Feyzullah Birışık

Feyzullah Birışık

Kılavuzun önüne geçmek küstahlıktır…!

Kılavuzun önüne geçmek küstahlıktır…!

İnsanları karanlık bir dünyaya gönderipte karanlıkta bırakmamak için 124.000 peygamber gönderen Allah'u Teâla insanlara çok büyük bir merhamette bulunmuştur… Bazı insanlar/Yahudiler kendilerine gönderilen peygamberlerin çoğunu öldürmelerine rağmen Allah'u teala peygamber göndermeye devam etmiş ve artık bir daha peygamber göndermeme adına son peygamberini göndermiştir…

Kıyamete kadar bütün insanlar için her konuda örnek olacak şekilde bir hayat süren son peygamberimiz Allah tarafından yakın koruma altına alınmış ve kendisine ve anlattıklarına değer verilmesi adına da bazı uyarılarda bulunmuştur…

Allah resulünün gönderildiği döneme baktığımızda sadece edebiyatta zirve yapan toplulukları görmüyoruz… Oldukça kaba bir karaktere sahip olanları da görüyoruz… Gerek dinlerini öğrenmeleri adına gerekse sosyal ilişkilerde adaleti yakalamak adına olsa kendisinden çok güzel derslerin alınması için saygıya vurgu yapar Allah'u Teâlâ;

 

“Ey iman edenler! Allah'ın ve Resulünün önüne geçmeyin. Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah işitendir, bilendir.”[1]

Evet…

Kılavuz kabul ettiğin birinin önüne geçipte yol alamazsın;

“Ey iman edenler! Allah'ın ve Resulünün önüne geçmeyin…”

Bu önüne geçmekten ne anlamamız gerektiğini büyük müfessir İmam Taberi, tefsirinde şöyle izah eder;

“Ey, Allah'ın birliğine ve Muhammed'in peygamberliğine iman edenler, gerek dini gerek dünyevî işlerinizde Allah'ın ve Resulünün hükümlerine başvur­madan önce karar vermeyin. Aksi takdirde Allah'ın ve Resulünün hükümlerine ters karar vermiş olabilirsiniz. Allah'ın ve Resulünün izin vermediği bir hususta herhangi bir söz söylemek veya bir iş yapmaktan çekinin ve Allahtan korkun. Zira Allah, söylediklerinizi çok iyi işiten ve yaptıklarınızı çok iyi bilendir.

Ayet-i kerimede, müminlerin, Allah'ın ve Resulünün önüne geçmemeleri emredilmektedir. Abdullah b. Abbas'a göre bu ifadeden makat, Allah'ın kitabına ve Resulullah'ın sünnetine muhalif olan bir şey söylememektir. Allah'ın kelamı yanında herhangi bir şey konuşmamaktır.

Mücahid'e göre ise, Allah'ın ve Resulünün önüne geçmemekten maksat, Allah Teâlâ'nın bir mesele hakkında peygamberinin lisanıyla hüküm vermesinden önce fetva vermemektir.

Katade ise diyor ki: "Bir kısım insanlar, "Keşke benim hakkımda şöyle şöyle hükümler inse." "Keşke şunlar ve şunlar meşru olsa." diyorlardı. Allah te-ala bunu hoş görmedi, kendisinin ve peygamberinin önüne geçmelerini yasakla­dı.

Peygamberin ve hükümlerin ciddiye alınması adına başka bir uyarı arkasından gelir;
“Ey iman edenler! Seslerinizi Peygamber'in sesinin üstüne yükseltmeyin. Birbirinize bağırdığınız gibi, Peygamber'e yüksek sesle bağırmayın; yoksa siz farkına varmadan amelleriniz boşa gidiverir.”[2]

Kendince haklı olduğunu ispat etmeye çalışan insanlar muhataplarından daha yüksek sesle konuşarak psikolojik baskı yaparlar… Bu herkes tarafından bilinen bir şeydir… Bir insan sesini fazla yükselterek konuştuğunda o an ayıp etti der geçersiniz… Fakat sesi karşısında yükseltilen kişi Allah'ın resulü ise işte o zaman siz sesinizi dine karşı yükseltmiş olacağınızdan dolayı imanınız tehlikeye girer…

Kılavuz olarak kabul ettiğiniz kişiye akıl veremezsiniz…!

Onu yargılayamazsınız..!

Onu eleştiremezsiniz…!

Dinin ve peygamberin konumunun ne kadar yüce olduğu bilgisi verildikten sonra bu kez sesini peygamberin yanında kısanlar hakkında güzel bir müjdenin verilmesi Allah'ın ne kadar merhametli olduğunu gösterir… Ki insanlar hataya düşmesinler;

“Allah'ın elçisinin huzurunda seslerini kısanlar, şüphesiz Allah'ın kalplerini takvâ ile imtihan ettiği kimselerdir. Onlara mağfiret ve büyük bir mükâfat vardır.”[3]
 

[1] Hucurat.1

[2] Hucurat.2

[3] Hucura

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Feyzullah Birışık Arşivi