Yusuf Ziya Cömert

Yusuf Ziya Cömert

İsmet Özel’i okumadan olmaz

İsmet Özel’i okumadan olmaz

Bizim mütevazı bir dünyamız vardı. Bize kalsa, zengindik. Herkesten zengin. Varoluşun sırrını biz biliyorduk. Daha büyük zenginlik mi olur? Çok emindik kendimizden. Arkamız sağlamdı.

Neydi arkamız?

Neydi sağlam olan?

İman.

İman, hem aczini idrak etmenin kaynağıdır, hem kuvvetin kaynağını ve dolayısıyla kuvveti idrak etmenin.

Gençtik. Her şeyi anlamamız kolaydı. Hiçbir şeyi anlamamamız da kolaydı.

Gençtik. Kafamızda halledemediğimiz mesele yoktu.

Okuyorduk, deli gibi.

Okuduklarımıza, bazen yazarlarının bile yüklemediği ulvi anlamlar yüklüyorduk.

Böyle bir okuma kaldı mı artık bilmiyorum. Bende kalmadı, haber vereyim.

‘Amentü.’

Bizim sapasağlam fakat mütevazı dünyamıza İsmet Özel diye bir pencere açılmasına vesile, herhalde bu şiirdir.

“İnsan, eşref-i mahlukattır derdi babam.”

Birden, sanki yeni bir kuvvete eriştik. Şiirleri lisanımızda.

Esenlik bildirisi ne güzeldir.

“Bir şehrin urgan satılan çarşıları kenevir

Kandil geceleri bir şehrin buhur kokmuyorsa

Yağmurdan sonra sokaklar ortadan kalkmıyorsa

O şehirden öcalmanın vakti gelmiş demektir.”

Ömer İbn Hattab’ın (R.A.) Müslüman olmasına, doğduk doğalı bin defa sevinmişizdir.

İsmet Özel’in gelişiyle içimize doğan şey, Ömer’in gelişine sevinmemizle akrabadır.

Sağlamdık. Ama, kendimizden menkul bir sağlamlık neye yarar?

İlk gençlik yıllarımızı geride bırakırken, yavaş yavaş  ‘işin içinde iş var’ olduğunu anlıyoruz. Bu gerçeği anlamamızda başka bir çok amille birlikte İsmet Özel’in mevcudiyetinin de büyük katkısı olmuştur.

Başkasına karışmam. Kendi hesabıma, İsmet Özel’in bana verdiklerini dünyevi bir şeyle ödemem gerekse, buna gücüm yetmez.

‘Anlaşılmaz’mış İsmet Özel.

Böyle bir sözü söyler söylemez, kendi zeka düzeyinizi ifşa etmiş olursunuz.

İsmet Özel’in, vasat bir zekanın, nüktesini bir hamlede yakalayamayacağı bir irtifada olduğunu söylemek zorundayız.

İsmet Özel’in şu anda üzerinde bulunduğu veya ortaya koyduğu ‘hat’ da hemen, bir hamlede yakalanmaya müsait değil.

‘Türk.’

İsmet Özel’in altını çizdiği, gösterdiği, tebarüz ettirdiği ‘mücerret’ mefhum bu.

Irkçılık mı? Hayır. Irkçılık ona asla yakışmazdı.

Fakat önerdiği şeyin ırkçılık olmadığını anlamak da, anlatmak da vasatın ötesine geçen bir zihinsel çaba gerektiriyor.

Bakalım:

“Kafirle çatışmayı göze alan Müslümana Türk denir.”

Şu söz de İsmet Özel’in:

“Biz Türklüğün Mescid-i Dırar’ın yıkılışıyla başladığı iddiasını güden insanlarız.”

Diyebilirsiniz ki, “Ama bu ırkçılığa da biraz benziyor.”

Demekte mazur olabilirsiniz.

Bunun İsmet Özel’in umurunda olduğunu zannetmiyorum.

İsmet Özel, daima, bir şeye ilk bakışta görülebileni değil, onun ötesinde gördüğü gerçekliği gösterdi.

Onunla aynı çizgide duramayabilirsiniz.

Fakat, durduğunuz yer neresiyse, orada, İsmet Özel’in akletme ve fikretme ‘kalite’sinden nasiplenmeye ihtiyacınız vardır.

Ben, bu ihtiyacı hissediyorum.

Bu yüzden, İsmet Özel’i okumak için İstiklal Marşı Derneği’nin internetteki sayfasına giriyorum.

‘Çelimli çalım’ı elim erdikçe okuyorum.

İsmet Özel’in son okuduğum kitabı, “Türk olamadıysan oldun Amerikalı.”

Geçen sene ‘İstiklal Takvimi’ almıştım. Bu sene de inşallah alacağım. Biliyorsunuz, İstiklal Takvimi ‘eskimez yazı’yla yazılıyor.

Eğer, ihmal ettiğiniz bazı hakikatleri hatırlamak size anlamlı geliyorsa... Sarsılmayı, ikaz edilmeyi kıymetli buluyorsanız...

Tavsiye ederim.

Şu anda, sayfalar dolusu İsmet Özel yazısı yazabilirim. Diyeceğim daha çoktu, diyemedim. Belki bir gün yazarım. Her şey nasiple.

Bu, tadımlık olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yusuf Ziya Cömert Arşivi