Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Sorular ve sorunlarımız

Sorular ve sorunlarımız

Gece gündüz çalışıyorum fakat kazandığım paranın bereketini göremiyorum

Elime geçen para uçup gidiyor, hiç bereketi yok.

Eskiden az kazanırdık ama kazandığımız para ihtiyaçlarımıza kafi gelirdi şimdilerde çok kazanıyoruz fakat borçtan kurtulamıyoruz…

Bu şikâyetleri yakınlarınızdan sık sık işitmişsinizdir. Bugün asgari ücretle geçimini sağlayanlar da ekonomik düzeyi yüksek olanlar da kazandıkları paranın bereketini göremediklerinden şikâyet ediyorlar. Eskiden aynı kaptan yemek yiyen, aynı bardakta su içen kardeşlerin hikâyeleri anlatılırdı. Büyükannelerimiz bir kap yemeğin bütün aileyi doyurduğundan bahseder “o günlerde her şeyin bereketi vardı” derler…

Günümüz çocukları ise zengin sofralara oturuyor, büyük alış veriş merkezlerinde alış veriş yapıyorlar, istedikleri her şeye kolay yoldan ulaşabiliyorlar fakat ne paranın bereketini görüyorlar ne de göz açlığından kurtulabiliyorlar.

Eskiden kadınlar evlerinde çocuklarının bakımıyla ilgilenirlerdi, bugün çalışanların büyük çoğunluğu kadınlardan oluşuyor. Artık eve iki maaş giriyor, anne baba hafta sonları kredi kartını alıp marketlere koşuyorlar. Alış verişler yapılıyor, mutfak dolup taşıyor. Parası olan da olmayan da bu kartlar aracılığıyla istediklerini alabiliyorlar. Fakat ilginçtir eskiye göre daha fazla imkânlara sahip olan insanlarımız, geçim derdinden, evin bereketsizliğinden ve can sıkıntısından bahsediyorlar. Günümüzde, faizin yaygınlaşması, lüks tüketim alışkanlığının artması, ihtiyaçların yanlış tespit edilmesi, fakirlik kriterlerinin bölgesel ve kültürel faktörlerden etkilenmesi evlerimizin sadece huzurunu değil bereketini alıp götürdü.

Kazanıyoruz fakat kazandığımızın bereketini göremiyoruz diyen kişiler, helal para kazanmak kadar, helal harcama ve helal yaşama noktasında da hassasiyet göstermelidirler. Helal kazanıyor olabilirsiniz fakat harcamalarınızı yaparken de bu kaideleri dikkate almak zorundasınız.

ESKİDEN KÖY VARDI

Eskiden köylü deyince zihnimizde, toprakla meşgul olan, üreten saf Anadolu insanı canlanırdı. Artık köylü üretmiyor, kırsal kesimde yaşayan insanlar da tüketen sınıfında yer alıyor.

Köylünün üretim faaliyetlerini durdurması, endüstriyel ürünlerin artmasına ve insanların bu ürünlere rağbet etmelerine neden oldu. Endüstriyel ürünlerin revaçta olması ise sağlık sorunlarının artmasına neden oldu. Bu sorunun farkına varan insanlarımız organik ürünlere meylediyor fakat bu ürünleri artık bulma imkanına sahip değiliz.

Küresel kültür zaman bilincini köreltti. İnsanlarımızın güne erken başlama ve erken bitirememe konusunda ciddi sorunları var. O yüzden insanlar zamanı verimli kullanamıyor dolayısıyla hayata bir şey katamıyorlar. Zira güne erken başlayamayan toplumlarda üretimde verimliliğin sağlanması mümkün olamaz.

Genç kuşak kendilerinden beklenen başarıyı gösteremiyor, beyhude bir hayat sürüyorlar. Ailelerin, genç neslin istikbalini sadece üniversiteli olmakta görmeleri ise sorunun bir diğer ayağını oluşturuyor. Zira bu aileler ne çocuklarıyla başarılı iletişim kurabiliyorlar ne de onları hayatın diğer alanları ile tanıştırabiliyorlar. O yüzden sorularımız ve sorunlarımız hep devam ediyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi