M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Vali, Kaymakam, B.Başkanı Beyefendilerin Makam Odaları Nasıl Olmalıdır?

Vali, Kaymakam, B.Başkanı Beyefendilerin Makam Odaları Nasıl Olmalıdır?

BENDENİZ vali, kaymakam, belediye başkanı, müdür olsam ofisimi nasıl döşerim?

1. Lüks ve şatafatlı olmasın ama mutlaka sanatlı, estetik, güzel olsun, bilen gözleri okşasın.

2. Masamın yazıhanemin üzerinde sanatlı birkaç obje olmalıdır. Kütahya çinisi bir kalemlik… Sanatlı bir şekerlik… Bulabilirsem Tophane işi bir sakızlık… Çok zarif bir abajur… Çeşmibülbül bir sürahi veya vazo…

3. Kullanmasam bile eski bir hokka takımı…

4. Duvarlardaki görsel objeler çok önemlidir. Şehrin tarihî ve sanatlı birkaç fotoğrafı… Çiçekli bir ebru… Hüsnihat asmama belki izin vermezler ama geometrik bir kufî hat koyabilirim… Osmanlıca bilmeyen câhiller onu okuyup anlayamaz, hendesî süs sanır…

5. Pahalı olmasa bile yerde kesinlikle el dokuması küçük bir halı.

6. Duvara dayalı bir vitrinde veya kütüphanede birkaç eski kitap… Ciltleri meşin olmalı…

7. Para bulabilirsen Süleymaniye işi damgalı sarı madenden bir mangal…

8. Ne yapıp yapar, görülecek bir yere bir bonsai yerleştiririm.

9. Dikdörtgen bir sehpanın üzerinde Türkçe ve yabancı dillerde birkaç sanat ve fikir dergisi…

Ofisime giren, kültürlü ve sanattan anlayan birinin gözleri bayram yapmalıdır dekorasyonu görünce.

Vali, kaymakam, belediye başkanı olduğum şehirde geleneksel millî sanatlarımızı teşvik ederim. Hat, ebru, tezhib, tesbih ve takı, yazma, el dokuması kumaş, çömlekçilik, ağaç oyma sanatı…

Sanatkarlar bir ağacın çiçeklerine benzer… On bin kişilik bir şehirde on sanatkar olsa, bunlar ürün verseler ağaç ve şehir çiçeklenmiş olur. Çiçekli ağaç güzel olur, meyve verir.

Yeterli miktarda çiçek olmasa bile az da olsa mutlaka olmalıdır. Olmaması büyük eksikliktir.

Sinop’un Saraydüzü ilçesi kaymakamı Yusuf Özbey beyefendi hem hattatmış, hem de aruzla şiir yazıyormuş…

Valilerimizin, kaymakamlarımızın, belediye başkanlarımızın çoğunun bir güzel sanatı bilmesi, ürün vermesi, yüksek edebî kültürü ve boyutu olması gerekir. Onlar sadece devletimizi temsil etmiyor, medeniyet ve yüksek kültürümüzün de mümessilleridir.

Ofisini göreyim, senin kim olduğunu söylerim…

Yazıhanenin üzerindeki objeleri göreyim…

Duvarlardaki görsel malzemeyi göreyim…

Valilerin, Kaymakamların, Belediye başkanlarının sonsuz hürriyeti, imkanı yoktur ama olanlarını sonuna kadar ilim, sanat ve kültür için kullanmalıdır.

Basit bir örnek vereyim:

Sönük bir ilçe… Az miktarda bal üretiliyor. Üreticilerle görüşülüyor, onlardan balın halis (yüzde yüz saf, şekersiz, orijinal) olacağına dair garanti alınıyor ve kaymakam ve belediye başkanı beyler el ele verip harika küçük kavanozlar, harika etiketler hazırlatıyorlar. Ballar hediyelik eşya olarak halka ve turistlere satılıyor.

Yazı masamın üzerinde ABD Arizona’dan gelmiş 50 gramlık minik bir bal kavanozu bulunuyor, çöl balı… Kıyıp da açıp yiyemiyorum. Süs eşyası, mücevher gibi bir şey…

Bu hizmet sanatsız, zevksiz olmaz. Etiketi, kavanozu mutlaka güzel olmalı. Bal halis ise başka özellik ve şart istemez. Çünkü halis bal şifadır, ilaçtır…

Artık küçük şehirlerimizde liseler, meslek liseleri, İmam-Hatipler var. Kaymakam ve Belediye başkanı beyefendilerin buralarda okuyan zeki, istidatlı, kabiliyetli, vasıflı, cevherli çocukları seçip onları alternatif bir eğitimle yetiştirmek için bir şeyler yapmaları gerekir. Nedir bu bir şeyler?.. “Adam Olmak İsteyen Gence” başlıklı küçük yazım, internetten indirilip okunursa bazı fikirler elde edilebilir?

Vali beyler, Kaymakam beyler, belediye başkanı beyler, vilayet ve ilçelerindeki cevherli gençlerin sevgili ve muhterem ağabeyleri olmalıdır.

Edebiyatı, sanatları, kültürü himaye ve teşvik etmelidirler.

Bu hizmetleri yapanların ve yapacakların ellerinden öperim.

26.04.2016

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi