D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

“Partili Cumhurbaşkanı” Meselesi

“Partili Cumhurbaşkanı” Meselesi

Cumhuriyet tarihi ile ilgilenenlere “partili cumhurbaşkanı” konusu yabancı gelmez. Türkiye Cumhuriyeti, partili bir cumhurbaşkanı tarafından kuruldu! Hatta Mustafa Kemal Paşa “parti”yi (Halk Fırkası) Cumhuriyet’ten önce kurdu (9 Eylül 1923). 

Bunu en önce CHP liderinin bilmesi lâzım; tabiî şu sırada ahkâm kesen Cumhuriyetçiler ve cumhuriyet Sözcü’lerinin de bilmesi gerekir.  9 Eylül partinin resmî kuruluş tarihi. M. Kemal Paşa, daha 7 Aralık 1922’de Halk Fırkası’nı kuracağını açıklamıştı. Müdafaa-i Hukuk Grubu Halk Fırkası’na dönüştürülecekti. Nitekim, 1923 Nisanı’nda Millî Mücadele’yi yürüten 1. Meclis feshedildi, haziran ayında 2. Meclis için seçimler yapıldı. M. Kemal Paşa, Halk Fırkası’na dönüşecek Müdafaa-i Hukuk Grubu’nun adayları dışındaki isimlerin seçilmemesi için ikinci seçmenlere beyanname yayınladı ve senet imzalattı. Böylece yeni Meclis’e doğrudan muhalif unsur (Zeki Kadirbeyoğlu hariç) giremedi. 

ZOR BİR ZAMANDI... 

Lozan müzakerelerinde sona yaklaşılmışken Ankara’da Halk Fırkası’nın nizamnamesi (tüzüğü) tartışılıyordu. Tartışmanın merkezinde “din” vardı. Şu söyleniyordu: Türkiye Müslüman kaldıkça, bağımsız olamaz! Halbuki Millî Mücadele güçlü bir dinî muhteva ile sürdürülmüştü. Türkiye emperyalizmin pençeleri altında inleyen Müslüman dünya için bir umuttu. Onun başarısı bütün mazlum Müslümanların zaferi idi. Hilafet güçlü bir atıf merkezi olarak görülüyordu...  Mücadele zafere ulaşınca, düşünce zemininde ciddi bir kırılma oldu. Mustafa Kemal Paşa, Osmanlı sonrası Türkiye’nin oluşumunda dünya sisteminin, daha doğrusu İngilizlerin rolü konusunda tereddüt içinde değildi. O yüzden, İngiliz siyasetini doğru talim ederek hareket etti. Türkiye’nin mücadelesini başarıya ulaştıran önderlerin İngiltere ile uyuşması İslâm dünyasında hayal kırıklıklarının başlangıcı oldu. Bu arada içeride Millî Mücadele’ye destek veren İslâmî eğilimleri bilinen isimlerle birlikte liberal ve demokratik şahsiyetler tasfiye edildi. 

Halk Fırkası gerçekte 11 Eylül 1923’te kuruldu ve M. Kemal Paşa Parti’nin reisliğine seçildi. Kemal Paşa Fırka’yı kurduğunda başkumandandı. Paşa, üç gün sonra Recep (Peker) Bey’i Halk Fırkası Umumî Kâtipliği (genel sekreterliği)ne tayin etti. Cumhuriyet’in ilânından sonra nizamnamede böyle bir makam bulunmamasına rağmen İsmet Paşa Umumî “Reis Vekilliği”ne getirildi. Tabiî, aynı zamanda başvekil oldu.  Böylece Türkiye’nin tek partisi vücut buldu. Millî Mücadele’nin bir numarası tarafından kurulan bu partiye karşı diktatörlüğü önlemek için yine Millî Mücadele’nin önemli isimleri (Kâzım Karabekir, Rauf Orbay, Ali Fuat Paşa, Refet Paşa vd.) ikinci bir parti kurdular. Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası uzun ömürlü olamadı, M. Kemal Paşa eski silah ve dava arkadaşlarının partisini kapattığı gibi, herbirini takip ettirdi...

1926’da büyük temizlik gerçekleştirildikten yaklaşık bir sene sonra, 15-20 Ekim 1927 tarihleri arasında Cumhuriyet Halk Fırkası’nın 2. Kongresi yapıldı. 1923’te resmen kurulan partinin kongresi tüzüğünde her yıl toplanmasına dair hüküm bulunmasına rağmen, toplanmamıştı. 1927 Kongresi’nin 2. Kongre olarak ilânının sebebi, itibarî olarak Sivas Kongresi’nin ilk kongre sayılması idi! Bu kongre, CHP ve Cumhuriyet tarihinde, tek parti idaresinin tanımlanması açısından büyük önem taşımaktadır. CHP tüzüğüne göre, kongrenin işlerinden biri de Genel Başkan seçmekti. 1927 yılına kadar, tüzüğe rağmen genel kurul toplanmamış, genel başkan da seçilmemişti. Parti, kurucular heyeti ve genel başkan tarafından yönetiliyordu. Bu kongrede seçim yapılacağına, tüzük hükmü değiştirildi. Tüzük değişikliği ile, partinin değişmez genel başkanının, partinin kurucusu olan Gazi (sonradan Atatürk) olduğu hükme bağlandı. Böylece parti başkanı tüzük değişikliğiyle tayin edilmiş oldu! Tüzüğün ilk altı maddesinin hiçbir şekilde değiştirilemeyeceği de hükme bağlanmış ve kongre genel başkan seçme yetkisinden ebediyyen vazgeçmişti!  Tüzükteki boşluk, ancak Atatürk’ün ölümü ile fark edildi. 1927’de Tüzük değiştirilirken, Atatürk’ün ölebileceği hesaba katılmamıştı. “Değişmez genel başkan” dışında kongre toplamaya yetkili bir organ da yoktu. Genel başkan vekili olarak Başvekil Celâl Bayar kongreyi toplantıya çağırdı. Yeni bir genel başkan seçilmesi gerekiyordu, fakat tüzüğe göre kurultayın böyle bir yetkisi yoktu! 26 Aralık 1938 tarihinde Parti tüzüğüne partinin kurucusu ve ebedî başkanının Atatürk, değişmez genel başkanının İsmet İnönü olduğu hükmü konuldu. Böylece Atatürk Ebedî Şef, İnönü Millî Şef olarak anılmaya başlandı. CHP ancak 1946 Kurultayı’nda, tüzük değiştirerek genel başkan seçimi yapabildi! Bunları neden yazıyoruz? Hafızası zayıf bir toplumuz. Yakın geçmişimizi bile doğru dürüst bilmiyoruz. Yazdıklarımız bir hafıza tazelemesi olarak görülmeli. Bu hususlarla ilgili Türkiye Cumhuriyeti Tarihine Giriş kitabımızda daha ayrıntılı bilgiler bulunabilir.  Bu konuda yazmaya devam edeceğiz...

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
D.Mehmet Doğan Arşivi