Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Terörü kanıksadık mı?

Terörü kanıksadık mı?

Radyo ve televizyon kanalları sabah ve akşam haber programlarına şehit haberi ile başlıyor, gazete haberleri arasında terörle mücadele ve mücadele sırasında hayatını kaybeden şehitlerimizin haberleri ön sırada yer alıyor. Tüm bu haberleri izlerken insanın içi sızlıyor. Sızlaması da gerekli. Ancak, endişem ve korkum o ki, her gün gelen acı haberlere karşı insanlar duyarlılıklarını sanki yitiriyorlarmış hissi oluşmaya başladı. Böyle bir durum istenmeyen bir sonuç demektir. Çünkü insanlar giderek hayatta en önemli şeyin can emniyeti olduğunu unutmaya başlarlar, ölümle yaşam arasında kalan insanlar hayatta kalabilmenin telaşına kapılabilirler. Bunun akside söz konusu olabilir. Savaş içinde doğup büyüyenlerin artık bombalardan, yıkılan evlerin altında kalan insanların durumunu normal kabul eder hale gelmeleri de mümkündür. Duyarlılığın yitirilmemesi gerektiği gibi panik haline kapılmamak da gerekir. Yapılması gereken esas husus ülkemizin ve insanımızın el birliği ile terör belasından kurtarılmasıdır. Bunun için öncelikle olarak yönetici konumunda olanlar, tüm siyasiler ile emniyet güçlerinin bu işin üstesinden gelmenin yollarını araştırmalarıdır.

Tüm bunları niçin sıralıyorum?

Terör belasının toplum tarafından kanıksandığı gibi bir hava oluşmaya başladı da onun için... Dünkü gazetelerden sadece ikisini açmış terörle ilgili haberlere şöyle bir göz attığımda gördüğüm manzara, bunca olay yaşanırken, bu ülkenin birinci öncelikli gündem maddesi, yeni bir başbakan arayışı ve başkanlık sistemine geçmek mi? olmalıdır sorusu akla geliyor.

Bu noktada terör olayları ile ilgili haberlerin başlıklarını aktarmak istiyorum:

“Ceset parçaları kayıp 13 kişiye ait” başlığı altında verilen haberde şöyle deniyordu:

“Diyarbakır’ın Sur ilçesinde 12 Mayıs akşamı 3 köylünün yaşamını yitirdiği patlamanın ardından kayıp olan 13 kişinin DNA testinin tamamlandığı ve kayıp 13 köylünün patlamada hayatını kaybettiği belirlendi.”

Aynı sayfada yer alan diğer haberlerin başlıkları da şöyle:

“Nusaybin’den kahreden 2 haber.”

“Mehmetçiği, şehit anneleri uğurladı.”

“Amanoslar’da sıcak takip.”

“Dürümlü’de ikinci pusu önlendi.”

“Giresun’da PKK saldırısı.”

“19 Mayıs kana bulanacaktı.”

“34 PKK’lı öldürüldü.”

“DAEŞ’e ağır darbe: 68 terörist öldürüldü.”

Bu tür haberlerin sayısını daha da artırmak mümkün. Kısacası, haberlere göz atmak ya da kulak vermek terör belasının hangi boyutlara ulaştığını göstermeye yetiyor. Yetkililerin, falan yerleşim birimi teröristlerden temizlendi şeklindeki açıklamalarının hemen arkasından temizlendiği belirtilen yerlerde patlayıcı yüklü araçların patlatılması, emniyet güçlerimize tuzaklar kurulması, emniyet güçlerimizin ve sivil vatandaşlarımızın hayatlarını kaybetmeleri sürüyor. Terörle mücadelenin kolay olduğu elbette söylenemez. Ancak, insanımız artık buna bir son verilmesini istiyor. Bunun içinde devlet-millet el ele vererek hainlerin kökünün kazınması gerekiyor. Ne var ki, böyle bir ortamda var olan Başbakanı istifaya zorlayıp yeni başbakan arayışına giriyoruz. Bununla da yetinmeyerek yeni başbakanın asli görevi başkanlık sistemine geçişi sağlamak olarak belirleniyor.

Bunda bir yanlışlık yok mu? Yani, Türkiye’nin böyle bir ortamda gündeminin birinci sırasını başkanlık sistemi değil de terörle mücadele olması gerekmez mi? Bir diğer ifadeyle yapılması düşünülen anayasa değişikliğinin terörle mücadele ile ilgili olması gerekmez mi? Daha pek çok soru sıralamak mümkün ancak, ülkenin gündemi belirlenirken sıranın yanlış oluşturulmaması gerekiyor. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi