Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Hz. Fatıma’yı tanıyalım

Hz. Fatıma’yı tanıyalım

Hz. Fatıma Resulullah’ın en küçük kızı babasının anası, ciğer paresiydi. Babasının yaşadığı baskılara şahit olduğunda çocuk denecek yaştaydı. Nübüvvetin ilk yıllarında müşrikler, sahip oldukları imtiyazları kaybetme endişesi ile Müslümanlara her türlü eza ve cefayı reva görmüşlerdi. İnsanları şirk düzeninin bataklığına karşı uyarmak ve hakka davet etmek için yola çıkan Hz. Peygamber onların hedefindeydi. Onun bedenine ve ruhuna zarar verebilmek için her türlü olanaklarını seferber ediyorlardı.

Bir keresinde Resulullah halkın arasına girmiş ve İslam’ın tebliğini yapmaya başlamıştı. O sırada Fatıma da oradaydı. Fatıma, babasının kırıcı sözlerle alaya alındığına şahit olmuş ve hüzünlenmişti. Fakat babası sabır ve sükunetle görevini yerine getiriyor ve insanları o karanlık dehlizden çıkarabilmek için mücadele ediyordu. Fatıma şunu görmüştü: Hak ve adalet için mücadele etmenin büyük bedelleri vardı. Böyle durumlarda düşman sadece bedeninizi değil benliğinizi de hedef alıyor ve sizi yıldırmak için her yola başvuruyordu. Fatıma şunu görmüştü: Hakkın savunucuları ne olursa olsun yollarına devam ediyor ve savundukları değerleri canları pahasına yaymaya çalışıyorlardı. O bunu babası Resulullah’tan öğrenmişti.

Bir gün Allah’ın resulü, Mescidi Haram’da secde halindeyken Mekke’nin azılı müşrikleri gelmiş ve üzerine işkembe atmışlardı. Fatıma babasının yanına gelmiş, O’nun üzerini temizlemiş ve Onunla birlikte evine dönmüştü. Fatıma o insanların kötülüğe meyletmelerine bir anlam veremiyordu. Fakat kötüler vardı ve kötülüğü yaymak için çaba gösteriyorlardı.

Mekke cahiliye geleneğinin etkisindeydi. Burada zayıflara yer yoktu. Yoksullar güç odaklarının tahakkümleri altında yaşam mücadelesi vermekteydiler. Mekke’de kadının adı yoktu, kız çocukları dışlanıyor, insandan dahi sayılmıyordu. Fakat İslam toplumun üzerine bir güneş gibi doğmuş ve bu insanların gönlüne adalet tohumları ekmişti. Hz. Peygamber hakim zümreyi ayakta tutan zulüm tahtlarını yerle bir etmiş ve insanları içinde bulundukları karanlık çukurdan çekip almıştı. Bu cahiliye toplumundan, İslam medeniyetini kuracak münevver bir nesil doğmuştu.

Hz. Peygamber kadının bir meta gibi alınıp satıldığı, kız çocuklarının diri diri toprağa gömüldüğü bir toplumda ciğerparesi Fatıma ile vakit geçiriyor, ona sarılıyor, onunla sohbet ediyordu. Bu durum müşriklerin alışık oldukları bir durum değildi.

Fatıma hüzün yılı olarak bilinen üç yıllık süreçte Müslümanların yaşadıkları ağır meşakkatlerin içindeydi. Bu dönem sevgili annesi Hatice’yi kaybetti. Açlığa yalnızlığa ve yaşanan baskılara annenin acısı da eklenmişti. Fatıma çocuk denecek yaşta hayatın ağır yükünü benliğinde taşımış ve babasının tedrisatında olgunlaşmıştı. Burada öğrendikleri onun bütün yaşamı boyunca kılavuzu olacaktı. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi