetler'de devlet, işletmenin sahibidir. Bizde devlet büyük ortak. Ama zararına karışmaz, kârının yarıdan fazlasını alır.
2. Sovyet'de işler işte böyle!
Asıl değişmesi gereken durum bu.
Bu konuda mevzi kazanımların sadra şifa olmadığı açık.
Hattı müdafaa yok, sathı müdafaa var, satıh, bütün insan hakları ve hukuk devletidir.
Türkiye'yi yükseltecek ve yüceltecek olan da budur.
Muhtaç olduğunuz kuvvet, inancınız, tarihiniz, kültürünüzde mevcuttur.
Selam ve dua ile..

NOT: Gerçekleşen, içinde Kadir Gecesi olmayan bin aydan daha hayırlı bir gece olan Kadir Gecemiz, mübarek olsun. Aydınlığa ulaşmak için, Mü’minlerin Allah’a sığınıp saflarını sıklaştırmaları için vesile olsun inşallah.. Ve tabiî Ramazan-ı Şerifiniz mübarek olsun..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi