Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Yeni Suriye Anayasası ve PYD-ABD birlikteliği

Yeni Suriye Anayasası ve PYD-ABD birlikteliği

BU köşede iki gün önceki, “Kobani’den Ankara’ya” başlıklı yazımda ABD Merkez Kuvvetler Komutanı General Votel’in Kobani ziyareti ve buradaki görüşmelerinin ardından Ankara’ya gelişine dikkat çekmiş, Rakka’ya yönelik saldırı öncesi temaslarda bulunduğunu belirtmiştim. Bununla da kalmayıp Kobani ziyareti ile ABD’nin sadece IŞİD’e yönelik değil Suriye’deki operasyonlarda şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonrada PYD’yi kara gücü olarak kullanacağının ortaya çıktığına vurgu yapmıştım. Böyle bir birlikteliğin ortaya çıkmasının tabii bir sonucu olarak Suriye’nin geleceğinde PYD’nin konumunun da pazarlık masasına yatırılmış olabileceğini belirtmiş, IŞİD’in merkezi konumundaki Rakka’ya yönelik ABD ve koalisyon güçlerinin havadan, PYD’nin karadan ortaklaşa harekâtında Türkiye’nin nasıl bir rol üsteneceğini zamanın göstereceğini, eğer böyle bir rol üstlenirse bunun dolaylı da olsa Türkiye ile PYD’nin aynı hedefe yönelik birlikte hareket etmelerinin sağlanmış olacağını yazmıştım. Görünen o ki, üç gün önce, tahminimiz olarak dile getirdiğimiz husus bugün gerçek olmuştur. Dünkü bir gazetede, “Rakka’nın kuzeyine bomba yağıyor. İncirlik’ten vuruyorlar” başlığı altında verilen haber ABD’li generalin Ankara ziyaretinde ABD ve koalisyon güçleri ile PYD’nin Rakka’ya yönelik ortak harekâtına Türkiye’de İncirlik Üssü’nü açarak katılmış oluyor. Bu noktada; katılmasın mı? Zaten daha önce de İncirlik Üssü ABD ve koalisyon güçlerine çoktan açılmıştı denebilir. Doğrudur. Ancak, ABD’li yetkililerin Suriye’de PYD’yi kara gücü olarak gördüklerini resmen açıklamalarının ardından İncirlik Üssü’nün kullanılması Türkiye’yi en azından son operasyonda PYD ile Türkiye’yi ortak hareket etme noktasına getirmiş olmaz mı? Derdim kafa karıştırmak değil. Yeni hükümetin kurulması heyecanı arasında ortaya çıkan fiili durumun toplum tarafından bir değerlendirmesinin yapılması pek mümkün olmamıştır. Bir yandan ısrarlı bir şekilde PYD’nin PKK’nın Suriye kolu olduğunu açıklayıp, arkasından aynı operasyonda yan yana olmasa bile destek sağlanmasının makul bir izahı yapılmalıdır.

Bu gelişmeler ABD ve Rusya tarafından yeni bir Suriye anayasasının hazırlandığı, bu yeni anayasada Kürtlere kendi bölgelerinde Kürtçeyi resmi dil olarak kullanma hakkının verildiği haberleri ile birlikte düşünüldüğünde ABD’li generalin önce Kobani sonra da Ankara ziyaretinin ardından Rakka’ya yönelik operasyonda İncirlik Üssü’nün kullanılması Türkiye’nin baştan beri savunduğu tezlerinin fazla bir geçerliliği kalmadığını göstermez mi?

Gelen haberlere göre yeni Suriye Anayasası taslağının âdem-i merkeziyetçi bir yapıyı öngördüğü ile Kürtlerin Kürtçeyi kendi bölgelerinde(!) resmi dil olarak kullanabilmelerinin adı konmamış en hafif nitelendirme ile özerklik ya da otonomi sözü verildiğini söylemek yanlış olmaz sanıyorum. Kuzey Irak’ta da benzeri bir yönetim oluşturulmuş, ardından da Barzani ve adamları her fırsatta bağımsızlık ilanının zamanı geldiğini kendilerine bu imkânı veren ABD’den aldıkları cesaret ile seslendirip duruyorlar. Yani, Suriye’de Irak’takine benzer bir taktik uygulanıyor ve Irak’tan sonra Suriye’de adım adım parçalanıyor. Irak ve Suriye’de önce otonom sonra da bağımız birer Kürt devletinin oluşturulması bizim sorunumuz değil, bu mesele Irak ve Suriye’yi ilgilendirir, demek mümkün değil. Çünkü bu ülkeyi yönetenler yıllardan beri PYD’yi PKK’nın Suriye uzantısı olarak gördüklerini ilan ettiler. Gerçekte bu olduğuna göre ve özellikle de PYD’ye ABD ve koalisyon güçlerinin verdiği silahların önemli bir bölümünün PKK’lı militanlara ulaştığı, bu gerçeğin silahların sahipleri ABD tarafından da bilindiği, hatta itiraf edildiği de düşünüldüğünde Irak ve Suriye’nin arkasından sıranın Türkiye’nin parçalanmasına geleceğini düşünmek hayalci bir yaklaşım olmaz diye düşünüyorum. Bu noktada eğer Suriye’nin geleceğinin belirlenmesinde masada Türkiye’de olmayacaksa şimdiye kadar biz niçin Suriye’deki çatışmaların yükünü omuzladık? sorusu akla gelir. Üç milyona yakın sığınmacıya kucak açmakla hem büyük bir yük ve sorumluluğun altına girmiş olduk hem de sanki kendi bastığımız dalı kesme noktasına gelmiş olmuyor muyuz?

Kısacası artık adı ister ABD ister AB olsun bu Haçlılarla ortak hareket etmekten şimdiye kadar hep zararlı çıktık, bundan sonra da öyle olacağını artık görmek durumundayız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi