Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Liseli gençlere mektup

Liseli gençlere mektup

Liseli gençlerle bir hasbihal denemesi bu. Bilmem başarabilecek miyim? Sevgili gençler, 

68 yaşındayım. 5 erkek evlat babasıyım.

İmam Hatip kökenliyim. İmam Hatip’te coğrafya hocasını protesto için yazılı sınavda boş kağıt verme eylemini organize edenlerdenim. Milli Güvenlik dersi hocasına itiraz etmişliğim vardır.  

İslam Enstitüsünde, hadi adını vermeyeyim, bir hocanın istifası için koridorlarda “İstifa çağrısı” yapanlardanım.

Haksızlıklara karşı hassas bir insan olduğum, herhalde yazılarımdan da anlaşılır.

Bu arada söyleyeyim, İmam Hatip’in 6’ncı sınıfında 21 dersten 20’sinde (10 - En yüksek puan) almışlığım vardır.

Biliyor musunuz, coğrafya dersinde boş kağıt vermeye sınıf olarak anlaşmıştık, önce ben boş kağıt verdim, ardından iki-üç arkadaş daha geldi, sonrası yok. O sınavdan ben ve iki-üç arkadaş sıfır almakla kaldık.

Cumhuriyet gazetesi “İsyan büyüyor” diye vermiş haberlerinizi.

Bana sorarsanız, Cumhuriyet gazetesi hangi misyonla hareket ediyor ise ona “Böyle bir ‘İsyan’ lazım” diye okuyun bu medya dilini.

Farklı liseler adına yayınlanan bildirileri okudum.

Hadi söyleyin, bu bildiriler sizin dilinizi yansıtmıyor. Bir dili yansıtıyor hiç kuşkusuz ama bu “Liseli genç dili” değil.

“Biz çok bilinçlendik de bu dili kazandık” diyorsanız, onu tartışmaya da varım. Bu, size imza attırılan bir dil.

Sizin kitlesel imajınızı kullanmaya ayarlı bir dil.

Bu tarz bir bildiriyi diyelim Eğitim-Sen adına bir grup öğretmen yayınlasa, kıymet-i harbiyesi son derece sınırlı olurdu.

Ama “Liseli gençlik” imzası, sirayet edebilme potansiyeli açısından basbayağı bir “kıymet-i harbiye” yani “savaş değeri” taşıyor.

Savaş, evet.

Farkındasınız umarım, bir savaşa 
soyunduruluyorsunuz ve bu, Türkiye’nin ilk defa yaşamadığı bir savaş. Bu, Türkiye’nin binlerce gencini sokaklarda, cezaevlerinde, zaman zaman darağaçlarında, dağlarda tüketen bir savaş.

Farkındasınız umarım, “Vur ve kal” projesi için 2012’lerde binlerce Kürt genci (henüz yaşları 18 olmamıştı, yani çocuk yaşlardaydılar) dağlara çağrıldı ve güvenlik güçlerinin önüne ölüme atıldılar. Onları da ne “Abiler” ateşe çağırmıştı. O “Abiler” hala Kandil’de ama Kürt çocukları toprağa gömüldüler.

Farkındasınız umarım, en son Hendek - Barikat eyleminde de, “Abiler” dördüncü barikatın arkasında idiler, bıyığı terlememiş Kürt çocukları ise ilk barikatın arkasında, yani ilk kurşuna hedef olanlardı.

“Babam ve Oğlum”u bir kere daha seyredin isterseniz.

Belki de babalarınız seyretmiş ve sizin bu eylemlerinizden kaygı duymuşlardır. Ama içine girdiğiniz duygu karmaşasının, “babalar bile olsa” önüne geçilemez fırtına halinde olduğunu tahmin edebiliyorum.

Biliyorum yaşadığınız “dava heyecanı”, arkadaşlarınız üzerinde baskı kurmayı da meşrulaştırır. Hatta “ot gibi adamsın” dersiniz, biraz duygularınıza, öfkelerinize bigane kalan arkadaşlarınıza. Böyle durumlarda itiraz etmek, eyleme katılmamak dışlanma sebebi olur. Hatta tehdidi meşru görürsünüz. Davanız öylesine “kutsaldır!” ki, katılmayan hain olur. Eyleminiz çok demokratiktir (!) bu yönüyle! Ama emin olun, kendi kendini dolduruşa getirmektir bütün bunlar.

Sevgili gençler, ben “Genç nüfus”umuzu ülkemiz için kolay bulunmaz bir imkan olarak gördüm hep. Sizin okullarınız, çok daha ümit yükleyeceğimiz okullar. Şimdi bu okulları, sizleri ateşin içine çağırıyorlar. Yapmayın, kendi geleceğinize kıymayın.

Emin olun Cumhuriyet ödemez “isyan”ın bedelini, siz ödersiniz. Hep gençler ödedi çünkü, gençlerin eylemine destan yazan medyalar rant devşirerek yoluna devam ediyor.

Ben hep bu gençlik kıyımlarında Yunus’un “Yanar içim göynür özüm genç yaşında ölenlere gök ekini biçmiş gibi” mısralarını hatırladım.

Akıl, bilim, diyorsunuz ya, aklınızı kullanın, ne olur!

O bildiriler sizin değil, emin olun.

Araçsallaşmayın, ne olur.

Hasan Cemal, 1971’deki öğrenci olayları için ne diyordu, biliyor musunuz, “Kullanıldık” diyordu, “Boş tabutlarla cenaze töreni yaptık” diyordu. Niçin? Sivil-asker aydın işbirliği ile “Devrim” yapmak için... N’oldu? 12 Mart’ın kıyımları, 12 Eylül’ün kıyımları oldu.

Aklınızı kullanın lütfen.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Taşgetiren Arşivi